Başarılı oyuncu Zeynep Beşerler, dört yıldır iş adamı Emir İçgören ile mutlu bir evlilik sürdürüyor. Çiftin minik oğulları Kerem de artık 1 yaşına geldi. Beşerler, 19 Mayıs'ta Kalamış Marina'da düzenledikleri Hayata Yelken Aç isimli sosyal sorumluluk projesiyle organ bağışına dikkat çekti. Güzel oyuncuyla kariyeri, evliliği ve sosyal sorumluluk projesi hakkında derinlemesine bir sohbete daldık...
Tuhaf bir hikayeniz var. Nasıl gelişti her şey?
Arkadaşlarımla gittiğim gece kulübünde, gizlice oluşturulmuş bir jüri tarafından kulüp yıldızı seçildim. Meğer seçenler arasında yönetmen Sinan Çetin de varmış. "Bir reklam filmi var" dedi; öyle başladım, ardından bir sürü reklam filmi geldi, kendimi sette buldum. O esnada Tarkan'ın klibinde oynadım, derken Uğur Yücel'in beni görmesiyle 'Alacakaranlık ' dizisine dahil oldum.
Fransız edebiyatı okurken kendimi setlerde buldum
HAYALİM OYUNCULUK DEĞİLDİ
Beklemediğiniz bir kapı açılmış; diğer planlar suya mı düşmüş oldu?
Hiç hayal kurmadığım için oyunculuk da bir hayal değildi. Her şey hayatın getirdikleriyle oldu. Seyrinde gitseydi Fransız Dili ve Edebiyatı okuduktan sonra öğretmen olabilirdim. Ama gerçekten istediğim o muydu? Bence değildi, muhtemelen yapamazdım.
Evlilik nasıl bir tecrübe?
Evlilik çok güzel bir tecrübe, en yakın arkadaşının hep yanında olması gibiymiş.
Her an dip dibe olmaktan sıkılmıyor musunuz?
Bazen sıkıldığın zamanlar oluyor tabii... (Gülüyor) Şakası bir yana, iki taraf da birbirine özgürlük alanları bıraktığı zaman her şey yolunda gidiyor ve sıkılmıyorsun. Ortak zevklerin olması da önemli; biz birlikte yelken yapıyoruz ve yurt dışında yarışıyoruz.
Anne olduktan sonra ortalardan kayboldunuz...
1.5 ay Bodrum'da kaldım, sonra da bir İzmir yaptım. Bu aralar hayat biraz gezmeyle geçiyor ama güzel gidiyor, Kerem ile haşır neşir oluyorum. Onun yoğunluğu var, sabah 6.5'da kalkıyoruz.
ESKİDEN KORKUM YOKTU
Anne olduktan sonra kendinize daha dikkat etmeye başladınız mı?
Eskiden korkum yoktu ama oğlum Kerem sayesinde artık daha yavaş araba kullanıyorum ve uçağa bineceğim zamanda içim sıkışıyor. Zaten 37 yaşında doğurdum.
Bir de kız çocuk gelir mi?
Yok, kimse gelmez artık. (Gülüyor) Büyük konuşmayayım ama bir çocuk yeter.
Yelken nasıl bir macera?
Çok mutluluk verici ve özgürlük diyebilirim; muhteşem bir duygu. Yedi senedir yarışıyorum.
Kariyer hırslarınız oldu mu?
Bende hiç kariyer hırsı olmadı. Kerem artık 1 yaşına geldi ve önümüzdeki sene işe geri dönebilirim. İş olmazsa da 'Beyim sağolsun, canım sağolsun' der geçerim.
TÜM ORGANLARIMI 10 YIL ÖNCE BAĞIŞLADIM
19 Mayıs'ta Hayata Yelken Aç adında bir sosyal sorumluluk projesine öncülük ettiniz...
Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat ile
Erzurum'da organ bağışı ile ilgili
bir tıp kongresine gitmiştik. Orada
ayaküstü konuşurken, 'Sen bu işin
içindesin, bir proje geliştir' fikrini
ortaya attılar. İki sene önce gözümüzü
karartıp Memorial Sağlık
Grubu, Piangel ve ben birlikte bu
işe girdik. Çok güzel tepkiler aldık.
Bu organizasyonda neler oluyor?
Ünlüleri yelken yarışına soktuk.
Sağlık Bakanlığı'yla beraber
stant açarak organ bağışı da aldık.
Yelkencilerin ve ünlülerin birçoğu
organlarını bağışladı. Ben zaten bu
işlerin içinde değilken organlarımı
10 yıl önce bağışlamıştım. Önemli
olan insanlara bunu hatırlatmak ve
bir farkındalık yaratmak.
Sosyal sorumluluk projelerine karşı girişimcisiniz...
Aileden geliyor. Bu içten gelen
bir şey; insan sevmekle ilgili diyebilirim.