İngiliz genç Simon Kuper, hayallerinin peşinden gidip futbolun en güzel kitaplarından birini belki de en iyisini yazmıştı.
Başlıkta onun kitabının adı var: "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir." Kuper'in neredeyse bir dünya turu yaparak futbolun politika ve çeşitli kültürlerle ilişkisini araştırdığı kitabı, güzel oyunun alanlarını şiddetin işgal ettiği bir zamanda yine futbolseverin sığınağı olmuştu. Kuper'in yolu bir dönem Türkiye'ye de düşmüş ve kitabının sonraki baskılarına bizden de güzel hikâyeler eklemişti. Eduardo Galeano ise Latin Amerika'nın Marguez'le birlikte yaşayan en büyük yazarlarından biri. Uruguaylı yazar Gölgede ve Güneşte Futbol kitabındaki muhteşem satırları unutmak mümkün mü: "Tüm Uruguaylılar gibi ben de futbolcu olmak istedim. Doğrusu çok da güzel oynuyordum, hatta harikaydım bile denebilir; ama yalnızca geceleri rüyamda. Gündüzleri, ülkemin sahalarındaki çarpık bacaklı oyunculardan en kötüsü bendim.
Taraftar olarak da pek iyi sayılmazdım. Yıllar geçti ve kimliğimi kabullenmek zorunda kaldım: Ben basit bir 'iyi futbol dilencisiyim'.
Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyorum: "Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!" Güzel bir oyun gördüğüm zaman da bunu sağlayanın hangi takım ya da hangi ülke olduğuna bakmaksızın bu mucize için şükranlarımı sunuyorum."
Ben de bir futbolsever olarak bugünkü Bursaspor-Beşiktaş maçını büyük bir heyecanla bekliyorum. Evet, biliyorum iki takım arasında gerginlikler, huzursuzluklar yaşandı. Ama hayat ve futbolun güzelliği diyor ki; "önünüze bakın ve şu güzel oyundan keyif alın."