Geçtiğimiz yıl İstanbul Tiyatro Festivali'nde sahnelenen 'Oda ve Adam' adlı oyun, izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Garajİstanbul sahnesinde başladığı yolculuğuna Oyun Atölyesi'nde devam eden 'Oda ve Adam'; uzun zamandır Avrupa yakasındaki tiyatroseverleri ihmal etmişti. Geçtiğimiz haftalarda Osmantan Erkır'ın büyük yatırım yaparak sektöre kazandırdığı Sahne Beşiktaş'ta izleyiciyle buluştuğunda; ben de oyunu izleyebilme şansı buldum. 'Oda ve Adam'da; 17'nci Afife Tiyatro Ödülleri'nde 'En Başarılı Oyuncu Ödülü'nü Öner Erkan'a kaptıran Engin Hepileri ile 'Kıskanmak', 'Atlı Karınca', 'Eve Dönüş Sarıkamış 1915' gibi sinema filmleriyle adından bahsettiren Nergis Öztürk rol alıyor.
KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİ
Eric de Volder'in yazdığı, Ata Ünal'ın dramaturjisini yaptığı oyun; kadın-erkek ilişkilerine, aşka, yaşanmışlıklara ve yaşanamamışlıklara değiniyor. Bunları da tamamen görselliğin ve şiirselliğin katkısıyla özgün bir şekilde anlatıyor. Bir ilişkide yaşanan çatışmaların, tutkunun, unutulmaz anlarının, yanlış anlamaların, kuruntuların ve duygusallıkların karşımıza ilginç bir anlatımla çıktığı oyunu orijinal kılan şey; sahneleniş biçimi. Salona girdiğimde; oyuncular seyirciyi sahnede bekliyorlardı. Sahnede perde yok, ışıklar da açık. Hepileri, ısınma hareketleri yaparken; sanki gösteriye değil de bir boks maçına hazırlanıyor gibi görünüyor. Öztürk ise başı önde, belli bir çizgiyi takip ediyormuş gibi düşünceli düşünceli, arada sırada seyirciye boş bakışlar atarak yürüyor. Seyirci yerini aldıktan sonra kadın; "En iyisi olup bitenleri yeniden kurgulamak" diyerek yukarıdan sarkıtılmış ince ışık kaynağını (florasan) mikrofon gibi kullanarak başlıyor anlatmaya... Adeta gözünün içine kadar soktuğu ışığa oynuyor... Kafasından atamadığı sevgilisini, kendisini nasıl toparlayamadığını, yaşadığı pişmanlıkları anlattıktan 10 dakika sonra sıra erkeğe geliyor. Erkek de nasıl tanıştıklarını, uzun yıllar neden görüşemediklerini anlatıyor. Bu arada seyirciye arkası dönük şekilde oturduğu masanın üzerinde yer alan bilgisayarın kamerasından, yüzünü arka plandaki perdeye yansıtıyor.
60 DAKİKA SÜRÜYOR
Oyun ilerledikçe; kadın-erkek ilişkisine dair ipuçları da veriliyor. Bir müddet sonra sahnenin bir tarafına erkek, diğer tarafına kadın geçiyor ve kendi taraflarındaki izleyicilere, aynı anda konuşarak dertlerini anlatıyorlar. Ara sıra taraf değiştirip oyuna dinamizm katıyorlar. Özellikle Öztürk'ün bir nefeste konuştuğu sahne, seyirciden büyük alkış alıyor. 60 dakika süren tek perdelik oyunun tek handikabı; isimsiz, zamansız, gerçek mi yoksa hayal ürünü olup olmadığını net olarak anlayamadığımız, başı ve sonu olmayan anlatımı... Oyun, bazı izleyicilere tam olarak geçemiyor. İnternette oyunla ilgili yapılan yorumlarda; bazı izleyicilerin çok sıkıldıklarını, odaklanma sorunu yaşadıklarını ve "Bitse de gitsek" dediklerini okudum.
ÇİFT AYNI METNİ OYNUYOR
Oyun, 12'şer sayfalık metinden oluşan iki kişilik bir monolog. Adamın başından geçenlerin aynısını, kadın da oynuyor. Yani seyirci yaşananları; bir erkeğin, bir de kadının gözünden aynı anda izliyor. Sahnedeki iki oyuncu; aynı metni oynuyor, çoğu zaman da aynı anda konuşuyorlar. Bu arada söyledikleri cümleler, bazen anlaşılamayabiliyor. Ancak çoğunlukla erkek konuştuğunda kadın, kadın konuştuğunda ise erkek susuyor.
KAMERA VE IŞIK FARKLI
'Oda ve Adam'da; seyircinin ilgisini yüksek tutmak için farklı bir kamera ve ışık kullanılıyor; videoart çalışması gibi... Metinle teknoloji başarılı şekilde harmanlanmış. Gösteri sırasında görüntü, ses veya ışık kayması yaşanmıyor. Oyunun ses ve görüntü tasarımcıları Gürkan Mıhçı ve Ozan Akıncı, dekor ve kostüm tasarımcısı Meryem Bayram alkışı hak ediyor.
