Futbol literatüründe derbinin karşılığı aynı şehirde kurulmuş takımların birbirleriyle yaptıkları maçları tanımlar. Gelişen futbol endüstrisi bazı maçları aynı şehrin takımları olmasalar bile bu kategoriye sokmuştur. Real Madrid - FC Barcelona: Nam-ı diğer “el clasico”. Biri İspanya’nın başkentinin takımı, diğeri ise özgürlüğünü elde etmek için yıllarca mücadele vermiş ve hala bu mücadelesine devam eden Katalan halkının göz bebeği. La Liga’nın tarihinde en çok kupa kazanan bu iki takımın maçları sadece futbol maçı olarak görülmez iki takım taraftarı arasında. Hem büyük ekonomik güce sahip olmaları hem de siyasi yönü düşünülünce dünya Derbileri arasında bu iki takım arasındaki maçlar ilk sıraya yerleşiyor. En önemli özelliklerinden biri de bu iki takımın kadrosunda yer alan dünyanın en önemli yıldızlarının güç gösterisine sahne olmasıdır. Boca Juniors - River Plate: Arjantinlilerin “superclassico” olarak adlandırdığı derbi Buenos Aires şehrinin iki ezeli rakibinin hiç bitmeyecek kavgasıdır aslında. Şehrin fakir mahallelerinin desteklediği Boca ve zenginler kulübü olarak bilinen River’in bir nevi sınıf mücadelesidir. 100 yıldan fazla süre gelen bu derbiyi önemli kılan faktörlerden biri de tribün olaylarıdır. İki takımın ateşli taraftarları kavgalarla ve görkemli tribün şovlarıyla heyecanı zirvede tutarlar. Fenerbahçe - Galatasaray: İstanbul Boğazı’nın ayırdığı bu iki kulüp arasında oynanan derbi maçları dünyanın en önemli ilk üç derbisi arasında gösterilmektedir. Hatta bazı otoriteler 100. yılını dolduran bu derbiyi ilk sırada gösterirler. Dünya futbolundaki derbilerin aksine Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynana maçlarda siyaset, din, ekonomik şartlar, sınıf ayrımcılığı gibi konular yoktur. “Ebedi dostluk, ezeli rekabet” sloganı altında oynana derbiler her zaman büyük mücadelelere, zaman zaman da istenmeyen olaylara sahne olmuştur. Derbinin asırlık tarihindeki bütün mücadelelerin ayrı bir yeri, ayrı bir hikâyesi ve ayrı bir öyküsü vardır. Celtic - Glasgow Rangers: Vasat İskoç Ligi’nin en önemli iki takımının rekabetinin altında mezhep farklılığı yatmaktadır. İskoç yerli halkı yani Katolikleri temsil eden Celtic ve Protestanların takımı Rangers. Dünyanın en ateşli derbileri arasına girmesindeki en önemli faktör budur. “Old Firm” adıyla bilinir İskoçya’da. AC Milan - Inter Milan: Milano şehrinin bu iki büyük takımının arasındaki rekabet eskiden bir sınıf ve siyasi kökenli olsa da son yıllarda bu nedenler artık pek önem arz etmemekte. Inter zenginlerin ve sağcıların desteklediği bir kulüpken, Milan ise orta sınıfın ve solcuların takımı olarak gösteriliyordu. Değişen dünya düzeninde bu kavramlarda değişti tabi. Bu derbiyi en güzel ve görkemli kılan şey taraftar gösterileri ve tribün şovlarıdır. AS Roma - SS Lazio: Dünya derbileri arasında en zıt iki kutbun mücadelesidir. Başkentin iki ezeli rakibi arasında olaysız biten bir maça rastlamak zordur. Demokrat Roma ve faşist Lazio mücadelesi olarak adlandırılır birçok yerde. Lazio takımının başındaki “SS” kısaltması “sportif müessese” anlamına gelse de taraftarlar için farklıdır. Mussolini'nin torunlarına karşı Roma’nın demokratlarını karşı karşıya getirir. Ayrıca SS Lazio’nun faşist taraftarları takımda zenci ya da Yahudi futbolcu istemezler takımlarında. Roma’nın amblemi parlamentonun atalarını temsil eder. Göztepe - Karşıyaka: Eski günlerini arayan ve uzun süredir Süper Lig’den uzak olan bu iki köklü İzmir kulübünün arasındaki maçlar da çok önemlidir. Öyle ki 1980 yılında İzmir Atatürk Stadı’nda oynanan derbiyi tam 80.000 taraftar izlemiş ve bu maç İngiliz gazetesi Guardian’a haber olmuştu. Bu derbinin de altında bir sınıf mücadelesi ya da siyasi bir sebep yoktur. Sahadaki mücadele ve taraftar coşkusu açısından stada izlenmesi gereken derbilerden biridir. “Göz Göz” ve “35,5” mücadelesidir. Panathinaikos - Olympiakos: Bu iki Yunan takımı arasında ezeli rekabet yüz yılı