Evrensel hukuk ve kurallar dünyada
medeni olmanın ölçüsüdür. Türkiye de yüzyıllardır bu evrensel ilkelerin ışığında yol almaktadır. Osmanlı'dan bu yana gerek Batı'yla gerekse Doğu'yla olan ilişkilerimizde bu kriterler
geleneksel değerlerimizle harmanlanarak uygulanmıştır. Ancak bazı şeyler vardır ki; insan hakları, hukuk, ekonomi gibi başlıklarda
evrensel değerler tektir ve vazgeçilmezdir. Yani biz istediğimizi yaparız deme şansınız yoktur.. Zaten olmamalıdır da... Futbol da bu kriterlerden biri... Yüzyılı aşkındır
haşır neşir olduğumuz futbolda da Avrupa ölçeğinde UEFA, dünyada da FIFA'nın üyesiyiz. Böylelikle takımlarımız hem milli hem de kulüpler düzeyinde ekonomik olarak büyüyor, gelişiyor ve ülke tanıtımına da katkı sağlıyor. Özellikle Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi yalnız Avrupa'nın değil dünyanın da ilgisini çekiyor. Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Liverpool, Juventus, Bayern Münih gibi üst düzey ve elit takımlar ülkemize geliyor biz de Messi, Ronaldo'yu izleme şansı buluyoruz... Buralardan ayakbastı parası başta olmak üzere, yayın geliri, galibiyet primleri de toplanınca takımlara inanılmaz girdiler sağlanıyor... İşte böyle bir organizasyona son iki yıldır
"seni tanımıyoruz biz bildiğimizi yaparız" muamelesi çekince duvara tosladık. 3 Temmuz 2011'de şike operasyonuyla
Türkiye'de yer yerinden oynadı. Kulüp başkanları, futbolcular, yöneticiler ve menajerlerin de aralarında olduğu birçok kişi mahkemede yargılandı... Sonuç hepimizin malumu.... Ancak Türkiye Futbol Federasyonu tüm bu gelişmeleri sanki uzayda olmuş gibi değerlendirerek adeta kafasını kuma gömerek acayip bir karar verdi. Disiplin Kurulu'nun aldığı sözüm ona cezaları kaldıran Tahkim Kurulu
"Şike sahaya yansımamıştır" diyerek sorunu halının altına süpürdü. Kendi soruşturmasını sürdüren UEFA ise iki yıl boyunca dosyayı inceledi. Hatta dosyanın çevirisini bile kendi yaptırdı. Ve iki kulübe ağır cezalar verdi, yöneticilerinki ise bekleniyor. Onların da ne olacağı üç aşağı beş yukarı biliniyor. Bugüne kadar
spor basınımız olayı ya görmezden geldi, ya da çarpıtarak ve olmadık senaryolar yazarak verdi. Mahkemedeki savunmalardan önce bile Genel Sekreter'e ve Başkan Platini'ye atfen hayali sözler yansıtıldı. "Yok başkan esip gürlemiş, orayı sarsmış" başlıkları altında
can acıtıcı cezalar verildi. Bundan sonra ne olacağını kimse sorgulamıyor... TFF'nin de üstünde olan gerekirse görevden alma yetkisi olan UEFA, Tahkim'in kararından sonra
"gereğini yap" diyecek. Büyük kıyamet o zaman kopacak...