Shaq, Iverson ile oynamaya başladınız, Simdi Kyle Irving, D. Lillard, Anthony Davis gibi çok genç isimler var. Sayısız kuşak geçti siz oynamaya devam ediyorsunuz. Bu nasıl bir his?
Bazen bunun dezavantajını yaşıyorum. Kendimi gerçekten yaşlı hissediyorum. Jenerasyon değiştirmiş gibiyim. Ne olursa olsun Allah'a hep şükrediyorum, kendimi çok şanslı hissediyorum. Uzun yıllar kazasız belasız, ciddi bir sakatlanma yaşamadan oynadım. Son iki senedir istediğim süreleri alamamış olsam da hep üst seviyelerde, söylediğiniz isimlere karşı mücadele verdim. Bunlar hep ileride çocuklarıma gururla anlatabileceğim hikayeler. Hatta çok eskilere gidersen Michael Jordan'a karşı bile oynamışlığım var. Bunları üst üste koyduğumda NBA'de efsane bir 15 sene geçirdiğimi düşünüyorum.
HAYATIN ANLAMINI BABA OLDUKTAN SONRA ANLADIM
Hidayet 11 yaşına kadar sokakta oynayan, yaramazlık yapan, atari salonlarından çıkmayan bir çocuktu
Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Eyüp'te doğdum. Çocukluğum Bayrampaşa Yıldırım Mahallesi'nde geçti. Halen de ailem orAda yaşıyor. 11 yaşına kadar Hidayet sokakta oynayan, yaramazlık yapan, atari salonlarından çıkmayan, bilye oynayan bir çocuktu. O yıllarda da diğer çocuklara göre boy açısından avantajlıydım. Özellikle kavgalarda. (Gülüyor)
Basketbolla abiniz sayesinde tanışmışsınız. Abiniz ne yapıyor şu an?
Bayrampaşa İlköğretim Okulu'nda okuyorduk abimle. Abim basketbol kursuna başlamıştı, eve geç geliyordu. Bir gün babam "Oğlum git abine bak" dedi. Antrenmana gittim. Onun öğretmenleri beni keşfetti. 10 yaşındaydım. Zamanla kabiliyetli olduğumun farkına vardım. Önce okulun takımına girdim, sonra bursla özel okulda okumaya başladım. 14 yaşında Efes'e transfer oldum. 20 yaşında da ver elini Amerika… Benim başlamama o vesile oldu ama seçmelere gittiği bir sefer, beraber katıldığı arkadaşı seçilmeyince abim bıraktı basketbolu. Hepimiz şoke olduk. Şimdi oto kiralama işi yapıyor.
Bayrambaşa'dan NBA'e giden yolda başarınızın sırrı ne?
Öncelikle aile önemli. Her koşulda birbirini destekleyen bir ailede büyümenin etkisi oldu. Bana güvendiklerini hep hissettim. Her ne kadar zaman zaman okuldan kaçıp atari salonlarına giderek onları üzdüysem de her koşulda yanımda oldular, hep benim iyiliğimi düşündüler. Allah vergisi yetenek, doğru insanlarla, doğru çalışma yöntemi bir yerlere gelmemi kolaylaştırdı.
EVDE DEPLASMANDA GİBİYİM
Evde iki kızınız ve eşinizin yanında tek erkeksiniz. Nasıl bir durum yaratıyor bu?
Hiç sormayın! (Gülüyor) Abimle ben ailenin iki erkek evladıyız. Kız kardeşimiz yok. Kızları bizim çocuklarla telafi ettik. Benim de, abimin de iki kızımız var. Bazen evde bir sürü kadının arasında tek başına hissediyorum. Deplasmanda gibi oluyorum.
Oğlunuz olsun ister misiniz?
Hiç öyle bir hevesimiz olmadı. İyi ki de iki kızım olmuş. Kız babası olunca evladınız size düşkün oluyor. Bunun keyfini sürüyorum. Hayatın anlamını çocuklarım doğduktan sonra anladım. Çocuklarım olmadan basketbol tüm hayatımdı. Ela ve Lina doğduktan sonra onun bir iş olduğunu anladım.
Amerika'da yaşamanın hangi taraflarını seviyorsunuz?
