Çocuktum, bir kış günüydü...
Fatih'teki evimizde tek kanallı siyah beyaz televizyonu izliyorduk ailece... Biz çocuklar salonun ön kısmında oturuyorduk, büyükler daha geride sohbet edip ara sıra da göz ucuyla ekrana bakıyordu. Yani her ailede yaşandığı gibi bir gündü. Birden bir ışık göründü ve sonra bağrışmalar... Perdeyi aralayınca karşı evden çıkan alevleri görmem bugün bile çok net olarak hafızamda duruyor. Mahalleli çığlık çığlığa bağırıyordu, evdeki bir anne ve üç çocuğun akibetiydi herkesi endişeye sürükleyen. Evin reisinin geceleri çalıştığı bilindiği için onları merak ediyorduk. Anne, televizyondan kıvılcım çıkınca üç çocuğunu alıp sokağa fırlamıştı... İtfaiye yangını söndürdüğünde küle dönen simsiyah evden çıkan kesif is kokusu hâlâ genzimi yakar... O gün de öyle oldu, televizyonda
Galatasaray Üniversitesi'nden çıkan alevleri görünce içim boşaldı, anılar koptu geldi... Boğaz'ın en güzel yerindeki okulda okumadım ancak birkaç kez ders vermeye, söyleşilere ya da tanıdık hocalarla buluşmaya gitmiştim. Her yerinden tarih fışkıran ve bir eğitim yuvasına çok yakışan bir yerdi... Galatasaray Lisesi'nin ilkokul bölümü ve sonra ortaokulun yatakhanesi olarak uzun yıllar hizmet vermişti.
Osmanlı döneminde İbrahim Tevfik Efendi Sarayı olarak anılan yer gibi neler neler vardı... Sirkeci'deki
Sepetçiler Kasrı, tüm görkemiyle
Dolmabahçe Sarayı hemen yanında bugün Başbakanlık Ofisi olarak kullanılan mekân, hemen yanında önceki yıl cayır cayır yanan
Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi, ilerleyince bir zamanların
Atik Ali Paşa Yalısı'nın yerine alan
Four Seasons Hoteli ki bu bina daha önce Et Balık Kurumu'nun deposu olarak kullanılmış... Yanı başında
Beşiktaş Anadolu Lisesi, sonra artık ek binalarıyla
Kempinski Çırağan Hotel olarak yükselen
Çırağan Sarayı... Biraz daha ilerliyoruz.
Denizcilik Yüksek Okulu, sonra
Galatasaray Üniversitesi ve arasında yalnızca bir duvar bulunan
Kabataş Lisesi... Yatakhaneleri ve derslikleriyle iki görkemli yapı... Feriye Lokantası'ndan sonra Ortaköy'de Boğaziçi Köprüsü'nün altındaki
Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu... O da bir gece alevlere teslim oldu, yıkıldı ve şimdi otel oluyor... Karşı kıyılarda
Beylerbeyi Sarayı,
Küçüksu Kasrı ve niceleri... Her iki yakada cânım yalılar... Her biri nelere nelere tanıklık etmiş. Ezcümle diyorum ki; ne olur artık is kokusu duymayalım... Bundan sonrakilere kıymayalım...