75 YILLIK TAHT
Özkan Bey'den öğreniyoruz ki, bazı tiyatro sanatçıları evlerindeki eskimiş eşyaları atmaz, depoya getirip hibe edermiş: "Eski model buzdolapları, çamaşır makineleri, televizyonlar, mutfak eşyaları, eski cep telefonları, gözlük kılıfları, parfüm şişeleri... Duyarlı sanatçı arkadaşlar eşyaları atmaz bize getirir. Çünkü sahnede her eşyaya ihtiyaç olacağını bilirler!" Ve son kat. Burada küçük küçük farklı bölümler mevcut. Çerçeve odası, çanta odası, şişe odası, müzik odası, maske odası, mutfak eşyaları odası diye sıralanıp gidiyor. Özkan Bey tek tek tüm odaları gezdiriyor bize: "Odalarda belki de Şehir Tiyatroları'nın üçüncü-beşinci oyununda kullanılmış aksesuvarlar bile vardır. Ne kadar eski olursa olsun, kırık olsa bile bir gün mutlaka sahnede onun da sırası gelir, hiçbir şey atılmaz!" diyor. Her bir odada şaşırtıcı ayrıntılarla karşılaşıyoruz, ne ararsanız var; eski radyolar, gramofonlar, kanunlar, eski telefonlar, boyut boyut kılıç kalkanlar, renk renk çantalar, kitaplar, incik boncuklar, kırık ud ve niceleri... Koridorda ilerledikçe duvarda asılı orijinal afişlere de rastlıyorsunuz; 1964'te Şehir Tiyatroları Shakespeare'in 400. doğum gününü kutlamış örneğin. Hemen karşı duvarda ise 100 yıllık Darülbedayi'den yetişmiş tiyatro sanatçılarının portre fotoğrafları asılı. Kimler yok ki aralarında Muammer Karaca, Semiha Berksoy, Kemal Sunal, Zihni Göktay, Erhan Yazıcıoğlu ve nicelerinin genç halleri duvarda ölümsüzleşiyor. Özkan Bey'in "Size sahte paralarımızı ve altınlarımızı göstermedim değil mi?" cümlesiyle irkiliyoruz. "Hazine dairesi" dediği odaya götürüyor bizi. Oda imitasyon altınlar ve tiyatro paralarıyla dolu. "İşte Şehir Tiyatroları'nın hazinesi burada!" deyip gülüyor. Ali Baba ve Kırk Haramiler oyununda kullanılmış altınlar bunlar. Odadaki gramofonlar gözümüze çarpıyor; Haldun Dormen'in 1965'te beyazperdeye taşıdığı Bozuk Düzen adlı oyundan yadigar bir imitasyon gramofon da aralarında. Odanın yanında bir başka kültür mirası var; Muammer Karaca, Bedia Muhavvit ve Cahide Sonku gibi ünlü isimlerin oynadığı 1940-1941'de sahnelenen Paşa Hazretleri'ndeki taht. Çok eski olan laterna da koridordaki yerini almış; Kendini Bulmak oyununda (1967-1968) kullanılmış. Kısa bir süre sonra gezimiz kostüm bölümüne yöneliyor. Kostüm bölümüne sadece asansörle ulaşılıyor. Bir labirentte gibiyiz! "10 binden fazla kostüm vardır" diyen Özkan Bey'e göre depoda 100 binden fazla obje bulunuyor. Şehir Tiyatroları'nın kalbinde yolculuğumuz devam ederken aklımız kostümlerde kalıyor. Kim bilir hangi oyunlarda hangi kostümleri kimler hangi sahnede kullandı?