On 30 yıla kozmetik uygulamalar ve güzellik konusunda damga vuran konu hiç kuşkusuz yaşlanmadır. Belirgin ve uzun süreli cilt bakımı sağlamadaki zorluklar anlaşıldıktan sonra bu soruna cevap bulmak için yapılan bilimsel çalışmalar gösterdi ki; kişinin ihtiyaçlarına dayalı çözümler daha iyi sonuçlar alınmasını sağlıyor. Birkaç farklı sağlık metodunu işleyerek ve sadece dışarıdan kaynaklı oksidasyona neden olan faktörlere değil, içsel ve duygusal faktörlere de değinmek gerekir. Vücudun en büyük organı olan cilt aynı zamanda dışarıya karşı ilk savunma mekanizmasıdır. Bunun için de kişiye özel bakımda cilt yüzeyine uygulanan bakım ürünleriyle cilt her gün düzenli olarak temizlenmeli, hasarların onarılması için bakım yapılmalı, nemlendirilmeli ve güneş ışınlarına karşı korunmalıdır.
SU YOKSA HÜCRE PARÇALANIR
Ruhsal sağlık, kişilerin psikolojik ve sosyal hayatlarının dengede olmasını, sürekli varolan kültürel stresten etkilenmemelerini sağlar. Kişiye özel bakımda duygusal faktörler bu açıdan önemlidir. Tüm besinler içerisinde su, hücrenin yaşamındaki en önemli şeydir. Hasar görmüş, susuz kalmış hücre ve hücre duvarları düzgün olarak fonksiyonlarını yerine getiremez. Sonuç olarak cilt, içerideki diğer organlar ve bağ doku çok daha çabuk yaşlanır. İçsel cilt bakımı sağlık demektir. Ve bu sağlıklı beslenmeyle başlar. Hücre, bu besinleri hücre duvarını güçlendirmek ve hücre içerisinde suyu tutabilmek için kullanabilir. Cildinizin susuz kalıp kalmadığını öğrenmek için elinin üzerindeki deriyi çimdikleyerek ya da deriyi tutarak, çekip bırakarak küçük bir test yapabilirsiniz. Deri anında eski haline dönmezse, daha çok sıvıya ihtiyacınız var demektir. Oksijen ve su, ihtiyacınız olan en önemli maddelerdendir ve yaşlanma ile ilgili bildiğimiz her şey bize, su kaybının yıllar süren hikayesinin fonksiyonlarda düşüşe neden olduğunu gösterir. Doğum anında vücut ağırlığımızın yüzde 75'ini su oluşturur, ancak zamanla hücrelerimiz su tutma kabiliyetini yitirir. Vücut ana organlarında bulunan suyu muhafaza edebilmek için bir savunma mekanizması geliştirir. Ancak ciltte bir su kaybı olduğunda vücudun başka organlarında da su kesintiye uğrar. Deri, su kaybı da dahil olmak üzere vücutta meydana gelen yaşlanma sürecini yansıtır. Kaybettiği suyu hücreler arasında dolaşan sıvıdan, komşu bir hücreden ya da altında bulunan dermisten daha sonra dokular ya da diğer organlara ait hücrelerden elde etmeye çalışılacaktır. Yeterli su kaynağı olmadığında deri hücreleri parçalanır. Deriyi destekleyen yapılar sertleşir ve esnekliğini kaybeder. Cilt tabakaları incelir ve düzleşir. Damar duvarları kırılgan ve delikli bir hale gelerek, eski borular gibi su sızdırır. Besinler dağıtılamaz ve atık maddeler dışarı atılamaz. Su kaybı ne kadar çok olursa, kırılganlık ve bariyerin delinebilmesi olasılığı o kadar fazla olacaktır. Bu güçsüzleşme daha da çok su kaybına yol açacak, yıkıcı ve kendi kendini sürdüren döngü harekete geçecektir. Siz, su kaybetmeye bir son verebilirsiniz.
EKSİK HALKA
Enflamasyon ve serbest radikaller sadece kırışıklık ve yaşlanma sürecinde değil, diyabetten romatizmaya hatta kansere kadar birçok önemli kronik hastalığın ortaya çıkmasında da önemli rol oynar. İnsan vücudunda oluşan bir problem diğer organları da etkileyerek başka problemler oluşmasına neden olur; bir eksik halka, bir yaralanma veya kusur vücudun başka hayati önem taşıyan bir fonksiyonunu da etkiler. Bilim adamları serbest radikaller ve enflamasyonla ilgili önlem almayı başarabilmiş ancak başka kuvvetlerin de etkili olduğunu bulmuştur. Fikrimce bu nedenlerin tümü bir temel sonuçta toplanabilir: su kaybı. Bence yaşlanmanın sağlık ve güzelliğe etkisinde anlaşılması gereken eksik halka su kaybıdır. Çevrenin neden olduğu serbest radikallerin ciltte yarattığı tahribat, enfalamasyonu derinden tetikleyen güneş yanıkları veya cilde besin taşıyan damarların incelmesi ve zayıflaması hep su kaybıyla sonuçlanır.
