Yine bir İzmirli, yine bir güzel... 10 parmağında 10 marifet bulunan Ahu Yağtu'nun yaptıkları arasında; mankenlik, oyunculuk, sunuculuk, stil danışmanlığı ve kıyafetlere ikinci şansı verdiği vintage showroom'u bulunuyor. Biz de bu keyifli mekânda buluştuk. Sessiz, sakin ve muntazam bir hayatı olan Yağtu; vintage merakı, kötü kadını oynamasını ve çocuğuyla ilgili planlarını uzun bir aradan sonra ilk defa GÜNAYDIN'a anlattı...
Bebek'te açtığınız AU Vintage isimli showroom'- unuz hayırlı olsun. Nasıl gidiyor hayat?
Keyifliyim. Çünkü her şey rayına oturdu. Oğlum Kemal ile ilgileniyorum, haftanın üç günü set oluyor, kalan zaman da showroom'da geçiyor. Bu üçgende geçen bir hayatım var. Tabii projeler de üretiyoruz, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
'Vintage' kelimesi sizinle özdeşleşmeye başladı. Vintage nedir?
'Türkiye'ye vintage'ı getiren kadın' diye anılmaya başladım ama ben bundan utanıyorum. Vintage akımını 'kafa tutmak' olarak değerlendirdim. Çünkü hepimizin özümsediği bir kültür değil. 'Bu kültürü önce tanıtıp sonra kendi hayatımıza uygulamalıyız' diye düşündüm.
MODACI OLMAK İSTİYORUM
Vintage, kullanılmış ürün mü demektir?
İlle kullanılmış olması gerekmiyor, etiketi çıkmamış parçalar da var. Vintage, belli başlı bir dönemi yansıtan eşyalara verilen bir isim; 1910'lar ile günümüzden 10 sene öncesine kadarki zaman dilimine denk geliyor. 1910'dan öncesi de antika kategorisine giriyor. Ben tamamen böyle bir dünyanın içinde büyüdüğüm için benim hayatımı ifade ediyor.
Sanırım tarihi değerleri önemseyen, köklü bir ailede büyüdünüz...
'Ben ne saraylarda büyüdüm...' Şaka bir yana; babaannemin evinde büyüdüğüm için onun eşyalarından ve kıyafetlerinden çok ilham aldım. Şimdi aldığım bu ilhamı yansıtmaya çalışıyorum.
Ece Sükan gibi isimler de daha önce sizinki gibi showroom açıp kapatmışlardı. Sizin ticari kaygılarınız oldu mu?
Yok, olmadı. Ben bu işe ikinci elcilik yaparak başladım, sonra tamamen e-ticarete yöneldim ama talepler artınca sıcak satış tarzında ilerliyoruz.
Vintage ürünler pahalı mı?
Tabii ki yurt dışında daha fazla değer biliniyor ve fiyatlar çok daha yüksek. Ancak biz herkese ulaşmaya çalışıyoruz, öğrenci de alabilmeli...
Hayatınızı paylaştığınız ya da paylaşacağınız erkeğin stiline müdahale eder misiniz?
Erkeklerin öncelikleri daha farklı, moda konusu belki de onuncu planda kalıyor. Ben tabii ki müdahale ederim ama uyarlayıp uyarlamamak kendisine kalmış bir şey.
Peki, bu yolculuğunuzun sonu moda tasarımcılığına kayar mı?
Bir şeyler üretmekten bahsediyorsak; evet, çok istiyorum. 'Vintage'dan ilham aldığım şeyleri üretip küçük bir koleksiyon yapsam güzel olur' diyorum ama öyle bir vakit yok. Şimdilerde sadece araştırma safhasındayım.
Pek çok ünlü isim modaya yönelince işin adı basitleşti. Bir gün yaparsanız, size de "Aman Ahu da modacı oldu" demeleri rahatsız etmez mi?
