Bu hafta sonu 18 Ekim Cumartesi günü İstanbul'da çok önemli bir sergi açılıyor. Dünyaca ünlü Max Planck Bilim Tüneli Sergisi, bu sergi daha önce 18 ülkede yapıldı. İnanır mısınız 10 milyon izleyici topladı. İşte bu sergi bu hafta İstanbul'a geliyor ve tam 4 ay açık kalacak. Serginin sahibi Merkezi Almanya'da bulunan ve bilimsel araştırmalara sağladığı katkıyla tanınan Max Planck Topluluğu. Sergi bilim ve teknolojinin geleceği nasıl şekillendireceğine dair ışık tutuyor. Bilim Tüneli Sergisi'nde, evren, madde, yaşam, karmaşıklık, beyin, sağlık, enerji ve toplum konularında insanlığı nelerin beklediğini anlatıyor. Max Planck Institute tarafından dünyaya sunulan sergi, son araştırma ve buluşları etkileyici bir sunumla yakından görme olanağı sağlıyor. Sergide ayrıca kişiselleştirilmiş ziyaretçi deneyimleri ve multimedya gösterileri de var. Sergi ziyaretçilerine bugünün basit araştırmaları ile birlikte yarının gerçeklerini kavrama imkânı da sağlıyor. Çoklu dokunuş (multi-touch) teknolojisi ve temassız ara yüzler gerçek ve sanal dünyayı bir araya getiriyor. Kısacası eşsiz bir sergi geliyor İstanbul'a lütfen kaçırmayın.
Daha önce sergilendiği ülkelerde okullardan fen ve fen alanı öğretmenleri derslerini bu sergide yapmışlar. Bundan daha iyi bir ders ortamı olamazdı diyor Brezilya'dan bir öğretmen. Buradan önce İstanbul MEB Müdürü Sayın Muammer Yıldız'a teşekkür edeyim. Kendisi tüm okullara yazı göndererek bu serginin öğrencilere mutlaka gösterilmesi gerektiğini belirtmiş. Serginin ana hedef kitlesini her yaştan öğrenci oluşturuyor. Dolayısıyla bilimle ilgili her şeyi buradan bulabilir çocuklarımız.
Peki bu sergi nasıl Türkiye'ye geldi? Öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi'ni kutlamak lazım çok büyük emek ve girişimlerle Max Planck Institute ikna ederek seriyi ülkemize getiriyorlar. Serginin ev sahipliğini ise "Mall Of İstanbul" üstleniyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın himayesinde gerçekleşecek. 18 Ekim 2014 – 12 Şubat 2015 tarihleri arasında sergi ziyaret edilebilecek. Şunu da eklemeden geçemem sergiyi TÜBİTAK'ın yanı sıra Siemens, Volkswagen ve TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) destekliyor. Öğretmenler, anne babalar benden söylemesi sergiyi kendiniz ve çocuğunuz için mutlaka görmelisiniz.
Tabii bu hafta bilimsel etkinlik bolluğu var sanırım. Bir etkinlik de bugün başlıyor IV. İleri Teknoloji Çalıştayı, etkinlik 14-15-16 Ekim tarihlerinde ilk gün BAU Beşiktaş kampusunda başlıyor. Daha sonra TÜYAP'a taşınıyor. Sonuçta her iki bilimsel etkinlik Türkiye için çok değerli. Emeği geçenlere teşekkür ederim.
PEKİ KİMDİR MAX PLANCK
Almanya'nın Kiel şehrinde entelektüel bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Kiel Üniversitesi'nde hukuk profesörüydü. Max'ın gerçek adı Alman kökenli bir isim olan Maximilian'dı. Ama, on yaşından itibaren adını "Max" olarak kullandı. Orta öğrenimini Münih'te tamamlayan Planck, bilime gönül vermiş bir öğretmenin etkisinde fiziğe özel bir ilgiyle bağlandı; bir yandan da ailesinin sağladığı olanakla piyano dersleri aldı.
Fizik öğrenimi için üniversiteye başvurduğunda, dönemin büyük fizikçisi, "Bu alanda(fizikte), neredeyse her şey zaten keşfedildi, ve geriye kalanlar sadece doldurulması gereken birkaç delik." demişti. Ama Max, çocukluk hayalinden kopmamaya kararlıydı. Üstelik, üniversite öğreniminde, Helmholtz ve Kirchhof gibi gerçekten seçkin profesörlerin öğrencisi olmanın kendisi için kaçırılmaz bir fırsat olduğunu biliyordu.
Münih ve Berlin üniversitelerinde öğrenimini sürdüren genç fizikçinin hidrojen çözülümüne ilişkin doktora tezi, tüm meslek yaşamındaki tek deneysel çalışması olarak kalacaktı. Asıl ilgi alanı matematiksel fizik olan Planck, olağanüstü yeteneğiyle kısa sürede meslek çevresinin dikkatini çeker; daha otuz yaşında iken Berlin Üniversitesi fizik kürsüsüne atanır.
"Kuantum Kuramı"nı geliştirmiştir. Termodinamik yasaları üzerine çalıştı. Kendi adıyla bilinen "Planck sabiti"ni ve "Planck ışınım yasası"nı buldu. Ortaya attığı kuantum kuramı, o güne değin bilinen fizik yasaları içinde devrimsel ve çığır açıcı nitelikteydi.
Planck'ın karısı tüberkülozdan, bir oğlu savaşırken, kızları doğum yaparken hayatını kaybetti. Bir diğer oğlu da idam edildi.