Yıllardır tanıdığımız, önemli rollerin altından başarıyla kalkan ama bir o kadar da ortalıkta görünmeyi tercih etmeyen Ece Uslu'yla buluşmadan olmazdı... Aradığımda Çeşme'de tatildeydi, "Beklerim" dedim, buluşma günümüzü belirledik. Tabii bende heyecan büyük; hem soru yağmuruna tutmak istiyorum, hem de kırılgan taraflarını bildiğim için üzmek istemiyorum onu. Zaten röportajı gerçekleştirdiğimiz günün gecesinde telefonlaştık; biraz tedirgindi, en büyük korkusu yanlış anlaşılmak çünkü magazinel bir hayat yaşamıyor, yaşamak da istemiyor. Dedim ki; "Sorumluluk bana ait, sorularımla ben sıkıştırdım seni köşeye." İçi rahat etmedi ama bana inandığını biliyorum. Ulus Parkı'ndaki fotoğraflarımız çekilirken de çok da eğlendik...
Çeşme tatilinden yeni döndünüz...
Evet, artık Çiftlikköylü oldum. Yarın Antep'e gidiyorum. Stok olmadığı için erken başlıyoruz dizi çekimlerine.
Bu yöresel projeleriniz ne olacak böyle?
Hep yöresel değil ama en tutanları hep yöresel işler oldu. Bu benimle alakalı değil, Türkiye'yle alakalı. Galiba Antep beni seviyor, bana da uğurlu geldi. 'Zerda' dizisini de Antep'te çekmiştik. İki sene orada otelde kalmıştık, şimdi bu dizi de aynı yerde çekiliyor ve yine aynı oteldeyiz. Evim gibi oldu.
İstanbul'dan ayrı yaşamak zor mu?
Çok zor. Ailemizden çok setteki insanlarla görüşüyoruz. Otel odasında yaşıyoruz yıllarca. Düzen yok, aidiyet duygusunu kaybediyorsun.
Usta oyuncu Nedret Güvenç'in yeğenisiniz. Bu işi yapmaya karar verdiğinizde gidip kendisine danıştınız mı?
Annemin teyzesi ama ben de teyze diyorum. Hâlâ daha 'Tiyatro' diyor. Tabii ki tiyatro benim için bambaşka bir yerde. Ama sinema ve televizyonun da yeri ayrı. Ama meseya teyzem çok uzak durur, sevmez. İkimiz de Başak burcuyuz, anlıyorum onu; yaptığı doğru bir şey. Ortaokuldayken beni mankenlik ajansına yönlendirmişti, 'Modellik yapmam ama harçlığımı çıkarmak için fotomodellik ve reklam oyunculuğu yaparım' diye girdim bu işe.