Mor adam tokadı yedi İki sene önce Beyaz Şov’da evlenerek muratlarına eren Can Tanrıyar - Petek Dinçöz çifti, boşandı. Petek Dinçöz 'İşte Böyle Morarırsın' isimli bir single ile taçlandırdı bu ayrılığı. İşte Pazar Sabah'tan Berrin Karakaş'ın Petek Dinçöz ile yaptığı röportaj... - Benim için hazırladığınız röportajda 'Türk erkekleri son derece aldatma eğilimli,' cümleniz dikkatimi çekti de, neden böyle acaba? Cinselliklerini gençken yeterince yaşayamıyorlar diye mi? Bir parça tutucu bir toplum olduğumuz için mi? (Gülüyor) Oha oha !!! Demek ki bir doyumsuzluk var yani. Bugün hâlâ haberlerde turistler geliyor ve etrafında bir sürü erkek toplanmış, görüyoruz. Bu demek ki, Türk erkeğinin yapısında var. Türk erkeklerinde böyle bir çapkınlık, Kazanovalık var demek ki. - Seneler önce ilk çıkış parçanızın Foolish Casanova olması da bu anlamda manidar. O şarkıyı yazan Can'dı. Demek ki kendini yazmış. 10 sene sonra taşlar yerine oturdu resmen. - Bu durumu bu kadar geç anlamanızı nasıl açıklayalım? Sabır. Benim çok sabırlı olmamdan. Ben her zaman evleneyim, çoluk çocuğum olsun, evimde oturayım, köpeklerim yanımda olsun istedim. Demek ki böyle olmayacakmış. Değişeceğini umuyorsun. Değişmeyince de, bir yere kadar. O bardak taşıyor ve diyorsun ki 'Dan! Yeter.' - Evlilik mi değiştiriyor acaba bir şeyleri? Yok yok, ben evlenince değişir diye düşünürken değişen bir şey olmadı. Olmayınca da bu sefer 'Sen değiştirmelisin bazı şeyleri,' diyorsun. Sabah ezanlarına kadar bekle bekle olmuyor. Kendi sağlığını düşünmelisin diyerek böyle bir karar aldım. - 'Evlenince değişir,' diye düşünmenin pek sağlıklı olmadığı bilinir. Genelde değişmez insan. Öyle düşündüm, öyle olmadı. Değişmedi. Değişmez de zaten. Şu anda çok iyi dostuz ama. Konuşuyoruz. Bize yakışmaz zaten düşman olmak. - Çok da kıskançmışsınız siz. Bu huyunuzun da etkisi olabilir mi boşanmanızda? Bu bir gerçek evet kıskanç biriyim. İnsan sevdiğini kıskanır. Ben bunu zaten her röportajımda, her kavgamda, gürültümde söylüyordum. Seven insan kıskanır. - Can Tanrıyar kıskanç mıdır? Hiç değildir, hiç. - Geçenlerde okudum, Türk kadınlarının çoğunluğu kıskanılmak istiyormuş. Olmazsa olmazı ilişkinin. Hadi ya! Ben genelde kıskanç olduğum için hiç bunu düşünmedim. - Can Tanrıyar, İşte Böyle Morarırsın şarkınıza karşılık bir şiir yazmış. 'Yan yana yaşanan ayrılık acı olan,' diyor. BARIŞMA ÜMİDİ YOK - Belki yeniden başlarsınız. Var mı öyle bir ümit? Yok artık öyle bir ümit. Yok yani. Bu kibarca ayrılık. İkinci şarkım Kibarca'da söylüyor; 'Bu günlerde hallerimi hiç beğenmiyorum, iyi değilim, bak ayrıldık ama kibarca ayrıldık,' diyor. Çirkin şeyler söylemiyoruz birbirimize, rencide edecek şeyler yakışmaz. Kız kıza oturduk dertleşiyoruz gibi düşün o şarkıyı. Dengeleri kaybedince duygular gizlenmiyor. O da benim ruhsal, duygusal anımı anlatan bir şarkı. Aşkın Tuna'ya anlattım ben halimi. O da bir günde yazdı şarkıları. İşte Böyle Morarırsın için 'Öyle bir şarkı yapacaksın ki benim durumumdaki kadınları anlatsın ve benim şarkım onun gittiği mekânlarda çalınsın. Onun kanı çekilecek, moraracak,' dedim. Kimseyle konuşmadım ben. Etrafımdan herkesi uzaklaştırdım. Kendim anlatmak istedim problemlerimi. 