ÖZLEM AVCI
HAYALİ OLAN MASERATİ'Yİ HEVESİ GEÇİNCE SATMIŞ
Arabeskin son samurayı Serkan Kaya... Damar şarkıları ile herkesin gönlüne taht kuran Sivaslı Serkan Kaya, şöhret basamaklarını çıkarken çocukken yaşadığı günleri, soğuk kış günlerinde sobada pişen patateslerin lezzetini unutmamış. Kaya eski günleriyle ilgili şunları söylüyor: "Her şeyin olur, mutlu olmazsın; hiçbir şeyin olmaz mutlu olursun. Hiç yokluk görmemiş arkadaşlarım var; hepsinin içinde huzursuzluk var çünkü istedikleri her şeye ulaşabilmişler. Biz sobaya beş patates atıyorduk ama mutluyduk. O yüzden yazın Bodrum'a, Çeşme'ye giden arkadaşlarıma kızıyorum. 'Köyünüze gidin, ahırlara girin, toprağınızı unutmayın' diyorum."
Şöhret olduktan sonra değişmediğini anlatan Kaya "Hayalim olan Maserati'yi aldım ama hevesim bir yıl sonra geçti, sattım" diyor.
Kaya şöyle devam ediyor: "İstanbul'u gezmeyi seviyorum. Evlerde ışıklar yandığında hayat o evlerin içinde. İnsanlar maddimanevi zorlukları o ışıklarda yaşıyorlar. Ben de İstanbul'u gece gezerken, altı yeni şarkımı arabada yazdım."
4.5 yıllık evli olan, ikinci çocuğu iki hafta önce doğan Kaya, romantik bir adam olduğunu ancak bunu çok fazla dile getiremediğini belirtiyor. Sevgiyi içinde beslemeyi tercih ettiğini söyleyen sanatçı, "Belki de sevgilerin çabuk tükenmesinden korkuyorum" diyor.
1998'de İstanbul'a gelen şarkıcı, 2001'de yaptığı ilk albümünün patlamadığını söylüyor. Kaya bugüne kadar en zoruna giden şeyi de açıklıyor: "Müzik sektöründe yapımcıların 'Sanatçıyı beklet ki burnu sürtsün, eziyet et ki sana biat etsin' gibi düşünceleri vardı. En zoruma giden şey, günlerce yapımcı kapılarında beklemekti."
Gelelim sohbetin en renkle anına... Kaya'ya Sushico'da suşi yaptırdık. İlk denemesinde hayli başarılı olan Kaya, mutfakta çok zaman geçirmediğini söylüyor. Ancak son zamanlarda yemek yapma programlarını çok izlediğini sözlerine ekliyor.
İLKER GEZİCİ
YAŞLILAR TANIMIYOR AMA GENÇLERİN GÖZDESİ
Serkan Kaya'nın ismini son birkaç yılda sık duyduk ama o ilk albümünü 2001'de yaptı. İlk albümle ikinci albüm arasında 10 yıl var. Bu 10 yılda İstanbul'da tutunmaya çalışmış. Para kazanmak uğruna aklına gelen her yerde sahneye çıkmamış. "O dönem parlayamadım ama iyi ki parlayamamışım. O günkü Serkan'la bugünkü arasında çok fark var" diyen Kaya, kendisini bu günlere hayallerinin getirdiğini söylüyor. Kaya, "Parasız kalmak çok zordu ama beni ayakta tutan şey hayallerimdi. Ama hiçbir zaman şöhret ya da zenginlik hayaliyle yaşamadım" diye konuşuyor.
Kaya, "Niye arabesk söylüyorsunuz?" sorusuna da şöyle yanıt veriyor: "O kültürün içine doğdum. Halamlar, Almanya'dan Orhan Gencebay plaklarıyla dönerdi. Babam taksi şoförüydü; arabasında İbrahim Tatlıses dinlerdi. Ben Müslüm Gürses hayranıydım. Bütün albümleri Sivas'taki evimde hâlâ kolilerde durur.
