İtalyan Lisesi'ni birincilikle bitirdikten sonra İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü'nde okuyan Çağla Kubat, öğrenciyken İstanbul Yelken Kulübü'nde profesyonel sporculuğa adım atmış. Ardından 'Çalışkanlar çirkin olur' tezini çürütmek için Miss Turkey'ye katılıp Kainat Güzellik Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmiş. Modellik ve oyunculuk da yapmaya başlayan Kubat'ın yelken ve rüzgar tutkusu ise hiç bitmemiş. Amerikalı sörfçü Jimmy Diaz ile 2013'te dünyaevine giren güzel yıldızın 2 yaşında bir kızı var. Kızını şimdiden suyla tanıştıran Kubat'la, yazın yaklaştığı bugünlerde sörf sohbeti yaptık...
Yaz geldi; rüzgar sörfü sezonunu açtınız mı?
Çağla Kubat Alaçatı Windsurf Academy şu anda da açık ama Haziran ayında aktif sezona başlıyoruz. Akademimiz kış aylarında rüzgar ve soğuk havanın etkisiyle baya zarar görüyor. O yüzden bugünler, bizim için hazırlık aşamaları diyebiliriz.
15 SENEDİR YARIŞIYORUM
Akademide çalışmalar nasıl gidiyor?
Akademiyi 2011 yılında kurdum ve eşimle ortak olarak yürütüyoruz. Jimmy, Dünya Sörf Federasyonu'nun başında. Yoğun bir okul programımız var. Akademiyi kurmamdaki en büyük amaç; kendi lisanslı sporcusunu yetiştirip yarışlara götüren bir takım oluşturmaktı ve bunu başardık. Şimdi bir sporcu kulübüm var. Bugüne kadar çok iyi gitti ve güzel dereceler aldık. Dünya gençler şampiyonunu bizim akademimizden çıkardık, bayanlarda da iddialı sonuçlar bekliyorum.
Bu spora kaç yaşında başlamak gerek?
Ne kadar erken başlarsanız, o kadar hızlı yol alırsınız. Çünkü temelinizi daha kuvvetli atarsınız. Biz, "7 yaştan itibaren başlamak uygun olur" diyoruz.
Kaç yıldır yarışıyorsunuz peki?
Aslında 12 yıldır tüm dünya turunu takip ediyorum. Ondan önce televizyondaki projelerimden fırsat buldukça katılıyordum. Ama 15 senedir yarışıyorum diyebilirim.
Yarışlardaki derecelerinizin akademinize katkısı oluyor mu?
Etki ediyor ama benim yetiştirdiğim bir gencin derece alması da çok önemli katkı sağlıyor. Çok bireysel bir spor yapıyoruz, Hatta yetiştirdiğim kişiyle bir süre sonra yarışmaya başlıyorum. Belki işin eğitim kısmında olmasam, daha ciddi rekabet duyguları yaşayabilirdim. Başta 'Başkası için nasıl bu kadar sevinebiliyorum?' derdim ama gördüm ki manevi açıdan inanılmaz hissediyorum.
Kendi çocuğunuzu da bu spora yönlendirecek misiniz?
Biraz zorunlu olarak kendini bu sporun içerisinde bulacak. Yelkeni tutacak durumda değil ama şimdiden boardın üstüne çıkarmaya başladık. Suyu aşırı seviyor. Kendisinden büyük dalgaların içine atlamak istiyor! Üç aylıkken kızımıza yüzme dersleri aldırdık çünkü yüzmenin o yaştaki bebekler için çok faydalı olduğunu öğrenmiştik. Çocuğumuzun da bizim birikimlerimizden faydalanarak bu sporu yapmasını çok isteriz.
EŞİMLE TEK BİR İNSAN GİBİYİZ
Siz Türk'sünüz, eşiniz Amerikalı... Kızınız nerenin kurallarıyla büyüyor?
Biz, Jimmy ile o kadar çok benziyoruz ki... İkimizi tek bir insan gibi hissediyorum bazen. Amerikalı olduğu için farklı değil, bütün alışkanlıkları bize benziyor. Jimmy'nin İspanyol bir kökeni var; Madrid doğumlu ve Orta Amerika tarafında büyümüş. Ana dili İspanyolca, ikinci dili İngilizce. İkimiz birbirimize çok benzediğimiz için kızımız Selin, ikimize de benziyor.
Eşinizin federasyon başkanı olmasının faydası oluyor mu?