'Laf uçar şarkı kalır,' diye de böyle bir şey yaptım. İzzet Çapa'nın mekânında çalmış geçenlerde de, Can tuvalete kaçmış. Daha çok kaçacak. Kadının intikamı acı olur biliyorsun. Bu şarkı bana ilaç gibi geldi. Bütün duygularımı, hırslarımı yansıttım. Şimdi çok mutluyum. - Bu mutlulukta da bir terslik yok mu? İnsan 10 yıllık ilişkisi bitmişken nasıl böyle iyi olur? Gerçekten iyi misiniz, yoksa? Bir şekilde şarkıyla patlak verdi. Biliyorum ki bu şarkıyı duydukça daha çok kaçacak. Bu benim için yeter. Bugün acayip mutluyum yani. BEDDUA ETMEM HİÇBİR ZAMAN - Yalnız kaldığınızda peki, geceleri falan basmaz mı? Gece ya da gündüz aklıma geldiği zaman sadece CD player'ı alıyorum, kulaklığı takıyorum ve dinliyorum; 'Zaman geçtikçe ateş düştükçe işte böyle morarırsın.' Sonra da 'En güzel cevabı vermişim,' diyorum. Böyle tatmin ediyorum kendimi. - Demet Akalın bir ara çok yapıyordu böyle intikam şarkıları. Siz de o yolda ilerliyorsunuz. En güzeli, en güzeli. Bakalım ileriki zamanlarda hayat ne gösterecek. - Böyle şarkılar yapma imkânınız olmasaydı nasıl alırdınız intikamınızı? Beddua etmem hiçbir zaman. Bu şarkı olayını çok düşündüm. İnanmayanlar oldu; 'Boşanamazlar, reklam,' diyenler oldu. Bir sürü şeyler oldu. Konuşsak ne olacak? En güzeli dedim bu duygumu şarkıyla duysunlar. ERKEK MİLLETİ İŞTE - Bir de kısasa kısasçılar vardır. Yok yok, ben asla bu zihniyette bir insan değilim. Erkek milleti işte. Ne varsa bunlarda? - Testosteron. Anam, senin de kocanı merak ettim. Gelir gelmez cinsellik, testosteron falan. Şaka bir yana, benim durumumda olan, bütün ayrılan, boşanan, boşanma aşamasında olan kadınlar için şunu söylüyorum; hiç bir şekilde kafalarını öne eğmesinler. FEMİNİST OLDUM, EVET - Siz şanslısınız paranız var. Bir sürü kadının böyle çekip gidebilme imkânı da yok. Evet o şansım var. Evde oturan, şu anda işi olmayan, çoluğu çocuğu olan kadınlar var ama ders alsınlar. Kendi çocuğuna bakarken komşunun çocuğuna da baksın, bir gelir sağlasın. Mutfak parasını kıssın ama muhakkak bir şey yapsın. - Genelde katlanıyor onlar. Bakma zaman öyle bir değişti ki. Sabah programı yaparken gördüm. Boşanan, aldatılan kadınlar geliyordu. Bu durumda ayakta, dimdik duran kadınlar da var. Oturan, bir şey yapamayan kadınlar da geliyordu. Ama şunu fark ettim; beş sene önceki ev kadınlarımızın durumu farklı şu anda. Artık daha cesaretliler. - Ne değişti de böyle cesaretlendiler sizce? Artık gözümüzü açtık, silkelendik. 10 sene önce teknoloji bile farklıydı. Zaman ilerledikçe düşüncelerimiz de farklılaşıyor. Sabrımız kalmıyor belki de. Erkeğin yaptığı birçok şeyi yapar hale geliyoruz. Şimdi kamyon kullanan, taksi şoförlüğü yapan kadınlar var. Kadının fendi erkeği yendi. 'Kız çocuğu okutulmalı,' derlerdi biliyorsun. Bu çok önemli bir şey. Ben merkez haline getirmiştim Can'ı. İşimden önce o geliyordu, odak noktamdı. Evet kız çocukları okutulsun, erkek eline bakmasın denmesi çok doğru bir lafmış. Ben şanslıyım evet işim var ama başka bir durumda olsaydım yine de ayakta dimdik olduğumu gösterirdim. - Feminist bir hal gelmiş size. Feminist oldum evet, olabilir. Bilmiyorum ama düşüncem bu boşanan kadınların ezik durmamasıyla ilgili. Feminist de değilim. O da ayrı konu ama kadınların güçlü olmasından yanayım. - Sekiz sene birlikte yaşadınız Can Tanrıyar'la. 