Gülben Ergen'le tanışıklığımız 20 yılı buldu. Gazeteci ve sanatçı dostluğunda ister istemez kendiliğinden bir mesafe giriyor araya... Aynı şehirde bile bazen iki yabancı oluyorsunuz ama dostluğunuzun kökü sağlamsa, bir şey olmuyor! Son yıllarda eski dostumun sosyal medyayı sıklıkla kullandığı dikkatimi çekti. Twitter'ın Türkiye'deki ilk kullanıcılarından oldu. Ben de 2 milyon takipçisinden biri oldum ve Twitter'daki yazılarını takip etmeye başladım.
Sosyal medyadaki bu aktifliğiyle ilgili onunla bir söyleşi yapmak istedim ve kendisine WhatsApp'tan mesaj attım. Eşimden bile daha çabuk döndü bana; inanamadım! Bir hafta yazıştık, sonunda kendisini ikna ettim. Sorular e-posta'yla gitti, cevaplar e-posta ile döndü. Evet, yanlış okumadınız; hiç konuşmadık... Ünlü yazarların ve şairlerin kitaplarını altını çizerek okuyan bir Gülben Ergen buldum karşımda...
Kendi minik gazetesinde fikirlerini özgürce ifade eden Gülben Ergen'i takip ederken, bir kitap okudum sanki; Gülben Ergen'in kitabını... İnsanlar hayat yolculuğunda her zaman kendisine doğru koşar. Kendisini yakaladığı zaman da yeni bir hedef belirler. Gülben Ergen de hep öyle oldu. Kendine dönüşleri bile görkemli. Hayatına her zaman küçük pencereler açarken gördüm ki; onda mutluluk büyük harflerle yazılmış. Düşünerek yaşamanın, hakimiyetini kayıtsız şartsız kendi yüreğinde oluşturmuş bir sanatçının yeni dünyasını sizlerle paylaşıyorum...
UNUTTUĞUM BİR ŞEY VAR MI? Tüm bu yazdığınız özlü sözler; daha iyi bir insan olmanın şifreleri gibi... Siz de daha iyi bir insan olmaya mı çalışıyorsunuz?
Daha iyi bir insan olmak hayatın sonuna kadar sürecek bir macera ve okumakla, yaşamakla alakalı... Herhangi bir şifrenin peşinde değilim. Tasavvufa saygım ve ilgim çok büyük! Hangi jean'in moda olduğu ya da ne marka ruj sürdüğüm gibi konular yazacağıma; okuduğum, öğrencisi olduğum şeyleri paylaşıyorum. Takip ettiğim isimler de bu yönde yazanlar. Kitap okumak için çok geç kaldığımı düşüyorum. Yıllarım reyting kaygısı, tiraj, giyim kuşam hevesiyle geçti.
GÜNDE 3 ÖĞÜN TWITTER!
Günde ortalama kaç tweet atıyorsunuz?
Bazen hiç atmıyorum, bazen onlarca... Bazen sırf gelen cevaplara konsantre oluyorum. Bir sürü soru oluyor, yanıtlayıp bir diğerine geçiyorum. O gün ne yaptığımla alakalı tabii...
Twitter'a günde ne kadar zaman ayırıyorsunuz peki?
Sabah, öğle, akşam aç karnına bir bardak su eşliğinde Twitter :) Twitter bazen arkadaş, bazen komik, bazen anında bilgi, bazen ağır politika, bazen magazin, bazen şarkı, bazen vitrin, bazen pazar benim için. Günün her anı farklı...
Twitter'da yazdıklarından dolayı sorun yaşayanlar var. Siz hiç sorun yaşadınız mı?
Benimle sorun yaşayan, yazdıklarıma tepki gösterenler ya da ertesi günün yazılı ve görsel medyasına farklı yorumlarla taşınanlar oldu elbette ama benim sorun yaşadığım oldu mu inan bilmiyorum. Ya block'lamışımdır ya da takibi kesmişimdir.
KAPATILSA YOKLUĞUNU HİSSEDERİM!
Bugün Twitter kapatılsa, yokluğu günlük yaşamınızı nasıl etkiler?
Instagram'la idare ederim :)) Yok yok, eksikliğini kesinlikle hissederim, bu sefer Facebook'a geri dönüş yaşarız topluca.
Gerek takipçi sayısı açısından, gerekse yazdıkları açısından kıskandığınız biri var mı?
Takip ettiğim kişinin kaç takipçisinin olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. Yazdığı üslubu, eklediklerini, gündeme bakış ve yorumlama biçimini beğendiklerimi takip ediyorum zaten.
TELEFONDA KONUŞMAYI SEVMEM!
Twitter'da neleri paylaşıyorsunuz?
İçimden ne gelirse paylaşıyorum. Enteresan bir yere gitmişsem, farklı bir şeyi beğenmişsem... Bu izlediğim bir oyun, okuduğum bir kitap ya da sinema filmi olabilir. Fikirlerimi de yazıyorum. Down Cafe var mesela Şişli'de, hiç bilmezdim. Down Sendromlu çocuklar orada, anneleri ile birlikte servisler yapıyorlar. Açık bir mutfak var, yemekler şahane... Günlerce yazmıştım bunu mesela. Bazen de gırgır, eğlence yapılıyor, onlara da çok gülüyorum...
