İstanbul Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği okurken, yolu TV dünyasıyla kesişen Alihan Aracı; 2010 yılından bu yana oyunculuk kariyerine aralıksız devam ediyor. atv'nin 'Aşk ve Ceza', 'Kalbim Seni Seçti' ve 'Bugünün Saraylısı' gibi sevilen dizilerinde uzun soluklu rolleri sırtlanan genç oyuncu; son olarak 'TRT Ev Sineması' adında özel bir yayın kuşağında gösterilen 'Suda Balık' isimli filmde başrolü üstlendi. Oyunculuğa başladığı ilk zamanlarda taksici olan babasına yardımcı olmak için direksiyon başına da geçen Aracı'yla babasının taksisinde buluşup uzun bir sohbet yaptık...
İnşaat mühendisliği okurken hayatınızın seyri nasıl değişti?
Üniversitenin tiyatro kulübünde kendimce bir şeyler yaparken, arkadaşlarımın ısrarıyla Erberk Ajans'a kaydolmuştum. Üzerinden birkaç ay geçtikten sonra, oynamam için 'Aşk ve Ceza'daki 'Haldun' karakteri geldi. Üç-dört bölümlük bir roldü ama 50 küsur bölüm devam ettim. Ardından da diğer dizi projeleri ve reklam filmleri geldi.
Oyunculuğa başlamanız konusunda arkadaş kurbanısınız diyebilir miyiz?
Evet, biraz arkadaş kurbanı oldum. (Gülüyor) O zamanların düşüncesiyle cahil cesareti göstermişim; bugün cesaret edebilir miydim, bilmiyorum. İyi ki de bu konuda arkadaşlarımı dinlemiş ve iyi bir işin kurbanı olmuşum. Bu durumdan memnunum; hem oyunculuk yapıyorum, hem de mühendislik şirketimizde çalışıyorum.
Tiyatro bölümü mezunları iş bulamazken, siz başka oyuncuların hakkını yediğinizi düşünüyor musunuz?
Bence bu haksız rekabet değil. İlk başlarda benim seçilme sebebim fiziğim oldu. Türkiye'de herkes kendi mesleğini yapmıyor. Başka insanlar da eğitimini almadığı birçok mesleği yapıyor. Hatırlarsınız, bir zamanlar diplomasız doktorları yakalamak için uğraşıyorduk ya da yetkisi olmayan müteahhitlerin yaptığı binaların sonunu görüyoruz. En azından oyunculuk yapınca başkasına zarar vermiş olmuyorsunuz.
Dizi dünyası ekonomik anlamda tatmin edici bir sektör mü?
Set işçileri ne kadar alıyor bilmiyorum ama belli bir eşiğin üstünde oyuncu kitlesi var ve onlar zaten haklarını alıyor. Bunu bir tek ben değil, tüm Türkiye biliyor. Ben de emeğimin karşılığını aldığıma inanıyorum.
Yüz binlerce lira kazananlar bile bir şekilde işten şikayetçi olabiliyor, hatta set koşullarına bahane buluyorlar...
Onlar gibi düşünmüyorum, bence biraz şımarıklık yapıyorlar. Sette 15 saat çalışsan da, daha çok emek gerektiren mesleklerden daha fazla para kazanılabiliyor.
Bir gün bu işi yapamamak negatif bir duygu hissettirir mi?
Hissettirir, başarısızlık duygusu hissedebilirim. Ne yaparsam yapayım, başarılı insan olmayı kafaya koymuş biriyim. Bu, iyi insan olmak için de geçerli.
Oyunculuk yapamamak ekonomik bir kayıp yaşattırmaz, çünkü diğer mesleğinize de devam ediyorsunuz...
Evet, diğer işimi de devam ettiriyorum. Mühendislikle oyunculuğu beraber yapabilmek için bir sürü bedel ödedim. Çok büyük bir firmada, iyi bir pozisyonda, güzel paralarla mühendis olarak çalışıyordum. Bu çerçeveden baktığınızda hayatım benim için yeterliydi ve istediğim gibi yaşayabiliyordum. Sırf oyunculuk yapabilmek için maddi- manevi bir sürü yükün altına girdim. 23 yaşımdayken bir şekilde kendi mimarlık- mühendislik ofisimi kurmak zorunda kaldım. O yüzden bir sürü sınavdan geçtim.
'NEDEN BU İŞİ YAPIYORSUN?'
Aileden varlıklı çocuklar hobilerini mesleğe dönüştürebiliyorlar. Siz eve para götürmek zorunda mıydınız, yoksa hayallerinizin peşinden gidebilecek kadar özgür müydünüz?
Aileden varlıklı olanlar, hele de hobilerini mesleğe dönüştürebilenler şanslılar ve bu çok büyük bir lüks diyebilirim. Bu konuda onlar gibi değildim ama şanssız da değildim. Orta sınıf bir aileden geliyorum, babam taksicidir. Hatta bundan birkaç yıl önce, pazar günleri babama destek olmak amacıyla takside çalışmışlığım vardır.
Müşteriler nasıl tepki veriyordu?
