Sabah, Star, Yeni Şafak, Yeni Akit ve Türkiye gazetesinden 14 köşe yazarı bugünkü yazısında 'Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ' başlığını kullandı. İŞTE 14 KÖŞE YAZARINDAN BAZI ÇARPICI BAŞLIKLAR; GEZİ SÜRECİNDE BENZERLERİNE HEPİMİZ ŞAHİT OLDUK Her şey bir yana, CHP'li arkadaşlarımla o meydanı dolaşırken yaşadığım pervasızlığı, terbiyesizliği ben biliyorum. Gezi'de yaşanan vandalizmi, aşağılamayı, ötekileştirmeyi Kabataş olayı üzerinden temizlemek mümkün değil. Boşuna kendinizi yormayın. Siz de biz de farkındayız, Gezi'de tıpkı 1960 veya 28 Şubat postmodern darbesinin zeminini hatırlatan kirli bir hava vardı. Siz bu havayı seviyor olabilirsiniz ama Türkiye toplumu ezici çoğunluğuyla o zehirli havayı bir daha solumak istemiyor. Bu da sizi çıldırtıyor. Bu yüzden diliniz KABA, vicdanınız TAŞ'laşmış durumda. #DilinizKABAvicdanınızTAŞ MAHMUT ÖVÜR/SABAH ZD O TACİZİ YAŞAMADI, PEKİ DİĞER REZİLLİKLERİ NASIL AÇIKLAYACAKSINIZ? 'Zehra gelin' yalan söylüyormuş... Zehra gelinle röportaj yapan Elif Çakır yalan söylüyormuş... Elif Çakır'a destek çıkan yandaş kalemler yalan söylüyormuş... Kimsenin inanç ve değer tercihlerine saldırmamışlar... Başörtüsü düşmanlığı yapmamışlar... Öyle miymiş? Peki, görüntülerin doğruladığı rezilliklerinizi nasıl tevil edeceksiniz? Cam-çerçeve indiren militanlarınızı... Üçüncü köprüye olmadık isimler takan çiçek çocuklarınızı... 'Devrimciler burada, makarnacılar nerede?' höykürtülerinizi... İçinde başörtülü bulunan arabaların üzerinde tepinen kart devrimcilerinizi... 'O... Ç... T...' pankartlarınızı, 'Geber Tayyip' dövizlerinizi... 'Öteki'ne ölümü reva gören yaratıcı sloganlarınızı... Nasıl açıklayacaksınız? AHMET KEKEÇ/STAR KAFAYA BAKIN Gazeteci Elif Çakır için 'Kabataş nedeniyle özür dilesin' diye bir kampanya açmışlar. Ne yapmış Elif Çakır? Gezi vandalizmi sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığını, en ince detaylarına kadar anlatan bir kadınla röportaj yapmış ve bunu yayınlamış. Kadın yalan mı söylemiş? Hayır. Görüntü yok diyorlar. Evet, Türkiye'de zaten 100 yıldır tecavüzler, saldırılar ve tacizlerin hep görüntüleri vardı ve öyle ispat ediliyordu. Görüntü olmayınca, taciz ve saldırı da olmuyor demek. Kafaya bakın. Gezi, mobeselerin bile kırıldığı, yok edildiği bir vahametin adı. Aynı zamanda mobeseleri de elinde tutan cemaatçi emniyetin ve polislerinin orantısız şiddetle kışkırttığı bir kalkışma. Bir kadın, özellikle Türkiye'de, özellikle de muhafazakâr bir çevredeyse kendisine yönelik saldırıyı söylemekten kaçınır. Çünkü iki kere mağduriyet yaşar. Bu yüzden 'kadın kendisine yönelik bir tacizi anlatıyorsa, bu cesaretinden dolayı kutlamak ve ona inanmak gerekir' diye düşünürüm. TACİZE UĞRAYAN KADINA BELGEN NERDE DİYE SORULUR MU? Gazetecilik açısından tacize uğradığını söyleyen bir kadına 'belgen nerede' diye sormak ilkelliktir. Konunun, gazetecilik açısından tartışması kapanmıştır, ama, siyasi tartışması tabii ki sürdürülebilir. Eğer, gazeteciler, katıldıkları TV programlarında birbirlerine bu yaptığından dolayı bir gün yargılanacaksın demeye başlarlarsa, biz, meslek grubu olarak savcıları durduramayız, özgürlüğümüzü hukukun içindeki siyasi dengelere kendi elimizle teslim etmiş oluruz. Ben, ne, Nedim Şener ve Ahmet Şık, veya ne de Mehmet Baransu tutuklandı diye zil takıp oynarım. Gazeteciliğin 'siyasetin yön veren lobilerinin' esiri olmasından da rahatsız olurum. Gazetecilik kırılgan bir meslektir, son dönemde gördüğüm, kantarın