HDP, halkın oylarıyla barajı aştı. Ama nasıl bir aktör? Tam bir aktör değil. Olayda yine PKK aktör olarak devam ediyor, Kandil aktör olarak devam ediyor. Bir de uzun zamandır duyamadığımız Abdullah Öcalan var ki, buna da önem vermek gerekiyor. Abdullah Öcalan orada hala daha büyük bir kesimin -HDP'ye de oy veren, oy vermeyenler de olabilir- çeşitli nedenlerle sempati duyduğu ve sözünü dinlemek istediği liderleri olarak gözüküyor. Onun için muhatap alınması gereken bir İmralı var. Kandil ne kadar muhatap alınır bilemiyorum ama HDP'liler gerçekten muhatap alınacak durumda değiller. Esas siyasi hareket olarak onlar olması gerekir muhatap ama değiller. Çünkü kim kime dum duma, kimin ne söylediği belli değil.
Akşam Gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, milletten yüzde 13 oy almış bir partinin terör saldırıları karşısında sesini çıkarabilecek iradeye sahip olmadığını söyledi.
"YÜZDE 13 MİLLET İRADESİNE SAHİP BİR PARTİ SESİNİ ÇIKARABİLECEK İRADEYE SAHİP OLMADIĞINI GÖSTERDİ"
İmralı önemli bir aktör. Hala daha bence değerini koruyor diyelim tümüyle geçmişteki gibi olmasa. Ama 'Tek başına İmralı ile yapılır' diyebiliyor muyuz buna? Artık bu güvenimiz gitti, kayboldu. Çünkü baktık ki bir talimat verdi, iki talimat verdi; evet, başta uydular ama sonra hiçbir gereğini yerine getirmediler. Hadi Kandil yapsın, devlet hazırdır. Devlet der ki; kardeşim beni ilgilendirmez. Kim toparlayacak bunu? Kandil mi yapacak? Kandil ile yapalım. Kandil yaptığında bu sefer Öcalan faktörü ters bir şekilde devreye girecek. Kandil de tek başına çok yapabilecek bir durumda değil. Biz isterdik ki Demirtaş'la. Çünkü yüzde 13 oy almış bir parti. Yüzde 13 millet iradesine sahip olan bir parti örgütün kurşunları karşısında henüz sesini bile çıkarabilecek iradeye sahip olmadığını gösterdi.
"BİR TAKIM GÜÇ ODAKLARININ ETKİSİNDE HAREKET EDEN BİR ÖRGÜTLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Aktör olabilmeniz için dağla ortaklaşa hareket etmeniz lazım rasyonel bir zeminde ya da dağ rasyonel zeminden çıktığında sizin ona karşı çıkmanız gerekiyor. Böyle bir refleks var mı, yok. Demek istediğim, topladığımızda gelip dayandığımız kriz şu: Karşımızda Kürt siyaseti dediğimiz –zaten en ciddi şüphemiz buydu- rasyonel bir aktör, tek bir merkezden idare edilen bir aktör görülmüyor, aksine bize çok da rasyonel gelmeyen ve devletin de şüphelerini artıran dışarıdan bir takım güç odaklarının etkisinde hareket eden bir örgütle karşı karşıyayız.