Siz mesaj atma konusunda fenomen olmuştunuz, bakmadan en hızlı mesaj yazan kişi olarak gösteriliyordunuz. Twitter'da da bir şöhretiniz var mı?
Olsa sen bilirdin :) Baksana koca röportajı Twitter konulu yapmayı başarabildin.
Bu arada mesajla aranız nasıl, mesaj işini bıraktınız mı yoksa devam mı?
SMS yerini Whatsapp'a bıraktı. Telefonu kulağıma dayayıp konuşurken saniyeleri sayıyorum bitmesi için, o kadar sevmiyorum telefonla konuşmayı. Yazmak tamam!
MİNİK GAZETEMDE ÖZGÜRCE YAZIYORUM!
Yaşadığınız şeyler, hayata bakış açınızı mı değiştirdi? Çünkü iki yıldır daha önceki Gülben Ergen'den farklı bir profil çiziyorsunuz...
Sen yeni haberdar oluyorsun, Twitter sayesinde :) Kendimi, kendi kelimelerimle ifade edebiliyorum, kendi minik gazetemde, özgürce yazabiliyorum. Sansür, montaj hiçbiri yok! Katıldığım TV programında bana sorulan sorularla sınırlıyım. Yapılan röportajlarda ilan geldi diye cevaplarım makaslanıyor, bu yıllardır böyle oldu. Başlığa çıkartacağın cümle, yazının karakterini belirliyor. Twitter ise böyle değil, tamamen benim özgürlük alanım. Hayata bakışıma gelince; insanın yaşadıklarını kendince muhasebe etmesi herkesin vazgeçilmezidir. İlk doğumun kısa bir süre sonrasında ikizlere hamile kaldığım süreç; hayatımda dinlenmediğim kadar dinlenmeme, okumadığım kadar okumama sebep oldu. Son altı yılıma iki hamilelik, üç evlat sığdırdım ve göz önünde ve popüler ve sahnede ve müzikle ve ve ve... Kolay değildi. Sığınacak farklı yerler de vardı ama ben tasavvuf öğrencisi olmayı, anlamayı seçtim.
ÇOCUKLARIN GÜNDE 10 DAKİKA TABLET İZNİ VAR
Çocuklarınızın bilgisayarla, cep telefonuyla, sanal alemle arası nasıl, ilgilerini çekiyor mu?
Maalesef evet, mümkün olduğunca ayrı tutmaya çalışsam da; bu çağın çocukları, bu teknolojinin içine doğdular. Sevdikleri çizgi filmi iPad'den izlemek pek zevkli, tabii... Hatta masal dinlemeden tut, yazı yazma alıştırmalarının en zevklilerine kadar hepsi var. Engel olmam mümkün değil ama biraz daha mesafeli tutmak mümkün.
TABLET SIRASINA GİRERLER
Oğullarınızın cep telefonu, tablet veya bilgisayarları var mı?
Daha neler! Asla yok ve uzun yıllar da olmayacak.
Cep telefonu veya tablet konusunda çocuklarınıza bir yaş sınırı koydunuz mu?
Vakit sınırlamaları koyuyorum onlara, mesela 10 dakika tablet izni gibi :) Sıraya giriyorlar. Öncelik; tabii ki yemeğini en güzel yiyenin, dişini en güzel fırçalayanın ve ev ödevini bitirip pijamalarını giyenin. Dokuzuncu dakikada başlarında oluyorum, "Senin sıran bitti" diye... Elden ele geçe geçe bitiriyoruz tablet maceramızı. Bazen de "Çocuklar tabletin iki gün şarjda kalması gerekiyor" diyerek veya bozulmuş gibi yapıp "Tamirde" diyerek tableti günlerce ortaya çıkartmadığım da oluyor.
SOSYAL MEDYAYA MODA DİYE GİRMEDİM
Şu anda kaç takipçiniz var ve bu sayıya ne kadar sürede ulaştınız?
Tam rakamı bilmiyorum ama iki milyonu geçmişti sanırım. Twitter'ın ilk kullanıcılarındanım. Twitter'a moda diye girmedim; yeni bir mecra, sosyal medyada yeni bir atılım diye dahil oldum.
TAKİPÇİ SAYISI ÖNEMLİ DEĞİL
Takipçi sayısını artırmak için bir takım taktiklerin olduğu söyleniyor. Siz bu taktikleri hiç kullandınız mı?
Yok canım daha neler! Ayrıca takipçi sayısının fazla olması benim için alkışlanacak bir durum ya da "Ooo bravo" denilecek bir konu değil. Yazılanların üslubu ve iletişimde olduğun kişilerle ortak paylaşımlar daha önemli.
SON 5 GÜNDE ATTIĞI TWEETLERDEN BAZILARI...
Marifet mutlu öleceğim demekte. Ardında seni seven, örnek alan, takdir ve taklit edenlerin varlığıyla.
Başkasının kararlarıyla yaşamak, başkasının size biçtiği hayatı yaşamaktır.
Güzelliğin tarifi ederken yapılacak tarif 'Su gibi' ise eğer, o isim bence Beren Saat'tir.
Esaret boynunda tasmadır. Esiri olup, boyun eğdiğin kim ise onun elindedir yaşam kumandası.