Desinler, zaten diyorlardı. Aynen, çok fazla yapılıyor ama bu diğerlerinin değerini düşürmüyor. Sonuçta herkes ifade edebildiği kadar kendini ifade etmeli. İlla yurt dışında sükse yapmakla modacı olunmaz. Bir çizgiyi oturtmaları gerekli...
Televizyon dizilerinde de kostümler çok konuşulmaya başladı. Dizilerdeki stiller topluma etki ediyor mu?
Ediyor, hem de nasıl! Sadece ne giyildi diye dizi izleyen bir topluluk var; özellikle gençler çok izliyor.
Oldukça şık bir abiye kostümle kahvaltı masasına oturulan sahneler çekiliyor. Bunlar Türk kültürüne yapaylık katmıyor mu?
Evet, hakikaten öyle ama gerçek hayattaki insanların öyle yaptığını sanmıyorum. Ben de bir dönem hem dizide oynayıp hem de kostüm danışmanlığı yaptım ama bu işi sponsorlarla yaptığınız için bazen oyuncunun üzerine olmayan şeyleri giydirmeniz gerekebiliyor.
OĞLUM AİKİDO ÖĞRENİYOR
Kemal Bebek ile nasıl geçiyor hayat?
Bebek demeyelim, artık çocuk oldu. Okula gidiyor, tabii bazen soğuk algınlığı olduğu zaman okuldan erken alıyorum ve birlikte vakit geçiriyoruz. Bazen onunla showroom'a geliyoruz.
Çocuğunuzla ilgili planlarınız var mı?
Çocuk için çok fazla plan program yapan bir insan değilim, babası da öyle.
Genelde imkanları uygun olan aileler; çocuklarına müzik dersi aldırır, spora yazdırır...
Siz futbol oynasın diyorsunuz ama o kısa süre sonra yüzmek istiyor. Mesela Kemal şimdilerde aikidoya gidiyor, bir süredir buna merak saldı. Enerjisi yüksek olduğu için iyi oldu. Ayrıca bir disiplin içerisinde olması güzel. Ancak bundan daha fazlası kendi hırslarınızı çocuğa yaşatmak gibi geliyor.
Karakter olarak nasıl biri?
Neşeli, coşkulu ve enerjik...
Babası gibi komik mi?
Kemal; komik, çok komik bir çocuk.
SÜRÜDEN AYRILMALIYIM
Ürünleri nasıl buluyorsunuz?
Sitemizde 'Satmak istiyorum' diye bir bölümümüz var. Bazen de 'Büyükannemiz vefat etti, lütfen ilgilenebilir misiniz?' diye mesajlar geliyor. Maskeler ve eldivenlerle dolu, enteresan evlere gidiyoruz.
Bunun belgeselini yapmalısınız...
Aslında AU Vintage adında Youtube kanalımız var ve orada yayın yapıyoruz. Geçen Ağustos'ta yayına başladı. Sadece vintage anlatmaktan ziyade; birazcık stil önerileri, makyaj tüyoları ve 'Kafa tutan kadınlar' ile ilgili sohbetler var.
'Kafa tutan kadın' derken neyi kastediyorsunuz?
'Vintage seven, aslında kafan tutan kadındır' diye düşünüyoruz. Kendimi de kafa tutan bir kadın olarak görüyorum.
Kimdir bunlar?
Reklamcı, oyuncu, şarkıcı...
Nelere kafa tutuyorlarmış?
Bazısı 'Hayata kafa tutuyorum' derken, bazısı da 'Haksızlıklara kafa tutuyorum' diyor. Bana sorarsanız; ben kafa tutmayı da isyan olarak algılamıyorum ve "Herkes hazır giyim giyiyorsa, ben vintage giyerim" diyorum. Daha çok modaya yönelik bir şey yansıtmayı düşünüyorum. Sürüden ayrılıp, fark yaratmaya çalışıyorum.
