Herkesin sevgilisiysem ortada terslik vardır!

'Seksenler' dizisinde 'Ergun Plak' karakterini canlandıran, Nuri Bilge Ceylan'ın filmi 'Kış Uykusu'nda rol alan Serhat Kılıç; 4 Eylül'de gösterime girecek olan 'Robinson Crusoe ile Cuma' filmiyle ilk kez bir komedi filminde boy gösteriyor Filmde 'Robinson Crusoe'yu canlandıran Kılıç'la filmi, çekimler için 45 gün kaldığı Küba'yı ve kariyerini konuştuk...

Bu filmde rol alma sebebiniz nedir?
'Robinson Crusoe' hepimizin bildiği bir klasik. Daniel Defoe'nun yazdığı, 101 kere filme çekilen ama her zaman her devirde geçerliği olan bir hikaye. Alt metni de kuvvetli. Bu klasiği çok eskiden okumuştum. L-Manyak'taki serinin yazarı ve çizeri Gürcan Yurt da bu klasikten etkilenmiş. 19 yıl boyunca bir karikatürü sürdürmek çok ciddi bir başarı. Ben o karikatürleri de takip ediyordum. Bunlar çok etkili oldu.

BÜYÜK BİR RİSK ALDIM

Sizi ikna etmekte zorlandılar mı?
Çok bir şey yapmadılar. 45 gün Küba'da kaldık, artık ne ödediler sen düşün... Şaka bir yana, karikatürün L-Manyak döneminden beri meraklısıydım. Bu bir konsept; bir karikatürün filme çekilmesini merak ediyordum ve nasıl olacağını görmek istedim.

Bir karikatürü sinema filmine dönüştürmek risk değil miydi?
Büyük risk aldım ama daha önce hiçbir şey yapmamış olsaydım yani 'Kış Uykusu'nu ve 'Veda'yı çekmemiş, 'Seksenler'de beş yıldır yer almasaydım, oynamazdım.

Bu işleriniz size bir rahatlık ya da garanti mi sağlıyor?
Hayır, garanti değil asla. Ben aktörüm; müzikalde de oynayabilirim ama seviyorum risk almayı. 'Veda'da 59 yaşında birini oynadım. Aslında orada da risk aldım. Sanıyorum, tiyatro kariyerimden gelen bir rahatlık bu. Çok çeşitli karakterler canlandırdım. Mesela, 23 yaşındayken 63 yaşında birini oynadım. Bu bir egzersiz, o yüzden denemek istedim. Benim için yeni bir tecrübe oldu.

Kaygılandığınız bir şey oldu mu?
Karikatürlerdeki küfürler çok korkutmuştu beni. Karikatürün orijinalinde de küfür çok var. Biz severken de küfür eden bir millet olarak küfre alışığız. Ama bunun sinemada ailece izlenebilecek bir film olmasına dikkat ettik.

UZUN SAÇLA OYNAMAK ZORDU

Film ne anlatıyor?
'Robinson Crusoe'nun orijinali, insanın hem kendiyle, hem varlığıyla, hem de Tanrı'yla hesaplaşması üzerine kurulu. Romanda; Robinson adaya düştüğünde gemiden kalan malları sahile taşıyarak hayatta kalmaya çalışır. Aslında bir ateisttir ve adada İncil bulur. Yalnız kalınca, kendisini de bulur. Bu filmde de yalnızlık var.

Robinson karakteri şimdiye kadar yarattığınız imaja ters düşer mi?
Ben özellikle bir imaj yaratma çabası içinde olmadım. Jön olmadığım için o yönde bir çabam olmadı. Ben zaten karakter oyuncusuyum. Tam tersine; farklı roller oynayarak yelpazeyi açtığımı düşünüyorum. Bir imajım olsun istemiyorum.

Küba günleri nasıl geçti?
Hiç girmeyelim oralara... Yokluk... Allah kimseyi düşürmesin 10 günden fazla. Çünkü 11'inci gün gözlerindeki perde kalkıyor; o komünizmin nasıl uygulanamadığını da görüyorsun. Sağlık ve eğitim için para ödemiyorum, haftada bilmem kaç gram et de veriyorlar tamam anladım da, pencerem yok. İş yok, güç yok. Herkes oturuyor evinde. Turistler için CUC diye bir para birimi uydurmuşlar. Peso çok ucuz çünkü. Üç günde bitiyor para.

Zorlandığınız anlar oldu mu?
Kübalılar'a söylendim; işi yavaşlatıyorlar, tropikal iklimin ağırlığı var üstlerinde. 12 saat dolunca gidiyorlardı. Ben üzerimde Robinson saçı, sakalı ve terden üzerime yapışmış tişörtle kalıyordum. 25 santim uzun saçla oynamak zordu ama profesyonelsen, bulunduğun şartlara adapte olacaksın. Ama en iyi şartlar sağlandı; yoksa o sıcakta birbirimizi gebertirdik.

YALNIZLIĞI SEVİYORUM

Yalnızlığı seven biri misiniz?
Evet. Yalnız kalmadan ne kendime, ne de başkalarına karşı davranışlarımı tahlil etme fırsatım olmaz. Ara sıra yalnız kalmamız gerekiyor ama bundan korkuyoruz. En yalnız kaldığımız zamanda bile elimizde telefon... Bence yalnızlık; yediklerini sindirme, yaptıklarını düşünme, bir muhakeme aşamasıdır.

Egosu yüksek biri misiniz?
Oyunculuk yaptığıma göre evet ama törpülemeye çalışıyorum. İnsanlar televizyondan tanıyor diye değişmeye gerek yok. Mümkün olduğunca kendim olmaya çalışıyorum. Numara yapmadan, rol kesmeden yaşıyorum. Herkes beni sevsin diye uğraşmıyorum. 100 insanın 100'ü de sizi seviyorsa tehlikeli; bir terslik vardır. Niye herkesin sevgilisi olayım ki? Kimsenin sevgilisi değilim; oyuncuyum. Beni çok sevmek ya da sempatik bulmak zorunda değiller.