Babamın Cesetleri_KREK
Ceren Öner / cerenoner@gmail.com
Babalarımız ve annelerimiz yaşam kaynaklarımız. Bize hayat veren hayatımızı modelleyenlerimiz. Ve tüm bu yaratma kudretlerinin yanında bizi kudreti şekilde 'ölümle' tanıştırabilenlerimiz onlar. Biyolojik saatin doğal döngüsünde çalışması ile tanışılan bir ölüm süreci değildir bu kimimizin yaşadığı, 'ölüp ölüp dirilmek' gibidir bazılarımız için, bazılarımız için 'ölü gibi yaşamaktır' aslında yaşamayı bilmeden ve kimi için de cesetlerle yaşamaktır; daha dünyadalarken ruhumuza miras bıraktıkları cesetleriyle yaşamaktır ölümü 'yaşayışımız' ; annelerin, babaların cesetleriyle.
"Babamın Cesetleri" Krek Tiyatro Topluluğu'nun yoğun ilgi gören oyunlarından. Tiyatroya girerken hassas davranmanız tembihlenen dinleme cihazları alıyoruz. Salon karardığında hafif bir müzik doluyor kulaklara. Perde kalkıyor, hala kapkara sahne kırmızı ve yeşil ışıklar beliriyor, insan yüzleri var belli belirsiz. Sahne aydınlandığında farkediyorum, bir camın ardından bakıyoruz bir hastane odasının ardına ve aslında ışıklar söndüğünde, başta ve sonda gördüğümüz biziz beyaz cama yansıyan. İsimler, kurgular değişse de biziz cesetlerin kokusunu duyan ve bir türlü üzerine toprak atamayan.
Ölüm döşeğinde bir baba, ölümlerden dönmüş ve sonunda eceliyle ölümü bekleyen. Onun gibi olmayacağını kendine tekrarlayan, kendi mezarını kazıp, ailesinin; kızının ve karısının da isimlerini mezar taşına yazmak isteyen 'baba' bir oğul, onun herşeyi titizlikle derlemek, toparlamak isteyen eli düzene giden ve aslında cesetlerin kokusunu alıp, biran evvel onları yıkayıp defne hazırlamak isteyen karısı ve üzerine ölü toprağı serpilmiş, filmlerini zihninde çeken ve hatta ödül törenlerine katılan 'baba yarısı'; amca bir oğul. Hikayenin kahramanları. Kesişimleri ölüm. Ölümünü bekledikleri babaları üzerinden kendilerini yaşatma çabaları bizim tanık olduğumuz. Bölünmüş bir ailenin ötesinde, bölünmüş kimliklerde dağılmayı yaşayan bir ailenin öyküsü bize yansıyan. Kim kimin 'karısı', kim kime 'babalık' yapıyor ve biraz baskı yapınca üzerlerine örmeye kastettikleri camdan kimlikler tuzla buz oluyor.
Kahraman bir haberci baba, çocuklarının kahramanı olmaktan uzak. Aşkını eski fotoğraf makinesinin içindeki film karesinde bırakmış. Belki hayal etmiş, o fotoğraf makinesiyle 'mutlu aile tabloları'na ilham olan kareler çekmeyi, ancak karesinde hep ölümler olmuş. Yaşamını, biten yaşamları, çöken iktidarları çekmek üzerine kurmuş. Evin 'direği' anne olmuş, 'çatı'sı baba ve çatı hep akıtmış. Evin içine akmış sular; gözyaşları içlerine sızarken, ev halkının nefret zehir olmuş damlaya damlaya 'göl' olmuş etraflarında. 'Korku'dan ağlayamamışlar. Çünkü "İnsan ağladığında korkmaz korkmadığı için ağlar." Gözyaşlarının gelişiyse, 'özgürleşmeleriyle' oluyor. Zoraki giyilen camdan kimlikler, tuzla buz olduğunda göz yaşlarının tuzu karışıyor birbirlerininkine. "Ölüm bir işe yarıyor". Birikmişler son nefesle geliyor. Son yürüyüşler, sarılmaları beraberinde getiriyor. Kimi yaşama sarılıyor. 'Hatırladığı' kimliğiyle 'yaşamaya' sarılıyor, kimi ölüme, kahramanlığını ilan etmek istercesine çünkü biliyor 'kahramanlar eve dönmezler' ve 'baba' olmak hissetirişle olur. O sarılmada hissedilen bu oluyor. Baba ve oğul yap-boz parçaları gibi yerini buluyor.
Oyun boyu duvarda duran fotoğraf, 'baba'nın kahramanlık hikayelerinin özeti olmalı. Koca bir ormanda gün ışığı süzülüyor, ağaçların arasından. Heybetli engellere rağmen, çoğu zaman bize rağmen, ışık süzülüyor. Ki aslında B'izden yansıyor. Ölü yapraklar, toprağa karışıyor. Ağaç yeniden doğuyor, döngü bu. 'Ağaçlar, sadece gövdelerinden ibaret değil, kökleriyle besleniyor.' Kökleri hatırlamak mesele. Ölümün yaşamla bağlantısını unutmamakta.
Ölü toprağını üzerinden atmak isteyenler ve hatta Babalarının Cesetleri üzerine ölü toprağı atma cesareti olanlar için, Santralistanbul'da Krek'i ziyaret edin derim. Berkun Oya'nın kalemi ve yönetiminde, başta 'aile üyeleri' Şerif Erol, Öner Erkan, Kaan Taşaner ve Defne Kayalar olmak üzere Özge Özel ve Ulaş Tuna Astepe'nin oyunculuklarıyla da tanışın. Aradamızdaki camı kırarcasına gerçek hissiyatını yaratan oyunculuklarıyla.