Bir haftadır İstanbul seyircisinin karşısına çıkan İtalyan müzikali 'Romeo&Juliet'; efsaneleşmiş hikayesi, büyüleyici müzikleri ve sahneleriyle olduğu kadar başrolleri paylaşan erkek oyuncularıyla da dikkat çekiyor. Davide Merlini (Romeo), Luca Giacomelli Ferrarini (Mercuizo), Riccardo Maccaferri (Benvolio), Leonardo Di Minno (Principe) ve Gianluca Merolli (Tebaldo); oyunculukları ve sesleriyle olduğu kadar, yakışıklılıklarıyla da herkesi kendilerine hayran bırakıyor. Bugün bir, yarın iki gösteride sahneye çıktıktan sonra İstanbul'dan ayrılacak olan beş yakışıklı ile gösteriyi ve İstanbul'u konuştuk…
Hepinizi bir model kataloğundan mı seçtiler, yoksa hepinizin bu kadar yakışıklı olması tesadüf mü?
LEONARDO DI MINNO: Yönetmen ve yapımcı, öncelikli olarak sesimize, oyunculuğumuza ve yeteneğimize bakmıştır tabii ama sonuçta görsel bir iş yapıyoruz, sahnede güzel görünecek insanlar seçmeye de dikkat etmişlerdir.
RICARDO MACAFERI: Ama biz o kadar yakışıklı değiliz ki… Sahnede, ışıkların altında, kostümlerin içinde öyle görünüyor olabiliriz.
Yapmayın, müzikali izleyen kadınlar ne kadar yakışıklı olduğunuzu konuşuyor!
L.D.M.: Bunu anneme söylemem lazım!
Bu müzikal daha çok kadınlara hitap ediyor diyebilir miyiz?
DAVIDE MERLINI: Bilmiyorum, öyle mi diyorsunuz? Acaba Türkiye'de mi öyle oldu?
Yo, ben sizi Napoli'de de izledim, orada da aynı şey geçerliydi.
LUCA GIACOMELI FERARINI: İtalya'da biz sahneye çıkınca kızlar çığlık çığlığa bağırmaya başlıyor, ondan böyle söylüyorsunuz değil mi?
R.M.: Ama İtalyan kızlar her şey için çığlık çığlığa bağırıyor!
L.G.F.: İtalya'da genç kızların çoğu özellikle Riccardo'ya aşık!
GIANLUCA MEROLLI: Aslında bu, sahnedeki erkeklerle ilgili değil; hikaye o kadar güçlü ki, özellikle genç kızları cezbediyor.
D.M.: Evet, burada herkesi asıl büyüleyen şey bence anlatılan aşk. Biliyorsunuz, aşk en çok da genç kızların ilgisini çekiyor.
G.M.: Ayrıca seyircinin bizim fiziğimizden çok oyunculuğumuzdan etkilenmesini tercih ederiz. En azından bunu umuyoruz.
TÜRKLER DAHA SAYGILI
Peki, Türk izleyicisini nasıl buldunuz?
D.M.: Bayıldık!
L.G.F.: Türk seyirci ile İtalyan seyirci çok farklı. Türkler çok daha saygılı ve akıllı.
Sizi böyle düşündüren ne?
L.G.F.: Türkler her bir sahneyi büyük dikkatle izliyor. Oysa İtalya'da böyle değil. Türkler beğenilerini oyunun sonunda göstermeyi tercih ediyor. Ben buna bayıldım çünkü oyun sırasında çığlık çığlığa alkışlayan seyirciyi sevmiyorum.
R.M.: Aslına bakarsanız İstanbul'daki ilk gösteride çok korktuk. Seyirci bizi çok alkışlamıyordu, biz de 'Acaba beğenmediler mi?' diye endişelendik. Ama Türkler beğenilerini oyunun sonunda büyük bir coşkuyla gösteriyor. İlk gün bunu görünce hep birlikte derin bir 'Ohhh' çektik.
D.M.: Başta bize çok garip ve değişik geldi bu durum ama sonucu görmek gerçekten çok mutlu etti.
G.M.: Bence Türk seyirci çok daha iyi eğitimli ve kibar. Düşünsenize; sinemada ya da bir tiyatro oyununda seyirci, sahnenin ortasında alkışlamaya başlamıyor. Demek ki İtalyan izleyicisi biraz değişik.
Hepinizin sevgilisi var mı?
R.M.: Evet, ben hariç hepsinin var! Lütfen aralarında tek bekarın ben olduğumu ve Türk kadınlarına bayıldığımı yazar mısınız!
L.D.M.: Bir dakika, o zaman ben de bekarım! (Kahkahalar)
Peki, Türk kadınlarını nasıl buldunuz?
L.D.M.: Gerçekten çok çok çok güzeller!
L.G.F.: Fatih'te de çok güzel kadınlar vardı.
R.M.: Açıkçası ben Türk bir kız arkadaşımın olmasını çok isterdim. Gerçekten çok güzel Türk kızları var. En güzel kadınlar Türk kadınları, en yakışıklı erkekler de İtalyan erkekleri; birbirimize çok yakışırız. (Kahkahalar)
Sırf sizin için şovu iki kere izleyen kadınlar olduğunu biliyor musunuz?
D.M.: Gerçekten mi, bunu bilmiyorduk; harikaymış!
'Romeo&Juliet' gibi tüm zamanların en büyük aşk hikayelerinden birinde oynuyorsunuz; peki siz kendiniz aşka inanıyor musunuz? Hep bir ağızdan: Kesinlikle! Aşka inanmamak mümkün mü!
FATİH HARİKA BİR SEMT!
İstanbul'u sevdiniz mi?
L.G.F.: Büyüleyici bir şehir!
L.D.M.: İnsanlar çok kibar ve saygılı.
R.M.: Ve tabii ki yemekler! Bir de 15 milyon civarında insanın yaşadığı bir şehrin bu kadar temiz olabileceği aklıma gelmezdi.
L.G.F.: Bugün mesela Fatih'i gezdik ve çok sevdik. Harika bir semt! -Peki, en sevdiğiniz Türk yemekleri hangileri oldu?
D.M.: Tartışılmaz olarak kebap!
R.M.: Başta tabii ki baklava. Ayrıca bugün ilk defa künefe yedik, ona da bayıldık. Mantıyı söylemiyorum bile!
L.D.M.: Çayı ve balık ekmeği de es geçmeyelim.