'Zaten evli gibiydik,' diyorsunuz. O zaman neden evlendiniz? Ben çok istiyordum çoluğum çocuğum olsun, bir aile düzenimiz olsun. Benim kafa yapım böyle. Zaten Beyaz Şov'da olan sürprizi de biliyorsun. Ona bile inanılmadı. Ben ne yaptımsa inanılmadığı için, bir ispat çabam oldu. Bu da beni çok yordu. Artık gülüp geçiyorum. Eskiden çok takardım. Şimdi ölümlü dünya diyorum, ne yapayım. - Beyaz Şov'da evlenmek de üzdü mü sizi? Tabii. Benim sahne kıyafetlerimi diken ünlü modacılar var mesela. Onlarla yıllarca konuşuyorsun, 'Benim için nasıl bir gelinlik dikilir?' diye. Nikâh yüzüklerini görüyorsun vs. Bunlar boş gelebilir ama düğün olsun, sevdiğin insanlar yanında olsun, ayakların patlayana kadar onlarla eğlenmek istiyorsun. Kına gecesi yapmak, hamama gitmek... Sonra gidiyorsun konuk olduğun programda evleniyorsun. Daha önce Hande Yener'i konuk ettiğim programda giydiğim gelinliği getirmişler falan. 10 YIL BOYUNCA DEDEKTİF ARAŞTIRDIM - Kaç yaşında Can Tanrıyar? Üç yaşında. Daha hâlâ çocuk herhalde ki, bazı şeylerin kıymetini, değerini bilemedi. - Erkekler andropoz durumunda değişiyorlar da, onun için sormuştum aslında. Aman onun huyu bu. 10 senedir hep böyleydi. Ama bu soruyu ona sormanı çok isterim. - Siz kaç yaşındasınız duygu yaşı olarak? 150. - Siz nasıl eğlenirsiniz? Oturayım filmimi izleyeyim, müziğimi dinleyeyim, köpeklerimle oturayım. Arkadaşlarımla çıkayım ama belli bir saatten sonra bana o sohbet de boş geliyor. Eğlenmek, sandalyenin üstüne çıkıp tepinmek, sabahlara kadar müzik dinlemekse, benim için bu değil. - İşte Böyle Morarırsın şarkısında 'Sen kendine de zararsın,' diyorsunuz Can Tanrıyar'a. Ne anlamda? 'Bu kadar gece gezmesine hangi vücut dayanır?' diyorum ama dayanıyor da yani. Sağlık bakımından hiçbir problem yok Allah'a şükür. Daha da iyi olsun. Allah uzun ömür versin, sağlık versin. Böyle yaşamaya devam etsin. - Şarkının klibi çok fena yalnız. Bağlamışsınız adamı sandalyeye, başına da geçirmişsiniz poşeti. Daha neler vardı da kestik. Eyüp Dirlik çekti klibi. Dedim ki; 'Bak şarkıyı dinlediniz. Ayakta, dimdik duran bir kadın var ve bu kadın ne yapar? Şimdi bağlıyorsunuz adamı, mor bir torba geçiriyorsunuz kafasına,' Morarıyor ya hani. 'Eee ne yapacaksınız?' dediler. 'Ok buluyorsunuz bana,' dedim, 'Ok!' - Amazon Petek Dinçöz. Aynen. Ama sonra çok sert oldu diye çıkarttık. Klipteki çocuğun da kafasına çok vurdum. Bir sürü açıdan kaç kere çekildi bir de. Şuursuzca vurmuşum, sinirimi almışım herhalde. - Bir güzel dövseniz Can Tanrıyar'ı rahat eder misiniz? Yok. Zaten ayrılık ona tokat olduğu için, hiç gerek yok. 'Artık mor adam,' diyorum. Mor adam tokadı yedi. Sen ne yapardın peki böyle bir durumda? - Oturur konuşurdum. Derdi nedir, aldattıysa neden anlattı dinlerdim. Öyle bir şey söylemiyor ki Can. Hep inkâr. - Hımm. Dedektif falan tutsaydınız ispat için. Türkiye'de dedektif yok hayatım. 10 yıl boyunca onu da araştırdım. Dedektif şirketleri sonradan açıldı. Bir de istemedim dedektif tutmak. Belli işte, geceleri yok, geziyor. Bundan birkaç sene önce ödül koymuştum biliyorsun başına. - Evet ya o da acayip bir şey. Biriyle yakalayana ödül verecektiniz. Nasıl geldi bu fikir aklınıza? Evde oturup film izlediğin zaman akla geliyor her türlü entrika. - Paraya rağmen kimse bir şey yakalayamadı mı yani? Demek ki benden önce o davrandı. O parayı verdi de kapattı işi belki. Bilemem. - Sizin medyumluk gibi bir özelliğiniz de vardı. Onu kullansaydınız aslında çözerdiniz belki. Eskiden vardı ama onu kapattım çünkü çok başka bir dünya o. Her şeyi Allah