Bir dönemin, yaşanmışlıkların, kimliklere kazınmış, bastırılmış, yok sayılmış, unutulmaya çalışılmış acıların anlatımı, umutların boğulduğu, düşlerin kuşatıldığı kanla yoğrulan günlerin tanıklığıdır bu kitap. Güneş öğretmenin kişiliğinde anlatılan binlerce öğretmenin, aydınların, daha gelişmiş, çağdaş toplum özlemi içinde yaşayan gençlerin serüvenidir. Bu anlamda binlerce insanın ortak yaşamından Güneş öğretmenin kişiliğinde birleştirilen damlalardır. Bu açıdan, 12 Eylül cuntası öncesini yaşayan herkes bu kitapta yaşamından kesitler bulabilir. Bir çok insanın, "bunları ben de yaşamıştım ya da buna ben de tanıklık yapmıştım" dediği çok bölümler olacaktır. Buna şaşılmamalı... Aslında bu, çekilen acı ve yaşanan çıkmazların kağıda dökülmüş halidir. O sebeple herkesin kendi yaşamından boyutlar bulması doğaldır.
Ben kendi adıma çok kez okudum bu kitabı. Gençlik yıllarımızın kitabıydı. Kaç kez okuduğumu gerçekten hatırlamıyorum. Her okuyuşumda da geçmişimizden tanıklıklar buldum. Elbet bunlar hüzünlü tanıklıklar... Kitabı okumak üzere benden alan arkadaşlarımın ise elden ele dolaştırdığını biliyorum.
Kitap son derece rahat okunan bir kurgulama üzerine kurulu. Her bölümde, toplumun her kesiminden insanlar, kendi cephesinden, kendi bakış açısı üzerinden Güneş öğretmeni anlatıyor. Elbet algılayabildiği biçimiyle... Toplumsal, siyasal ilişkilerine koşut olarak kendine yansıyan biçimiyle... Yazar, "aynıyla beyanıdır" diyerek, en doğal haliyle aktarıyor bunları. Son derece yalın, akıcı, sarmalayan bir kitap. Açıkça söylemek gerekirse, okumaya başlayan bitirmeden elinden bırakamaz. Ayrıca biliyorum ki, birçok okuyucuyu, okumadan sonra derin bir hüzün basacak ve gözleri buğulanacaktır.
La Kitap yayınlarında yeniden yayınlanan bu kitap yoluyla belki acıların bir kesiti bir kez daha gün ışığına çıktı. Günümüzle bağlantılı bir dönem yeniden anımsatıldı. Kısaca diyeceğim o ki, bu kitap okunmalı...
Mehmet YAMANDAĞ - SABAH