topuzunun kaçtığıdır, üzgünüm... ARDAN ZENTÜRK/STAR BENİM VE AİLEMİN MARUZ KALDIĞI HAKARET BİLE... İnşallah tüm bu yaşananlar koskoca bir yalan olsun.. İnşallah İstanbul'un orta yerinde, güpegündüz, minicik bebeğiyle bir genç kadın aşağılanmış, yere yuvarlanmış, pis sularda sürüklenmiş olmasın.. Daha ne isterim ki ben.. Oysa Kabataş Rezaleti üzerinden, sadece vicdanlara seslenen insanları öylesine acımasız bir dille tenkit ediyor ki bir çevre. Onlar için bir genç kadının başına bu hâlin gelmiş olması ancak ve ancak tezleri çürüyeceğinden dolayı kötü.. Yoksa haziran ayından başlamak üzere en az iki ay boyunca sadece Akit Gazetesi'nde yazıyorum diye benim ve ailemin maruz kaldığı hakaret bile bütün bir Gezi Kalkışması tayfasının nefretini anlatmaya kâfidir.. 'Zulüm 1453'te Başladı' kafasının, Kabataş'ta sadece başörtülü olduğu için bir kadına bu muameleyi reva görmesi kimseyi şaşırtmadığı için hâlâ konuşuyoruz bunu, öyle değil mi?.. Kalın sağlıcakla #dilinizKABAvicdanınızTAŞ ERSOY DEDE/YENİAKİT TACİZ ANINDA SELFİE Mİ ÇEKMELİYDİ? Kabataş'taki olaya gelince. Birkaç gazeteci olayın mağduru olan kadını dinledik. Onlardan biri de bendim. Elif Çakır, Balçiçek İlter ile birlikte gittik Zehra'nın yanına. Bize anlattıkları savcılığa verdiği ifadelerin bile gerisindeydi. Elde hem kadının beyanı hem savcıya verdiği ifade varken gazeteci olarak yapmamız gereken Gezi kalkışmasına zarar verebileceğini hesap edip üstünü örtmek olmalıydı, öyle mi? Kadının yaşamış olabileceklerinin bir önemi olamazdı, Gezi'nin devrim idealinin yanında... Kadına şiddete hayır diyen kadın dernekleri de sus pus oldu o dönem. Çünkü Kadın değildi önemli olan, hangi kadın olduğuydu. Tıpkı başörtüsü yasağından taraf olabilen feminist kadınların hemcinslerinin mahrumiyetine seyirci kalmaları hatta bundan zevk almaları gibi... Ama ne desek nafile işte... Diliniz kaba vicdanınız taş olmuşsa... #dilinizKABAvicdanınızTAŞ HALİME KÖKÇE/STAR BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜ DE KURGUSAL MIYDI? Kabataş hadisesi kurgusaldı da yıllar boyunca üniversite kapılarının önünde, devlet dairelerinin kapılarında tesettürleri yüzünden ezdiğiniz, itip kaktığınız milyonlarca kadın da mı kurgusaldı? Taciz hatta temel hak ve özgürlüklerin gaspı, işkence ve tecavüz bu ülkede sizin savunduğunuz laik-ulusolcu devlet politikasının karakterinden başka bir şey mi sanki? Toplumsal tecrübeyle sabit ki; taciz ve dezenformasyon konusunda sizin elinize kimse su dökemez. Çünkü dünden bugüne bu ülkede tacizin mağduru Z. D.'den, taciz mekânının adı Kabataş'tan ibaret değil. Ama siz bütün taciz tarihinizi inkâr sadedinde öğrenciler, öğretmenler, doktorlar, avukatlardan sonra şimdilerde başörtülü gazetecileri de taciz etmek, linç ortamı hazırlamak üzere inat etmekteyseniz buyrun size mübarek olsun. KENAN ALPAY /YENİAKİT BU ÜLKE KABA DİLİNİZE TAŞ VİCDANINIZA RAĞMEN YENİLENİYOR En ağırını, en galiz küfürlerini Elif Çakır'a, Halime Kökce'ye, Balçiçek İlter'e ve İsmet Berkan'a söylediler. Balçiçek ve İsmet dayanamadı geri adım attı, ama Elif ve Halime dik duruşa devam ettiler. Yeni Türkiye'de, demokrasinin, insan hak ve hürriyetinin daha da genişlediğini söylüyoruz ya. Bu ilkeler bizim mahalle için geçerli. Onların mahallesi hala karanlık, hala ötekileştiriyor, hala bu mahallenin kadınını 28 Şubat döneminde olduğu gibi 'irade yoksunu' görüyor. Bu ülke size rağmen yenileniyor. Bu KABA dilinize TAŞ vicdanınıza rağmen. Bunu da