İşinizden memnun değilsiniz. Acaba size hiç uygun olmayan bir işte çalışıyor olabilir misiniz? Bu, çok yaygın bir sorun. İnsanların üzerindeki "adam olma" baskısı çok erken yaşlarda başlıyor. Gençler neye yatkın olduklarını veya neden hoşlandıklarını öğrenmeden, ebeveynlerinin, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin etkisi altında kalıyor. Oğlunu avukat olmaya ikna etmeye çalışan bir anneyi, kızına tıp okuması için ısrar eden babayı veya üniversitede sırf zorunlu olduğu veya ilerde çok fazla para getireceğini düşündüğü için bir uzmanlık alanı seçen bir öğrenciyi düşünün. Üç örnekte de eğitim pekâlâ kişiye staj, ilk iş ve sonrasında deneyim ve dolgun bir ücretle birlikte cazip bir kariyer sağlayabilir. Ancak insan bir anda işine tutkuyla bağlı olmadığını fark edebilir. Kariyer danışmanlığı firması Rockport Enstitüsü'nün kurucusu ve "Kılavuz" (The Pathfinder) isimli kitabın yazarı Nicholas Lore, "İnsanlar kariyer seçimlerini son derece ilkel bir biçimde yapıyor. Bu kadar insanın işinden memnun olmasına şaşırmamalı" diyor. California, Palo Alto'daki Stanford Üniversitesi'nden Psikolog Profesör Robert I. Sutton, mesleki seçimlerimizden duyduğumuz mutsuzluğun kimliğimizi ve özgünlük hissimizi etkilediğini söylüyor. "Herkesin tutkuyla bağlı olabileceği bir işinin olacağını söylemiyorum. Ancak herkesin daha tutkulu bir şekilde yapacağı bir iş vardır" diyor. Sutton, uygun meslekleri seçemeyen insanların çok yetenekli olsalar bile kendilerini bir sahtekâr gibi hissettiğini söylüyor. Mutsuzluğun bir diğer belirtisi de, makul olsalar bile işle ilgili taleplere karşı sürekli sinirlenmek. Lore'a göre her gün yaptığınız işle ilgili hayal kırıklığının oluşması çok da zor değil. Size verilen görevlerin kişiliğiniz veya yeteneklerinizle örtüşmediğini kolayca fark edebiliyorsunuz. Bu yüzden geniş bir hayal gücü olan bir araştırmacı, yıllarca tek bir alana odaklandıktan sonra bu alanda yaratıcılık için çok az yer olduğu sonucuna varabilir. Lore, aynı şekilde bir doktorun da işini çok rutin bulabileceğini ya da bir avukatın tartışmaktan ve evrak işleriyle uğraşmaktan hiç zevk almadığını fark edebileceğini söylüyor. Lore, çoğu zaman insanların işten çok, işin getirdiği para, prestij veya güce odaklandığını söylüyor. Lore, bunların önemli olabileceğini kabul ediyor. Ancak gerektirdiği görevler, bunlar için gerekli olan yetenekler ve işinize yüklenen anlam ve değer gibi işin temelini oluşturan faktörlerin tatmin duygusu açısından daha önemli olduğunu söylüyor. Bir noktada mevcut işinize dayanacak mısınız yoksa başka bir iş mi bulacaksınız karar vermeniz gerekiyor. Size daha uygun olan bir iş bulsanız bile mucize beklemeyin. Yeni işiniz her zaman eğlenceli ve tatmin edici olamayabilir. Sutton, "Çalışmaya fazla önem verildiğini söyleyebiliriz" diyor. Çalışmanın büyük bir kısmı size kalsa asla yapmayacağınız sıkıcı işlerle geçiyor. Yine de daha çok sevecekleri bir iş bulan insanlar, böyle anları daha az yaşar ve yaptıklarının kişiliklerine uygun olduklarını bilerek daha mutlu olurlar.
