Türkler'in tatil maceraları

Ünlü senarist ve yapımcı Birol Güven, yakında dört sinema filmiyle izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Gerçek yaşantıdan yola çıkarak 'Sebahat&Melahat', 'Merdiven Adam', 'Yengen ve Şengen' ile 'Mandıra Filozofu 2: İstanbul' filmlerini çektiğini belirten Güven, Aralık 2014-Nisan 2015 tarihleri arasında vizyonda gişe yarışına girecek. Birol Güven, yeni filmlerini ve başarısının sırrını anlattı...

GERÇEKLER İLGİNÇ

Dört yeni filminizi izleyiciyle buluşturmaya hazırlanıyorsunuz. Filmlerinizde izleyiciyi yine gerçek hayattan hikayeler mi bekliyor?
Benim sıradan küçük bir hayatım var; hikayelerim de buradan çıkıyor. Benim geniş bir hayal gücüm yok. Ayrıca gerçek olayların hayallerden daha ilginç olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de gerçek hayatın peşinde koşuyorum. Dünyadaki hiçbir hikaye, gerçek hayattan daha eğlenceli ya da ilginç değil. Ayrıca yazdığım şeylerin bir senarist tarafından yazılmış gibi durmasını da istemiyorum. Benim projelerimde senarist yokmuş gibi hissediliyor. Bundan da çok mutlu oluyorum.
Her ay bir film mi izleyiciyle buluşacak?
Aralık'tan Nisan'a kadar her ay bir film vizyona sokacağız. 'Mandıra Filozofu 2: İstanbul' isimli film, adından da anlaşıldığı üzere İstanbul'da geçiyor. Bu film, modern dünyanın sorunlarıyla nasıl başa çıkacağımızı anlatıyor. 'Sebahat&Melahat' isimli filmde başrolü Karadeniz'in iki starına verdim. Bu arkadaşlar Karadeniz'de çok ünlüymüş; oradaki düğünlerde, festivallerde ve davetlerde sahneye çıkıyorlarmış. Biz de onlarla birlikte bu filmi yaptık. 'Merdiven Adam'da da izleyiciyi gülmeye davet edeceğiz ama ağlarlarsa da sürpriz olmasın. 'Yengen ve Şengen' adlı filmi ise 'Tatil Diyalogları' kitabımdan uyarladım.
Başrolde yeni yüzlere sıkça yer veriyorsunuz. Yıldızlar yerine tanınmamış isimlerle çalışmanız riskli değil mi?
Riskli tabii ama risk almadan başarılı olmak mümkün değil. Risk almayan filmleri herkes yapabilir. Büyük starlarla film yaparsınız; belli gişesi olur, bu sayede kendinizi kurtarırsınız. Ancak bu çok heyecan verici bir şey değil. Karadeniz'den iki starla yola çıkıp büyük bir iş yapmak ve başarılı olmayı, yani yeni yüzlerle başarılı olmayı daha heyecan verici buluyorum.

GİŞE KAYGIM VAR

Tanınmamış isimlerle iddialı sinema projeleri çekiyorsunuz. Gişe kaygınız yok mu?
Sinema çok pahalı bir şey ama ben hızla yeni yüzlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Yeni yüz özlemi var. Artık yeni birilerinin çıkması lazım, her projede aynı insanlara yer vermek doğru değil. Yeni yüzlerin yer aldığı filmler başarısız da olabilir; her film başarılı olacak diye bir kural yok. Ben aynı zamanda yapımcı olduğum için tabii ki gişe kaygım var. İnşallah çok gişe yapıp çok film yapmak istiyoruz. Yoksa dükkanı kapatırız.
'Mandıra Filozofu'nda gençleri yakalayamadığınızı söylemiştiniz. Şimdiki hedef nedir?
Seyirciyle aramızda bir sözleşme var. Sıfır küfür, sıfır cinsellik. Yaş sınırı almayacak filmler hedefledik. Tüm yaş gruplarının aynı anda birlikte izleyecekleri filmler yaptık. Hep belli bir hedef kitleyi heyecanlandıran filmler yapılıyor. Bizde öyle değil.