unutmayın. #dilinizKABAvicdanınızTAŞ MURAT ÇİÇEK/STAR DÜNYANIN GÖZÜ DE AYNI AFYONLA BOYANMAKTA Gezi'nin arkaplanında, sol çevrelerin hiç kabul etmeye yanaşmadıkları aktörler arasında finans kapitalizmin ağababaları vardı ama bir de Pensilvanya grubu vardı. Onların fısıldadıkları gündemler ve argümanlardan başka bir şey yoktu elde. Uluslararası PR'ını onlar yaptı en önde. Dini kendi mensuplarına bir afyon gibi yedirmiş olan Pensilvanyacılar, dünyanın gözünü de aynı afyonla boyamakta pek mahir olduklarını kaç zamandır gösteriyorlar. Ah, yüzyılın sonunda tekrar devrim ihtimalini tünelin ucunda görünen ve üzerine hızla gelen ışık gibi gören yoldaş! Gel Gezi'nin özeleştirisini de, çözümlemesini de soğukkanlı bir biçimde, gerçekten de Marksist ilkeler ışığında yap. Orada kimdi proleter olan, kimdi ideolojik sermayenin sahibi, kimdi iktidar olan kimdi asıl garip gurebanın sesi. Belli ki Marx'ı da ya hiç okumamışsın veya okuduklarını unutmuşsun. Kabataş olayı dolayısıyla linçe maruz kalan Elif Çakır da, Halime Kökçe de, Nihal Bengisu da, Balçiçek Pamir de yapmaları gerekeni yaptılar. Bugün maruz kaldıkları söylemsel şiddet, Kabataş hadisesinde yaşandığı söylenenlere inanmamızı daha çok kolaylaştırıyor. MİLLET CEVABINI 7 HAZİRAN'DA SANDIKTA VERECEK Kabataş meselesi, zihinlerinin arka planında başörtüsü düşmanlığı, linç kültürü, şiddet, millet ve devlet düşmanlığı olanların yeniden vahşi bir şehvetle gündeme getirdiği beyhude bir çabadır. Yine hiçbir yere varamayacaklar. Sadece dört kadın yazarımızı linç etmeye kalkanlara, onların yalnız olmadığını, sonuna kadar aynı safta yer aldığımızı, süngerleşmiş zihinlerine girsin diye bu yazıları kaleme alıyoruz. Dili KABA, nezaketsiz, nobran ve yürekleri, vicdanları TAŞa dönüşmüş bu azınlığa en iyi cevabı millet 7 Haziran'da sandıkta verecek. #DilinizKABAvicdanınızTAŞ KEMAL ÖZTÜRK/YENİŞAFAK DÜNYANIN HER YERİNDE O KADININ SÖYLEDİKLERİ ÖNEMLİDİR. Elif Çakır, Kabataş'ta mağdur olduğunu iddia eden ve bununla ilgili yetkili mercilere başvuran bir kadın ve ailesiyle röportaj yaptı. Dünyanın her yerinde yapılması gerektiği gibi. Bu başlı başına bir gazetecilik faaliyetiydi. Mağdurun babası televizyona çıktı konuştu. Zehra Develioğlu hala orada, ailesi de orada. Tetikçilik yapacağına gazetecilik yapmak isteyenler aileye ulaşabilir, dava sürecini takip edebilir; Zehra Develioğlu travma mı geçirmiş, yalan mı söylemiş görüntüler gerçekten Doğan Medyası'ndan yayınlananlar kadar mıymış, devamı da var mıymış, tehdit, şantaj var mı, dile getirilmeyen başka şeyler var mı, öğrenebilir. Ama niyet bu değil. Gezi'nin yüzlerce yalanını yok sayıp, Cemaat tetikçilerinin gazıyla başörtülü gazetecilere saldırarak 'Yargılanacaksınız!' diye nara atanlar bunun peşinde değil. Bugün bunu yapanlar, bir gün Gezi yalancılarının yargılanmasını istersek bize 'Diktatörün uşakları' diyecek. Huylu huyundan asla vazgeçmeyecek. MERVE ŞEBNEM ORUÇ/YENİŞAFAK TACİZE UĞRAYAN BİR KADINI YAZDIĞIM İÇİN YARGILANMAK GURURDUR Ekranlarda, 'Yargılanacaksınız' diye başörtülü gazeteciler Elif Çakır'a, Halime Kökçe'ye parmak sallayanlar. Günde binlerce kadınımızın, kızımızın tacize uğradığı bu ülkede, her gün bir kadının vahşice katledildiği bir dönemde insanlık dışı davranışlar ortaya koydunuz. Tacize uğrayan kadınlara dahi başörtülü diye ayrımcılık yapıyorsunuz. Başörtülü kadın tacize uğrarsa bunu MOBESE kayıtları ile size ispat etmek zorunda mı? Böyle bir zihniyet olur mu? ABDULKADİR SELVİ/YENİŞAFAK