KÖTÜ ADAMI OYNAMAK ZEVKLİDİR
Kendine filmdeki en adi ve kaypak adam rolünü yazman peki?
Kendimi, hünerlerimi bir göstereyim durumu mu? 'Faruk' karakteri çok zor bir karakter, adi, puşt, yavşak! Rolü başkasına verseydim, onu böyle anlatamazdım! Şu da var; ben beş-altı yıldır hep kahraman, jön, iyi adam oynadım. O kadar kısıtlı bir şey ki bunları oynamak, hiçbir şey yapamıyorsun. Kötü adamı oynamak kadar zevkli bir şey yok! İster burnunu karıştır, ister kulağını kaşı; batmaz insana ve çok eğlenirsin. Ben de 'Faruk'u oynarken çok eğlendim.
SANATÇININ MUHALİF OLMASI GEREKİR BANA GÖRE
Politika-sanat ilişkisinde nerede duruyorsun, politikaya nereden bakıyorsun anlatsana…
'Sanatçı illa politik olmalıdır' diye bir cümle kuramam, herkes kendinden sorumludur ama şuna inanırım; kendi özelimde söyleyecek bir cümlem yoksa, bu işi yapmamın anlamı yok. İnsanları sadece güldüreyim diye şakalar yapmayı kendime yediremiyorum. İnsanları kandırmak gibi geliyor, tuhaf geliyor. Ee o zaman arkadaşları eve çağırayım, parti yapalım, çok gülelim!
'Aktivist bir kimlik yerine bunu sanatla yapmak istiyorum' gibi bir cümle mi bu?
Dünyanın en büyük silahı kalem bence. Düşünün ki İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce silah, milyonlarca insanı öldürdü ama biz oradan Charlie Chaplin'i hatırlıyoruz; savaşı bize o anlattı ve güldürerek anlattı. Mizahın çok kuvvetli bir şey olduğunu düşünüyorum. Antik Yunan'dan bu yana krallara sadece soytarılar laf söyleyebildiler kafaları kopma pahasına. Sanatçının muhalif olması gerektiğini düşünürüm, yoksa bunu yapmanın bir anlamı yok.
Aslında hikayeni anlatırken politikaya da girmiş oldun çünkü bölgede yaşananlar ortada. Mesela Demet Akbağ'ın asker aileye anlattığı Kürtçe konuşma gerçeği…
Çok doğal, çünkü yaşantınızla ilgili bu. Ben 6-8 yaş aramda, babamı sadece bayram ve ziyaret günlerinde parmaklıklar arkasında gördüm. Böyle bir çocukluk yaşadım. Adım Sermiyan, Kürtçe bir isim. Annem tembihlerdi "Sakın adının Kürtçe olduğunu orada burada söyleme" diye. Mesela orada ilkokula başlamadan önce çocuklar doğru düzgün Türkçe konuşamıyor. Mardin öyle bir yer ki; Süryanisi, Müslümanı, Yezidisi, Arabı, Kürdü, Türkü, bunu mesele etmeden yaşıyorlar. O yüzden kendimi bildiğimden beri benim için 0 grubu, A grubu, B grubu kan var, bundan başka da kan grubu bilmiyorum.
CEM VE ŞAHAN'IN FİLMİNDEN FARKLIYIZ
Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar filmleri vizyondayken filmi vizyona sokmak risk değil miydi?
Ürün iyiyse problem olmaz mı diyorsun? Bunlar ticari kafalar, yapımcının bileceği tasarruflar ama iddialı bir giriş yaptık tabii ki. Ne derseniz deyin Cem Yılmaz da, Şahan Gökbakar da bu ülkenin en çok izlenen iki insanı ama bizim filmimiz, onlarınkine nazaran farklı, daha sinematografik vesaire.
"PİS KÜRT" DİYEN KIZ ARKADAŞIMDAN AYRILDIM
Oyunculuk yapmana aileden tepki gelmedi mi?
Annem-babam bunda bir sıkıntı görmedi. Babam ultra ileri görüşlü, hem hukuk, hem siyasal okumuş bir avukattı. Yedi amcam olduğu için bir-ikisi, "Ne yani eşcinsel mi olacaksın?" dedi tabii. Bana biri bir şey yapma deyince daha çok yapasım geliyor, o ayrı! (Gülüyor)
"Adalet ve hakkaniyet ölçüsünde Türkiye'de Kürt, Almanya'da Türk, Amerika'da Kızılderili olmuşumdur" diyorsun. Kimliğini ön plana çıkarmayı mı sevmiyorsun?
Her zaman az hissettim kendimi, eminim nereye gitsem azınlık olacağım. Çünkü gerçekten aşka, hukuka, suça, cezaya dair birçok aklıma yatmayan şey var bu hayatta. O lafı şunun için söyledim; Türkiye'de Kürt olmanın sorununu yaşadım ama mesela Almanya'da da Türk olmanın sorununu yaşadım. En hararetli milliyetçiden bile büyük reaksiyon verdim bazen, çünkü Almanlar da Türkler'e çok ayıp ediyorlar.