'Aşk ve Ceza' dizisinden sonraki dönemlerde direksiyon başına geçmiştim ve bazı müşteriler "Ne işin var burada?", kimisi de "Neden bu işi yapıyorsun?" diyordu. Bir şekilde sohbet ediyorduk ve genel olarak tepkileri çok tatlıydı. Türkiye'de bunu yapmak mütevazılık olarak addediliyor ve insanlar bunu hoş karşılıyor ama ben öyle düşünmeleri için değil, mesleğe meslek gözüyle baktığım için taksicilik yaptım.
Sizi bir gün yine İstanbul trafiğinde direksiyon başında görebilir miyiz?
Maddi ve manevi şartlar dolayısıyla o zaman o gerekiyordu, onu yaptık. Bir kez daha gerekirse yine yaparım. Öyle bir endişem ya da egom yok, gocunmam. 'Direksiyon başına oturmam' demem ama artık bana ihtiyaç olacağını sanmıyorum. Manevi anlamda 'En iyi Alihan' diye bahsettiğim şey; beş sene önce nasılsam, bugün de öyle oluşumdur.
ÜLKEMİN GELECEĞİYLE İLGİLİ KAYGILI DEĞİLİM UMUT DOLUYUM
Türkiye'de genç olmakla ilgili sorumluluk duygunuz var mı?
Kesinlikle var; hem vatana, hem topluma, hem de arkanızdan gelecek nesillere örnek olacak şekilde yaşamak gerektiğine inanıyorum. Son oynadığım 'Suda Balık' filminde de gençlere; 'Çok çalışın, spor yapın. Bir sürü engeller çıkacak karşınıza, hiç kolay olmayacak, çok uğraşacaksınız ama sonunda başarılı olacaksınız. Bu hem sizi maddi-manevi mutlu edecek, hem de ülkenizin adını başka yerlere taşıyabileceksiniz' demek istedik.
15 Temmuz'da çok ciddi bir olay atlattık. Hiç gelecekten kaygı duymadınız mı?
Köprüye yakın bir yerde oturduğum için hayatımdaki en zor geceydi ve müthiş endişe verici bir durumdu. Fakat sonrasında atılan adımlarla çok şükür başarılı olamadılar. Hayat devam ediyor ve daha çok normale dönüyor. Tüm dünyanın kabul ettiği üzere coğrafi olarak en güzel ülkeyiz, siyasi olarak da çok değerli politikalarımız var; bu kadar önemli bir ülkede olmak hem sorunlar getiriyor, hem de kritik adımlar atmayı gerektiriyor. Bundan sonrası için her şeyin daha iyi olacağını düşünüyorum; o yüzden kaygıdan çok, umut doluyum.
ÇAPKIN DEĞİLİM TEK EŞLİLİĞE İNANIRIM
İş icabı geniş kitlelere hitap ediyorsunuz ama özel hayatta işler nasıl gidiyor?
Bu aralar pek iyi gitmiyor. (Gülüyor) Tek eşliliğe, aşık olmaya ve aşkı yaşamaya inanırım. Çapkın olduğumu düşünmüyorum ama İkizler burcu olmam sebebiyle insanlar buna pek inanmıyorlar. Ama bu aralar hayatımda kimse yok.
Oyuncular kariyer hırslarından dolayı aile olma planlarını hep ertelerler. Mesleğiniz sizin özel yaşamınıza etki eder mi?
Bir an düşününce ben de erteleyebilirim gibi geliyor ama gerçekten bilmiyorum. Bana evliliği düşündürten birisi olduğu zaman anca bunun cevabını verebilirim.
'SEFA' KARAKTERİNDEKİ MÜCADELECİ RUH BENDE DE VAR!
Dizilerden sonra 'Suda Balık' isimli filmde başrolü üstlendiniz. O rolün altından kalkamamak korkutmadı mı?
Oyunculuğun yanı sıra canlandırdığım karakterin yüzücü olması beni fiziksel anlamda zorlayacaktı. Çünkü çok fazla performans gerektiriyordu ve ağır bir yükü vardı ama altından kalkamam diye düşünmedim. Senaryoya çok inandım.
Filmde canlandırdığınız 'Sefa' karakterini, sizin gerçek hayattaki hikayenize benzettim. Siz onu kendinize yakın buldunuz mu?
Bu filmi hayatım boyunca hep 'Harika bir filmim oldu' diye hatırlayacağım. Evet, bana benziyor. İmkansızlar içindeki bir çocuğun, bir yüzme müsabakasına girip derece alması bekleniyor ve ona inanan, emek veren insanlar var. Bu yolda da önüne bir sürü engel çıkıyor ama hepsini tek tek aşıyor ve sonunda bir kahraman oluyor. Yani film bir başarı hikayesi. Ben başarılı mıyım bilemem; bunu ileride göreceğiz. En azından 'Sefa'da olan mücadeleci ruh bende de var diyebilirim.
Aileniz, 'Artist olmak nereden çıktı?' demedi mi?
Ailemi karşıma aldığım bir durum olmadı ama babam "Oyunculuğu seviyorsun; yap ama bu iş okulunun önüne geçmesin" dedi.