İlk zamanlarda dil ve yemek konusunda zorlandım ama ilk günden beri sevdim burada yaşamayı. Buranın en güzel yanı, her şeyden uzak olmak. Türkiye'yle bir şekilde irtibat halinde ama uzak olmanın rahatlığı var. Burada kendimizi bağımsız hissediyoruz. Kafamız rahat. Diğer yandan da İstanbul aşığı bir insanım ben. Dönüp dolaşıp geleceğim yer İstanbul olacak. Şu an bekar olsaydım ya da çocuklar olmasaydı hiç düşünmeden İstanbul'a dönerdim. Ama çocuk olunca ve belirli bir standarda alışınca bu kararı vermek o kadar kolay olmuyor. Eğitimleri için bir ayağımız Amerika'da olacak hep. Amerika'da insan kendini huzurlu hissediyor. Şu lanet telefonu kapattığım zaman benden huzurlusu yok. Gerçi iki saatten fazla kapatamıyorum ama olsun… Bazı şeylerden uzaklaşıyorum, kafamı toparlıyorum. Türkiye'de bunu yapamıyorsunuz. Gündelik hayatta kaos var Türkiye'de. Trafik, kalabalık, gürültü… Aile fertleriyle buluşmak da lazım, kendine vakit ayırmak da… Devamlı bir koşuşturma içindesiniz ve bu sizi bir yerden sonra boğuyor. Burada böyle bir derdiniz yok, kendi programınızı oluşturuyorsunuz.
ALTLARINI DA DEĞİŞTİRDİM
Los Angeles'ta bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?
Genellikle çocuklarla geçiriyorum. Sabah büyük kızım Ela'yı okula bırakırım. Sonra eve gelip küçük kızım Lina'yla oyunlar oynarım. Akşamüstü büyüğü okuldan alıp hep birlikte parka gideriz. Bazen arkadaşlarla yemeğe çıkarız. Çok seyahat ettiğim için boş vakitleri genellikle ailemle geçirmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca büyümelerine şahit olmak istiyorum kızlarımın. Şu an attığım adımların, çektiğim dertlerin hepsi kızlarımın geleceği için.
İLK NBA MAÇIMI ASLA UNUTMAYACAĞIM
NBA'deki en önemli beş anınız nedir?
İlk NBA maçım hayatta hiç unutamayacağım şeylerden bir tanesi. Hissettiklerimi kelimelerle anlatamam. Sacramento Kings'deki başarılar, Orlando Magic'te hem bireysel hem de takım olarak elde ettiğimiz zaferler, son saniye üçlükleri… 15 yıl içinde sayısız güzellik yaşadım. Elbette yanlış kararlarım da oldu. Kazandırdığım kadar maç kaybettirmişimdir de. Doğru kararlarım beni olgunlaştırdı, yanlışlarım bazı şeyleri daha iyi görmemi sağladı. Sonuçta yabancı bir ülkede başarı kazanmak daha zor. En büyük gururum bu.
ÇOCUKLARIN BAKIMI ÇOĞUNLUKLA BENDE
Tüm beslenme sistemim Türkiye'de aksıyor. Aşırı yiyorum memlekette. Böyle olunca da 10 kilo alıp geliyorum Türkiye'den. Çok dikkat ederim dış görünümüme. Kaytardığım anlar olsa da dozunu ayarlayıp kendimi toparlarım. Hiç yemek seçmem, önüme ne konursa yerim. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Önce annem bir dediğimi iki etmezdi, şimdi de eşim öyle… Mutfağı çok kuvvetlidir Banu'nun. O yüzden çok şükür hiç mutfağa girmem gerekmedi. Ama çocukların bakımını çoğunlukla ben üstlenirim. Yediririm, içiririm, yıkarım, altını değiştiririm. Mutfak olmasa da çocuklar bende. Gururla söyleyebilirim.