Kız arkadaşın bir işçiye "Pis Kürt" deyince ayrılmışsın ondan...
Evet, 14-15 yaşındaydım, el ele yürüyorduk Moda'da. Gariban bir adamcağız inşaattan çıkmış, bizimki "Aa Kürt'e bak" dedi. "Bence bir şeyler öğren, ondan sonra görüşelim" dedim, ayrıldım.
TARAFSIZ OLMAK O KADAR İYİ BİR ŞEY DEĞİL
Yaşadığı toprakları anlatan isimler var; Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, Yılmaz Güney… Kendine örnek aldığın biri var mı aralarından?
50 yaşındaki Sermiyan Midyat!
Başkası yok mu?
Yazma işine Haldun Taner'le aşık oldum, hiç kendisini tanımadım ama çocukluğumdan beri onu okudum. Bir Haldun Taner aşkım vardır, bir de dünya sinemasından Charlie Chaplin ve Woody Allen. Hepsi birbirinden farklı bence; Yılmaz Abi'nin (Erdoğan) yaptığı şeyler çok farklı, Mahsun'un yaptıkları çok farklı, Yılmaz Güney çok başka bir yerden bakıyordu. Herkesin yolculuğu farklıdır, benim de farklı.
ORTADAN BAKTI
Şöyle demişsin Mahsun Kırmızıgül imzalı 'Güneşi Gördüm' filmiyle ilgili: "Bu tür sorunları ilk defa Mahsun gündeme getirdi demek, Yavuz Turgul ve Yılmaz Güney'e haksızlık olur. 'Güneşi Gördüm' tarafsız bir filmdi ama ben taraf tutarak bir film yaptım..."
'Güneydoğu hakkında yapılmış ilk film' denilmişti, o yüzden söyledim bunu. Mahsun Kırmızıgül'ü çok severim, gerçekten çok iyi kalpli, çok samimi bulurum ama onun dışında kimse bunu yapmadı mı? Yavuz Turgul bu sorunu 'Eşkıya'da yapmadı mı?
"Güneşi Gördüm' tarafsız bir filmdi" derken ne demek istedin peki?
Çok ortadan bakan, iki tarafı da incitmemek üzerine yola çıkılmış bir hikayeydi. Hayat o kadar tarafsız değil, tarafsızlık çok iyi bir şey de değil. Kimse hakemi tutmaz, takımlardan birini tutar. Benim hayata bakışım böyle; bir kavga ediliyorsa, taraflardan biri mutlaka haksızdır ve ben de haklı olan tarafa geçerim. Tarafsız olacağım diye iki tarafa da hoş gözükmek istemem.
ŞİMDİ 'SERMİYAN MİDNİGHT' ADLI OYUN GELİYOR
'Ay Lav Yu 2' gelecekti hani?
Hiç plan yapmıyorum. Ben 'Ay Lav Yu'yu yazarken 'Ay Lav Yu Too'yu düşünerek yazdım. Esprisi vardı; 'ben de seni seviyorum' manasında. Ama belli bir yaşam tecrübesinden sonra şunu öğrendim; kariyer denilen şey dünyanın en geri zekalı lafı!
Ne demek o?
Ee sen William Shakespeare'in, "Ben iki tane komedi yazdım, şimdi de bir dram yazayım" diye bir kariyer planlaması yaptığını düşünebiliyor musun? Ya da Dostoyevski'nin, Brecht'in veya Ferhan Şensoy'un, Sezen Aksu'nun, İbrahim Tatlıses'in? Bu insanlar hiçbir zaman kariyer düşünmedikleri için bu kadar zirveye çıktılar. Kariyer planlaması dediğin zaman, hayatına bir plan sokuyorsun; sahiciliğin, samimiyetin gidiyor ve yabancılaşmaya başlıyorsun.
ÖFKELİ KOMEDİ YAZIYORUM
Ama tek kişilik bir oyun yazma planın var galiba?
Evet, 'Sermiyan Midnight' isimli öfkeli komedi. Mart'a, o da olmazsa Eylül'e yetiştireceğim.
Neden öfkeli komedi peki?
Şundan dolayı... Seyirciye sırf şaka olsun diye şaka yapmak ayıp geliyor! Adam para vermiş, sonuçta bilet bir akittir; demek ki sen de o paranın hakkını vermek zorundasın. Ee kalkıp, onun hayatında hiçbir anlam ifade etmeyen komiklikler silsilesi şeklinde onunla buluşmak bana tuhaf geliyor, benim tarzım değil. Cem Yılmaz mesela bu tarzı olağanüstü başarıyor, o ayrı. Bir adamın; bir haftada, tek başına 1 milyon seyirci yapması… Bunu dünya üzerinde yapabilecek ikinci kişi bence yok.
Senin tiyatron Oyunbozan için mi yazıyorsun oyunu?
Evet, 2007'de kurdum Oyunbozan'ı ve bir oyun oynadım. Sonra Amerika'ya gittim 1.5 sene. Hiç ilgilenemedim. Şimdi sıra oraya geldi.