aşkın süredir büyüyerek devam etmektedir. Sadece Yunan liginin değil belki de Avrupanın en ateşli taraftarlarına sahip bu iki takımın derbilerinin altında “zenginlere karşı fakirler” mücadelesi yatmaktadır. Zenginlerin takımı Panathinaikos ve fakirlerin takımı Olympiakos. Hemen her derbi saha içi ve dışı kavgalara sahne olmaktadır. Everton – Liverpool: Liverpool kentinin iki takımını karşı karşıya getiren bu maçlar hem çok çekişmeli hem de çok sert geçmektedir. Kraliyet yanlısı Everton ve işçilerin kurduğu Liverpool arasında mücadele bir sınıf savaşı barındırır altında. İki kulübün tarihlerine bakıldığında Liverpool üstün gözükse de derbilerde genelde ev sahibi takım galip gelmektedir. Steau Bükreş – Dinamo Bükreş: Romanya’nın en köklü iki kulübünün maçları da büyük mücadelelere sahne olur. Biri asker diğeri ise polisler tarafından kurulan bu iki takım arasındaki rekabet biraz da buradan gelmektedir. Derin devlet derbisi de denebilir. Kızılyıldız – Partizan: Sırbistan ve Yugoslavya’nın en büyük iki takımı ve dünya futboluna birçok yıldız kazandıran iki takımın maçları büyük mücadelelere sahne olur. Belgrat’ın iki efsane takımı eski günlerinin gerisinde olsalar da aralarındaki maçlar her zaman büyük mücadele ve heyecana sahne olur. Partizan 1945 yılında Yugoslav Halk Ordusu’nun inisiyatifiyle kurulmuş bir kulüptü. Kızılyıldız ise polis takımıydı. İşte bu minvalde gelenekçi Sırp milliyetçisi altyapılı Kızılyıldız ile toplumcu Partizan taban tabana zıt kalıyordu. İlk zamanlar Kızılyıldız kadrosunu yapılandırırken oyuncunun önce milliyetine özen gösterse de bu zamanla geçerliliği yitirdi. Belgrat derbisi Balkanlar’ın en ateşli derbisidir. Genoa – Sampdoria: “Derby Della Lanterna” sadece İtalya’nın değil dünyanın en önemli en görkemli derbilerinden biridir. Bir liman kenti olan Genoa’nın iki kulübü Luigi Ferraris Stadı’nda saha içinde oynanan futbolun gölgesinde saha dışındaki olaylarla futboldan öte mücadelelere sahne olur. 1893 yılında kurulan Genoa, İtalya’da kurulan ilk takımlardandır. Ezeli rakipleri Sampdoria daha geç kurulsa da daha başarılıdır. İşte bu derbiler de küçük kentin iki büyük takımının güç gösterisine sahne olur Palmerias – Corinthias: Nam-ı diğer Derby Paulista, Sao Paulo şehrinin ve Brezilya’nın en köklü en büyük kulüplerini karşı karşıya getirir. 1913 yılında İtalyanların desteği ile kurulan Palmerias, Corinthias taraftarları tarafından “ihanetçiler” olarak nitelendirilir. Derbiyi büyük kılan nedenlerden biri de budur. Sporting Lizbon – Benfica: Lizbon kentinin ve Portekiz futbolunun iki önemli takımının maçları sadece Avrupa’nın değil dünyanın en büyük derbilerinden gösterilir. Portekiz futbolunda akla gelen ilk takım Porto olsa bile Lizbon’un iki büyük kulübünün maçları heyecan kesicidir. Manchester United – Manchester City: Sadece İngiliz futbolunun değil dünyanın en büyük futbol takımlardan olan Manchester United aynı şehrin diğer takımı City’nin kupa sayısı olarak çok önündedir. United, City'e göre ne kadar güçlü olsa bile bu maçların sonucu tahmin edilmesi güçtür. Son iki sezonda Arap sahiplerinin transfere harcadığı paralarla güçlenen Manchester City, derbilerin havasını değiştirmiştir. Arsenal – Chelsea: Londra’nın en büyük iki takımının mücadelesi de izlenmesi gereken derbilerin başında gelir. Son yıllarda Rus milyarder Abramhoviç’in yatırımlarıyla daha da güçlenen Chelsea ve Wenger’in genç takımı arasındaki mücadelelerde futbol üst düzeydir Premier Lig’de küme düşmeyen 9 takımdan biri olan Arsenal “Gunners/silahlar” olarak bilinir. Londra’nın memur ve emeklilerinin takımı olarak bilinen Chelsea ise “Blues/maviler” lakabını taşır. FC Sevilla – Real Betis: İspanya’nın Endülüs Bölgesinde yer alan Sevilla şehrinin iki takımını karşı karşıya getiren derbi Endülüs Derbisi olarak adlandırılır. Real Madrid ve Barcelona hegemonyasındaki La Liga’nın dikkat çeken derbisidir. FC Barcelona – Espanyol: Katalan derbisidir. Kendilerini İspanyol olarak değerlendirmeyen ve kendi dillerini olan Katalanca’yı kullanan halkın merakla beklediği ve büyük mücadeleye sahne olan maçlardır. Barcelona’nın her ne kadar ekonomik ve futbolcu gücü Espanyol’a göre ağır bassa bile çok zevkli ve mücadelelere sahne olur. Katalan halkı için ayrı bir yeri vardır bu derbinin. AC Torino – Juventus: 1960’lara kadar işçi sınıfı temsil eden Torino ile burjuva kesiminin takımı olan Juventus arasındaki ezeli rekabette son yıllarda Juventus’un üstünlüğü hem derbilere hem de İtalya Ligi’nde hissedilmektedir. 