Yıllarca hiçbir hakkı olmamasına rağmen ve varislerinden izin alma ihtiyacı duymadan Risale-i Nur Külliyatı'nı basan bununla da yetinmeyip bu eserleri Bediüzzaman'ın vasiyetine rağmen tahrif eden yayınevlerine karşı Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan mücadeleyi Barla Platformu Başkanı Said Yüce'ye sorduk.Said Yüce, korsancıların ve tahrifatçıların bu yasal düzenlemeden neden rahatsızlık duyduğunu anlattı ve bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan CHP'nin tavrını eleştirdi. Risale-i Nurlar'ın kamuya mal edilmesi, birilerinin idda ettiği gibi 'devlet tekeli' asla değildir. Kanun ve kararname ile yapılan düzenleme; geçmişte birçok kıymetli eserin başına gelen Bediüzzaman'ın eserlerinin de başına gelmemesi için yapılmıştır. Merhum Elmalı Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen'in bugün piyasada yayınlanan eserlerinin müdahale ve tahrifatlar sonucu aslıyla bir ilgisi kalmamıştır. Aç gözlü ve art niyetli bazı yayıncılar bu eserler gibi kaynağı Kur'an ve Sünnet olan Risale-i Nur'ları da bozarak emellerine alet etmek istediler. Bunu en başta Risale-i Nur'u ve hizmetini kıskanan, O'nu gölgeleyip, İslamiyet'e uymayan emellerine alet etmek isteyenler sadeleştirerek yaptı. Sadeleştirmek istiyorlarsa önce büyük çoğunluğu Risale-i Nur'lar'dan aşırma ve anlaşılması zor kötü bir kopya olan kendi kitaplarını sadeleştirsinler. Bu asırda milyonlarca insanın dünya ve ahiretinin kurtulmasına vesile olan Dünyanın bütün İslam alimlerince kıymeti takdir edilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığımızca basılmaya başlanan Risale-i Nur'ların tahrifatçıların elinden kurtulması için hazırlanan kanuni düzenlemeler CHP tarafından Anayasa mahkemesine götürüldü. Bütün ömrü ve icraatları Risale-i Nur'lar dahil her türlü dini faaliyetin engellemesiyle geçmiş CHP, kuruluşundan bugüne din aleyhtarı olmuştur. 90 senelik her türlü arşiv herkesçe malumdur. CHP'nin kurulduğu günden bu yana Risale-i Nur ile ilgili birçok teşebbüs ve tasarrufları bilinen bir gerçektir. Fakat bütün bu teşebbüs ve tasarruflar daima Risale-i Nur'un aleyhinde olmuş, hiçbir zaman onun lehinde bir adım atmamıştır. İktidarda iken, Risale-i Nur'ların basılmasını ve yayılmasını yasaklayan nice kararlara imza atmış, muhalefette iken iktidarı aynı yöne sevk etmeye çalışmış, hattâ Risale-i Nur basanların kâğıdı nereden buldukları ve yakın zamanda da Sayın Kılıçdaroğlu imzasıyla okullarda Risale okutulup okutulmadığı sorusunu Meclis gündemine taşımıştır. Buna yanında, CHP'nin bütün tarihi boyunca, Risale-i Nur'u ve talebelerini savunan hiçbir teşebbüs ve tasarrufu görülmemiştir. Ayrıca yıllarca CHP zulmünden şikayet etmiş bazı gurupların bugün, iktidara husumet duygusuyla inandığı değerlerin aksine, CHP ile aynı çizgiye gelmeleri de şaşılacak bir durumdur. Son zamanlarda, Risale-i Nur üzerinde 'sadeleştirme' ve benzeri adlar altında tasarruflar yapılması ve aslına uygun olmayan şekillere sokularak basılması üzerine, milletimize mal olmuş bulunan bu kültür mirasının orijinalliğini korumak üzere bir yasal düzenleme yapılmış bulunuyor. CHP, işte bu yasal düzenlemeyi iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine başvuruyor. Eğer CHP'nin başvurusu kabul edilir de yasal düzenleme iptal edilecek olursa, Risale-i Nur'ları dilediği gibi tahrif ederek aslından uzaklaştırmak için herkese kapı açılmış olacak. Bu durum, yasakçı CHP'nin niyetini açığa vurmuyor mu? Hükümet, Kültür Bakanlığı, Diyanet İşleri başkanlığı 'aslına uygun basan herkese bandrol verilecek' şeklinde açık beyanlarda bulunurken 'devlet tekeli' diye tutturmak kasıt ve art niyetten başka bir şey değildir. Eser sahibi müellif; bir devlet kurumu olan Diyanet için 'onlar sizin hakiki malınızdır. Sahip çıkın, himaye edin, muhafaza edin' derken Müellifin vasiyetlerinde isimlerini belirttiği halen yaşayan varis ve vekilleri yapılan düzenlemeyi yerinde bularak onaylıyorken, yaygara yapanlar ve kurulduğu günden beri Risale-i Nur'lar ın yasaklanması için çalışmış CHP'nin, konuyu AYM ye taşıması samimiyetten uzaktır. Bu yaptıklarıyla sadece eserlerin tahrif edilmesi ve bozulmasının yolunu açmaktan başka bir şeye hizmet etmezler.