SEYİRCİ DEĞİŞTİ

İzleyici çok çabuk dizi elerken sizin uzun yıllar süren işleriniz var. Bu işin sırrı nedir?
TV seyircisi yeni şeyler istiyor. Televizyoncuların yeni şeyler bulması gerekiyor. Bu işi uzun süreli yapmamız için yeni şeyleri bulmamız gerekiyor. Sürdürülebilir başarı için yeni fikirler lazım. Seyirci çok değişti, seçici davranıyor. Biz de yeni şeyler bulmaya çalışıyoruz.
Oğlunuz ve kızınızı bir dizinizde oynattınız. Devamı gelecek mi?
İkisi de 'Çocuklar Duymasın'da oynamıştı. Daha sonra oynamak istemediler. Şimdi müzikle uğraşıyorlar. Oğlum bestecilik ve piyano eğitimi alıyor. Kızım da obua çalıyor. Hem konservatuvar, hem de ilköğretime gidiyorlar. Bir de set olunca zor oluyor. Ben bu işi yapmalarını isterim. Bizim mesleğimiz çok eğlenceli bir sektör.

İKİ PROJEM VAR; OĞLUM VE KIZIM

Yetenek avcısı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
İnşallah öyleyimdir. Başarısız da olunabilinir, o opsiyonu hep tutuyoruz. Bu projelerin hepsi benim için önemli. Bu dünyada iki projem var; biri oğlum, diğeri kızım. Onun dışındakiler iş hayatıyla ilgili. Ünlü isimlerle de çalışıyoruz ama ünsüz arkadaşlarla bu tarz başarıları önemsiyoruz. Bu durumda şansımızın da daha yüksek olduğunu düşünüyorum.
Ancak yıllar önce Şahan Gökbakar seçmelere geldiğinde ona rol vermemişsiniz.
Şahan'la yolumuz kesişmiş, tanışmışız ama çalışamamışız; onu keşfedememiş, kaçırmışız. Şimdi benim çok yakın dostum. Bu konuda da birkaç kere sohbet ettik. Aynı şey Şahan'ın da başına gelebilir. Birileriyle görüşür ama onunla çalışmaz. Bir bakar beş yıl sonra o gün görüştüğü kişi ortaya çıkmış.

EN BÜYÜK SORUN TAHARET MUSLUĞU

'Yengen ve Şengen' adlı filminiz Roma'da geçiyor. Bu filminizde Türkler'in yurt dışında yaşadığı hangi olaylara yer verdiniz?
Türk insanının yurt dışında yaşadığı sorunlar var. Taharet musluğu konusunda çok acı çekiliyor mesela. Bizim karakterimiz en son tuvalete bir şişe su alıp giriyor o da gazlı su çıkıyor. İkinci problem de domuz eti... Domuz etinden dolayı yemek yiyemiyor. Ayrıca Euro'yu TL'ye çevirme komedilerini de anlattık. 'Tatil Diyalogları' adlı kitabım aslında Türk insanının yurt dışında yaşadığı önemsiz şeylerin belgeseli. Filmi de ondan uyarladık. Kısacası yaşanan bütün sıkıntılar bu filmde var.
Sizin seyahatlerinizde yaşadığınız ilginç olaylar var mı?
Bir film yapacak kadar ilginç anım yok. Yurt dışına gidip tuvaletlerden şikayet ederiz, istediğimizi yiyemeyiz ve yurt içine gelince toprağı öperiz.

ANNEME ÜÇ GÜN GİTMESEM OLAY OLUR

Bayramı nasıl geçiriyorsunuz?
Trafik nereye açıksa oraya gidiyorum. Artık hayatımı trafik belirleyecek. Trafiği yoğun olan yerlerde oturan büyüklerimi ziyaret edemediğim için özür dilerim. Geçenlerde bir akraba ziyareti için İstanbul içinde yedi saat seyahat ettik. Bizim aile olmamızın en büyük engeli trafiktir. Bu trafik böyle olursa kimse birbirini ziyarete gitmez.
darıca'dayız
Tatile çıkmayı düşünmediniz mi?
Ben Darıcalı'yım. Her bayramda mutlaka oraya gidiyoruz. Aile büyüklerimizle kahvaltı edip kurban kesiyoruz. Ben zaten çok sık ailemin yanına giderim. Anneme üç gün gitmezsem olay olur. Bu sene çocuklara "İsterseniz farklı bir şey yapalım" dedim. Onlar da "Bayramda babaanneme gidip kahvaltı yapalım" dediler. Zaten oraya gidecektik. Onların da istemesi güzel oldu. (Gülüyor)