bilir. Benimkine öngörü diyelim. Öyle bir şey artık yok. Gerek yok yani. Psikolojisi iyi olmuyor insanın öyle bir durumda. - 'Giden gitsin kalan sağlar bizimdir,' diyor musunuz? Yoo öyle bir şey demiyorum. Gerçekten bazı şeyleri atlatması kolay değil. Benim durumumda olan bütün bayanlara şunu söylüyorum; hiçbir şeyi içlerine atmasınlar. Ne istiyorlarsa hayata geçirsinler. Ben çok sabrettim, benim gibi de sabretmesinler. YENİ BİR DÜZEN KURDUM İlişkilerde bir yanıyla da özgür olmalı sanki insan. Baskı kurulunca patlıyor sonunda. Ben Can'a hiç 'Oraya gitmeyeceksin, buraya gitmeyeceksin,' demedim. Böyle bir şey yapmam da. Bu camiada olan ve dolaşan, gezen bir insan sonuçta. Tamam çıkar haftanın bir günü bir saat telefonunu açmaz 'Bir şey mi oldu?' dersin, merak edersin ama ertesi gün aynı şey olur ve bu 10 yıl boyunca olursa o zaman patlama noktasına geliyorsun. - Can Tanrıyar tarafından bakarsak da belki siz de takılmalıydınız onunla gecelerde, yanında olmalıydınız. Yoo çok denedim, gittim de. Bir saat uykuyla sabah programıma da gittim. Hayat tabii ki müşterek ama bununla alakası yok. O isteseydi gezmeyebilirdi. Demek ki ruhu bu yani. Arkadaşlarından vazgeçemeyen biri. - 18 yaşından beri Can Tanrıyar'la birliktesiniz. Bir nevi o büyüttü sizi diyebilir miyiz? Tabii canım. Can'ın bana kattığı birçok şey vardır. Karşılıklı ayna gibiydik. Ben ona, o bana bir şeyler kattı. Bunu inkâr edemem zaten. Ama ben onu değiştiremedim. - O size ne kattı, siz ona ne kattınız 10 yıl boyunca? O bana dakikliği, sistemli, programlı olmayı aşıladı. Ben de ona hayvan sevgisini. Köpeklerden çok korkardı mesela. Yolunu değiştirirdi kedi köpek görse. - Köpek, kedi görünce yol değiştirmek de çok karizma sarsıcı bir hareketmiş bu arada. Bence de aynen öyle. Ama şimdi o da Bıcır, Çıtır, Lucy, Loli olmadan yapamıyor. Ben şimdi yeni bir düzen kurdum. Maalesef ki taşındığım sitede köpek gezdirmek yasak. Arada bir nasıl ayrılan çiftler çocuklarını görürler hafta sonları, bizim de durumumuz bu. Ben onları çünkü çocuk olarak görüyorum. Sırf kendi köpeklerimi değil ama, dışarıdaki bütün hayvanları. ÇAPKIN KADIN GÖRMEDİM - Sizin ailede nasıldı babanızla annenizin ilişkisi? Onlar da ayrıydı. Ama tabii ki evlendiğin zaman ne zaman ayrılacağız diye düşünmüyorsun. Eskiden evlilikler iyiymiş. Sahneye çıkıyorum mesela, 'Hangi parçayı seslendirmemi istersiniz?' dediğimde, evliliklerinin 45. yılı için şarkı istiyorlar. Çok eskiler evlilik hayatının ne olduğunu biliyorlarmış. - Yeniler neden bilmiyor sizce? Biz değil, erkekler bilmiyor hayatım. - Her şeyi hızla tüketip bitirdiğimiz gibi ilişkileri de hızlı tüketiyoruz belki. Olabilir. Mesela 'Dede sen çapkın mıydın?' diyorum ben dedeme, suratı kızarıyor anneannemin yanında. Şimdi yeni nesil 'Ha ha ha,' falan oluyor. Al işte Can. Bir böbürlenme var yani. Bu bir mazeret değil, bu bir zavallılık. Yani zavallı. Zavallı, kudur, morar! (Şarkısını söylüyor) - Çapkın kadınlar da var aslında. Ben hiç görmedim çapkın kadın. Etrafımda hiç çapkın kadın yok. Kadınlara hayatta çapkın demem. - Bir röportajınızda 'Kadınlar benim yerimde olmak istiyorlar. O yüzden Can'ın peşinde dolanıyorlar,' demişsiniz. Bir dolan iki dolan, bilmiyorum bu dolanma ne kadar sürecek? 'Allah onu da mesut etsin,' diyorum. İnşallah kendine göre gezmeyi seven birini bulur. Bilmiyorum. Çünkü ben yapamadım.