Hiçbir faydası yok. (Gülüyor) Sadece yarış tarihlerinden erken haberim oluyor. Hatta bazen uluslararası mecralar için röportaj yapılacağı zaman, "Jim, röportaj versem mi?" dediğimde, "Yok, vermeyelim. Benim sayemde veriyorsun sanırlar" diyor. Kayırma olduğu sanılmasın diye daha mesafeli davranıyor. Çok iyi bir sörfçü olduğu için beni suda çalıştırıyor. Özellikle yarış taktikleri anlamında ondan çok şey öğrendim ama pozisyonuyla ilgili bana bir faydası yok.
Evlilik öncesi de hocalığınızı yapıyor muydu? Zaten birlikte sörf yapıyorduk, yarışlara gidiyorduk. O yüzden antrenmanları da birlikte yapıyorduk. Erkekler ve kadınlar ayrı kategoriler olduğu için biz birbirimizle yarışmıyoruz. Ağırlık çok önemli ve erkekler bu konuda da üstünler diyebilirim. Antrenmanlarda Jimmy'ye yakın gidebiliyorsam, bu bile büyük başarı...
ÇOCUK PROGRAMI YAPMAK İSTİYORUM
Dereceyle İtalyan lisesini bitirmişsiniz, ardından üniversite sınavında ilk 500'e girmişsiniz. Hep böyle hırslı mısınız?
Evet, yarışmaya karar verdiğim konularda
hırslıyımdır. Mesela başka birçok sporla
uğraşıyorum ama onların hepsinde bu kadar
hırslı değilim, onları keyif için yapıyorum. Aslında
makine mühendisliği yapmayı düşünüyordum
ama olmadı. Stajlar dışında çalışma
fırsatı bulamadım.
Kariyerinizde spor ağır mı basıyor?
Dönemine göre değişiyor. Dizide oynadığım
zamanlarda tabii ki oyuncululuk ağır
basıyordu. Eğer çekimlere ara verilmiyorsa
ya da bölüm yetişmiyorsa, o zaman dünya turunu
yakından takip edemiyordum. Şu an yer
aldığım bir dizi olmadığı için rüzgar sörfünü
daha yoğun bir şekilde yapabiliyorum.
Oyunculukla aranız ne durumda?
Spor ve oyunculuğu birlikte yürütmekte
zorlandığım için diğerine ara vermem gerekebiliyor.
Akademiye Jimmy daha hakim
olduğu için biraz sörfü dinlendirip televizyon
projeleriyle ilgili yeni bir şeyler yapmak
istiyorum. Özellikle de bir TV programı... Çocuğum
olduğu için çocuklarla ilgili bir şeyler
yapmak istiyorum. Aile, çocuk, sağlık, spor
konseptli olabilir. İnşallah karşıma öyle bir
proje gelir. İlla bir şey yapmak için de herhangi
bir projeye girmek istemem ama.
UZUN BOY BÜYÜK AVANTAJ
Rüzgar sörfü yapmak elleri çok yıpratırmış. Bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Elleri deforme ettiği kesin... Aslında
sadece eller de değil, güneş ve rüzgar
nedeniyle tüm cildiniz yıpranıyor. Daha sık
bakım yaptırıp olabildiğince korunmaya
çalışıyoruz. Sevdiğiniz şeyler için bazen
fedakarlık yapmanız gerekiyor. Yaptığınız
işe tutkuyla bağlı olduğunuz zaman, bu
detayları çok önemsemiyorsunuz.
Müsabakalar için sık sık yurt dışına çıkmanın zorlukları oluyor mu?
Bu yılki ilk yarış Kore'de, ben de Zumosol'un
desteğiyle katılacağım. Sanırım
Kore'deki sekizinci senem olacak. İlk senelerde
yemek bulmakta çok zorlanıyordum
çünkü Kore yemekleriyle aram çok
iyi değil. Artık orayı çok iyi tanıdığım için
nerede ne yiyeceğimi biliyorum. Tabii ki
Türkiye'den de besin götürüyorum.
Alaçatı'daki antrenmanın performansıyla, Kore'de gerçek arenadaki performans arasında fark olmuyor mu?
İşte bu çok büyük bir etki... Tecrübe
gerekiyor dememin altında yatan sebep
bu. Kore'de hangi ekipmanı kullanmam
gerektiğini, şartların nasıl
olacağını bilmek ve ona hazırlıklı gitmek
çok önemli. Alaçatı kolay bir
parkur; mesela Kanarya Adaları
ciddi rüzgarlıdır ve geçen sene
sert fırtınaya karşı performansımı
düşük bulmuştum. O yüzden
buna karşı bir antrenman
yaptım. Uzun boy ve fit bir
kilo büyük avantaj oluyor.