60-70'lerde güneyden çalışmaya gelenlerin tepkisel olarak Juventus'u tutması sonucu dengeleri değişen derbi. Torino halkı, güneylilere inat Torino'nun peşinde koşarken, güneyli işçiler Agnelli ailesinin Juventus'unu destekledi. “Derbi di Mole” olarak bilinir ayrıca. Atletico Madrid – Real Madrid: Kraliyet ve diktatör Franco’nun takımı olarak bilinen Real Madrid ve diktatör yönetime baş kaldıran Madridlilerin kurduğu Atletico Madrid’in bitmeyen savaşıdır. Kral’ın takımına karşı halkın takımı felsefesi, iki kulüp arasında ekonomik olarak büyük bir uçurumu doğursa da Atletico, İspanya tarihinde önemli bir yere sahiptir. Madrid’in iki büyük takımının maçları efsane derbiler arasında ve seyir zevki en yüksek olanlardandır. Widad Athletic Club – Raja CA: Fas’ın en büyük iki kulübünü karşı karşıya getiren derbidir. Casablanca şehrinin bu iki takımının derbisi “ The Casablanca Derby” olarak bilinir. İki kulüpte 1955 yılında kurulmuş ve 67.000 kişilik Ad Dar al Bayda stadında maçlarını oynarlar. Widad kulübü hem ligde hem de Asya-Afrika kupalarında ezeli rakibine göre daha fazla kupa kazanmıştır. CSKA Sofya – Levski Sofya: Bulgaristan’ın başkenti Sofya’nın ve Bulgar futbolunun iki büyük takımı. CSKA her zaman bir adım önde olsa da derbiler hep heyecanlı geçer. Aris – PAOK: Yunanistan Ligi’nde Panathinaikos ve Olympiakos’tan sonra en önemli iki kulübünün derbisidir. Selanik’in iki takımın ateşli taraftarları hemen her maç öncesi ya da sonrasında birçok olaylara sebep olurken saha içindeki mücadele de en az olaylar kadar sert ve mücadeleli geçer. Barcelona SC – CS Emelec: Ekvator’un Guayaquil şehrinin iki takımı arasında oynana derbinin adı “Clasico del Astillero” olarak adlandırılır. Copa Libertadores’i iki kez kazanan Barcelona SC maçlarını Isidro Romero Carbo’da 90.000 kişi önünde oynar. Emelec ise 28.000 kapasiteli George Capwell stadını kullanmaktadır. Beşiktaş – Fenerbahçe: İstanbul’un ve Türk futbolunun en büyük üçüncü takımı ile en çok şampiyon olan Fenerbahçe’nin karşı karşıya geldiği karşılaşmalar Türkiye Ligi’nin en heyecanlı maçlarına sahne olmuştur her zaman. İnönü Stadı’nda oynan derbilerdeki tribün şovları çoğu zaman maçların önüne geçmiştir. Spartak Moskova – CSKA Moskova: Rusya’nın başkenti Moskova’nın iki büyük takımının rekabeti sadece futbolla sınırlı değildir. Basketbol maçları da en az futbol kadar çekişmeli ve seyrine doyum olmaz şekilde geçer. CSKA rakibine göre tarihi başarılarla dolu olsa bile, rekabet sahalarda hep başa baş olmuştur. Arsenal – Tottenham Hotspur: İki köklü Londra ekibinin derbisidir. Arsenal – Chelsea derbisinin gölgesinde kalsa bile son yıllarda, İngiltere tarihinde önemi çok büyüktür. Trabzonspor – Fenerbahçe: Türkiye Ligi tarihinde üç büyüklerden sonra şampiyon olan ilk Anadolu takımı olan Trabzonspor kurulduğu yıldan beri ligin en renkli ve en büyük takımlarından biri olmuştur. Fenerbahçe ile arasındaki maçlar mücadelesi yüksek ve zevkli müsabakalar olmuştur. Avni Aker Stadı’nda oynanan en zevkli maçlar, en olaylı maçlar hep Fenerbahçe maçlarıdır. Ajax – Feyenoord: Aynı şehrin takımları olmasalar da Hollanda futbolunun en büyük iki tamıdır Ajax ve Feyenord. Aralarında oynadıkları maçlarda kalitesi ve tarihteki önemi ile derbi olarak görülmektedir. İki takımdan Feyenord eski gücünde değil belki ama yine de bu maçların keyifli geçmesine engel değil.