Büyük bando düğmeli asker paltoları ve yüksek yakalı ceketler yakın zamana kadar biraz aşırı kabul ediliyordu. Şimdi ise 19'uncu yüzyıla ait giysiler, 21'inci yüzyılın gardırobuna sızmış bulunuyor. Tasarımcıların sonbahar koleksiyonları arasında Ralph Lauren'den kardinal kırmızısı fraklar, Alexander McQueen'den pelerin ve yuvarlak şapkalar, Robert Geller'den golf pantolonları bulunuyor. Viktorya dönemine ait gösterişli ev eşyaları ve dekoratif unsurların modern ve genç insanlar tarafından benimsenmesi gibi, günümüzdeki erkek giyim tarzının kökleri de 19'uncu yüzyılın sonuna dayanıyor. Amerikan tarihinin büyüme dönemi olarak bilinen 19'uncu yüzyılın sonlarında bankerlerin giydiği üç parçalı takımlar, Amerikan İç Savaşı'ndaki subay çizmeleri, asker parkaları, Henley marka atletler, pantolon askıları, ekoseli gömlekler ve çiftçilerin giydiği pantolonlar her şeyi etkiledi. Antikaya dönüşün nüfuzu geniş. Walton Ford'un resimleri, "There Will Be Blood/Kan Dökülecek", "The Prestige/ Prestij" ve yakında çıkacak "Sherlock Holmes" gibi filmlerde olduğu gibi. Ancak bu tarz en büyük etkisini erkek modasına yaptı. New Yorklu fotoğraf sanatçısı Mitch Epstein bu tarzdan o kadar çok etkilenmiş ki geçtiğimiz günlerde kendisine üç parçalı kömür rengi bir ekose takım aldığını söylüyor. Epstein, "Bunlar benim giydiğim türde kıyafetler değil. Ben çok modern giyiniyorum. Ama bunlar rahat ve kaliteli. Giydiğin şeye saygı duyuyorsun ve bunu bunaltıcı bir şekilde yapmıyorsun" diyor. Çekiciliğinin bir kısmı kıyafetlerin podyumlara veya Avrupa'nın zevkine hitap etmesinde değil Amerika'nın tarihi ile yakından ilişkili olmasında yatıyor. Amerika'nın şehir ve kırsal erkekleri eski Amerikan markalarını tekrar keşfetti. Ağızdan dolma tüfeklerle yapılan eski moda geyik avcılığı bile ABD'nin bazı bölgelerine geri geldi. Kim bilir, Kuzey Amerika'daki sincap nüfusunun yeniden ortaya çıkması sincap kürkünden şapkaların yeniden sükse yapmasına yol açabilir. Bu gelişme sincap kürkünün paltoların yakalarını süslediği Paul Stuart'da ya da yuvarlak, melon ve bu sezon silindir şapka bile satılan Rod Keenan'ın Harlem'deki dükkânında çok hoş karşılanacaktır. Bu ihtişam, şık beyefendi ve hanımefendilerin bir araya gelerek şehirde sakin sakin bisiklete bindikleri, "Tweed Rides/ Tüvit Gezisi" adı verilen yeni, görülmemiş bir hareketin bir parçası oldu. Bu hareket bu senenin başında Londra'da başladı ve Boston, San Francisco, Chicago ve Washington D.C'ye yayıldı. Washington bisiklet turunu organize eden Dandies ve Quaintrelles sosyal kulübünün kurucusu ve galeri sahibi Eric Brewer, bu fikrin kostümlerden çıkmadığını söylüyor, "Bizimki bir tarzın hayat biçimi olarak kabullenilmesiyle ilgili". Brewer, "Viktoryen dönem çok düzenli bir siluet ve biçimle ilgili bir dönemdi ve ben o şekilde kesilmiş tüvitleri görüyorum" diyor. "Tüvitler çok şık duruyor ama kalın bir dokusu var, içinde hareketsiz kalabilirsiniz ama yine de erkeksi ve sert hissedersiniz" diye bitiriyor konuşmasını. Her zamanki gibi bu moda da çok abartmadığınız takdirde iyi görünüyor. "Sherlock Holmes" filminin setinde 1880'lerin Londra'sında Robert Downey Jr. tarafından canlandırılan detektif, kılık değiştirme konusunda bazen abartılı seçimler yapıyor. Ama filmin yönetmeni Guy Ritchie, bıyıklı Jude Law'un canlandırdığı Holmes'un ağırbaşlı yardımcısı Watson için tasarlanan üç parçalı asil tüvit takıma o kadar hayran kaldı ki, kostüm tasarımcısı Jenny Beavan'dan kendisi için giysiler yaptırmak üzere aynı kumaştan istedi. Özellikle pardösüler, ceketler, fötr şapkalar gibi pek çok 19'uncu yüzyıl modasının modern gardıroba ne kadar iyi uyduğunu görmek güzel bir şey. Zaten 20'nci yüzyılda bir ya da iki kere yeniden moda olmuşlardı. Bazı giysiler ne kadar resmi görünürlerse görünsünler, çoğu 19'uncu yüzyılın en önemli moda açılımı olan Kaliforniya'da Levi Strauss tarafından icat edilen özel bir tür pantolonla iyi gidiyor. Duymuş olabilirsiniz.