SON İMPARATOR DİYORLAR
Serkan Kaya, arabesk temsilcisi olmasına rağmen yeni jenerasyonu yakalamış bir isim. Sanatçı, özellikle genç kuşağı yakalamanın başarı olduğunu belirtiyor: "Beni yolda yaşlı amcalar, teyzeler tanımıyor ama gençlerin gözünden kaçmıyorum. 'Baba', 'Kral' lakaplarını takmaları için o jenerasyonu yakalamanız gerekiyor. Şu an lakap takılması için erken ama bana 'Son İmparator diyorlar."
Kaya, demokrasi nöbetlerinde halkın coşkusuna ortak olan isimlerdendi. Darbe girişimi gecesi sahne için Kıbrıs'ta olduğunu söyleyen Kaya, o günlerle ilgili şöyle konuşuyor: "Doğum öncesi moral olsun diye eşimi de yanımda götürmüştüm. Beklemediğimiz bir hadiseydi. Ülkemde olmayı isterdim. Her şeyden önce vatan gelir. Önce ülkem olacak ki ben de işimi yapayım. Halkla el ele olduk, birlik beraberliğimizi kimsenin yıkamayacağını gösterdik."
Kaya'nın biri henüz 20 günlük olan iki çocuğu var. Arabeskçilere genelde maço derler ama Kaya, bebeğinin bezini de değiştiriyor, ona ninni de söylüyor. Bu konudaki sitemini de şöyle dile getiriyor: "Maçoluk 'Bebeğin bezini değiştirmeyeceksin' diyorsa, tükürürüm öyle maçoluğun içine."
MERVE YURTYAPAN
EVLİLİĞİ ŞANS GETİRMİŞ SEVENLERİ ARTMIŞ
Yeni hobisi yemek videoları izlemek olan şarkıcıyla biz de farklı bir gün geçirmek istedik. "Balığı sağlıklı olduğu için zorla yerim" diyen Kaya ile suşi yaptık. Hem sohbetimiz sırasında, hem de mutfakta çok samimi bir sanatçıyla karşılaştık.
İkinci çocuğu iki hafta önce dünyaya gelen Kaya, babalık deneyimlerini şöyle anlatıyor: "Bizde iki çocuk var. Yardımcımız var ama annemiz hassas. Ben ona yardımcı oluyorum. Dün gece yedi-sekiz defa uyandık. Birinci çocukta şok yaşamıştım. O dönem panik içinde geçti. İkinci çocukta daha tecrübeliyim. Bez nasıl değiştirilir biliyordum. Eskiden top atsalar duymazdım, şimdi hemen uyanıyorum."
İÇİMDE CANAVAR VAR
Çocuklarının rezidanslarda büyümesini istemediğini belirten Kaya, şunları söyledi: "Bahçeli evde yaşıyoruz. Biz yağmurlu günlerde çamurda oynardık. Hayat böyle güzeldi. Şimdi çocuklarımızın da aynı şekilde yaşamasını istiyoruz."
İstanbul'a geldiğinde yaşadıklarından da bahseden şarkıcı, "Sivas'ta büyüdüm. İstanbul'a ilk geldiğimde İstiklal Caddesi'nde yürürken duvarın dibine yanaşıp istifra ettim. İnsanlara bakmaktan başım dönmüştü" diyor.
Şarkıcıya, "Mutfağa girer misiniz?" diye soruyorum, şöyle cevap veriyor: "Bekarlık döneminde makarna, yumurta yapardım. Şimdi aşçıları izler oldum. Bu kadar çok izliyorsam içimdeki canavar bir gün çıkar sanırım. Kendi evimde hobi olarak yemek yapma günü oluşturabilirim. Taze fasulye, Sivas'ın içli köftesi; en sevdiğim yemekler. Ispanak ve pırasayı 40 yaşından sonra yemeye başladım."
Kaya, en popüler zamanında evlenmesinin hayatını iyi yönde etkilediğini söylüyor. Aile yaşantısının düzgün olmasının işteki verimini de artırdığını belirten Kaya, "Evliliğim bana şans getirdi, evlendikten sonra sevenlerim arttı. İnsanlar kararlı olanları, aile yaşantısı düzgün olanları seviyorlar" diyor.