BAŞARIMIN NEDENİ KENDİME GÜVENMEM
20 yaşında NBA'e gelme kararını verirken kendime güvenim tamdı. Denemeden bunun olup olmayacağını bilemezdik. Olumsuz eleştiriler aldım, bana inanmayan çok insan vardı. Şu anda da beni sevmeyen bir sürü insan var. Sevene de sevmeyene de çok teşekkür ederim. Ben hayatımda yoluma beni sevenlerle devam etmeyi tercih ettim. İnanın bazı insanları mutlu etmeniz çok zor. Beni neden sevmediğini kendi de bilmiyor ama nefret kusuyor. Belli bir noktadan sonra insan bunlarla vakit harcamak istemiyor. Amerika macerası başlamadan "Gitsin, görsün, burnu sürtülsün" diyenler oldu. Ama hiçbir zaman umursamadım.
EN ÇOK MİLLİ TAKIM GÜNLERİNİ ÖZLÜYORUM
Fenerbahçe'nin otobüsüne yapılan saldırı korkunçtu. Resmen cinayete teşebbüs. Bu tarz taşkınlıklardan, küfürden artık uzaklaşılmalı. Hırslı bir ülkeyiz. Çok çabuk parlayan bir yapımız var. Kendimde de bazen bu özellikleri görüyorum. Ama sporun güzel yanları gölgeleniyor. Ben Türkiye'deki saygınlığımı, insanların sevgisini milli takıma sahip çıkarak kazandım. NBA'deki başarım bunu süsledi. Her ne kadar şu an aktif bir biçimde milli takımda oynamasam da onun bende yeri hep ayrı. NBA'den de değerli… En çok milli takım günlerini özlüyorum.
HİDAYET'LE LOS ANGELES'TA BİR GÜN
Yapı Kredi Play'in yarışmasına katılarak Hidayet Türkoğlu ile Los Angeles'ta buluşan Ayşenur Akkaya: "Olur mu olur!" dedim hem Hido'yla buluştum, hem de rüya gibi bir tatil yaptım. Yarışma tweet'ini gördüğüm anda 'Hido'yla Los Angeles'ta ben buluşacağım' dedim çünkü hayalime bu kadar yaklaşmışken bu fırsatı değerlendirmeliydim. Kazandığımı öğrendiğim an dünyalar benim oldu. Mutluluktan gözyaşlarıma engel olamadım. Uzun süren yolculuk sonrası Los Angeles'a vardım. İkinci günüm çok heyecanlıydı çünkü kendimi bildim bileli sevgi ve saygıyla takip ettiğim, ailemden biri olarak gördüğüm Hidayet Abi ile kahvaltı yapacaktık. Uzunca sohbet ettik. Bütün sorularımı içtenlikle ve severek yanıtladı. İşte sorularım ve Hidayet Abi'nin cevapları..."
Sizin için Türkiye'de oynamak ile NBA'de oynamanın farkları nelerdir?
Amerika'da basketbola olan ilgi daha fazla. NBA'de oynayan herhangi bir oyuncu Türkiye'dekinden daha çok tanınıyor. Ama başarılıysanız bu sizi dünyanın her yerinde en üst noktaya çıkarır. NBA'de sekiz ayda 82 maç oynuyoruz. Her iki günde bir maç yapıyoruz ve sürekli seyahat halindeyiz. Aradaki mesafe uzak olduğu için bu bizi biraz yorabiliyor.
Milli takımdaki devşirme oyuncular hakkında düşünceleriniz ne?
Bana göre bu iyi bir şey değil. Kadroya baktığımızda her şey milli takımımızın daha iyi olması için yapılıyor ama belli bir şeylerden fedakarlık ediliyor. Milliyetçi düşünürseniz bir Türk arkadaşımızın yerine yabancı bir arkadaşımız geliyor. O yüzden hassas bir konu.
Tweet'lerinizi kendiniz mi atıyorsunuz?
Kendim kullanıyorum. Ama Türkiye'de bu konuda birlikte çalıştığım biri var. Danışmanlık anlamında bana çok yardımcı oluyor çünkü mesaj ağırlıklı doğru tweet'ler atmaya çalışıyorum.
Gençlere ne tavsiye verirsiniz?
Hayatın neler getireceğini kimse bilemez o yüzden her koşulda kendilerine güvenmeli ve inanmalılar. Senin gibi istekli olmalarını, kendilerini ileriye götürecek doğru adımları atmak adına girişimci olmalarını tavsiye ederim. Çok çalışmak zaten bir numaralı işleri olmalı.