Kenan Işık, özel hayatıyla gündeme gelen sanatçılardan değil. Hatta geçtiğimiz günlerde, sunduğu yarışma programında eşinin diş hekimi olduğunu söyleyince, pek çok kişi şaşırmıştı. Belli ki onun evli olduğunu bile bilmeyenler var. Bu durum sadece Kenan Işık'tan kaynaklanmıyor. Eşi ve çocukları da (Evet, çocukları var!) geçici bir ün peşinde koşan kimseler değiller. Kendilerini geliştirmek ve gerçekleştirmek için minimum görünür olup, maksimum düzeyde çalışıyorlar. Bu sürecin en önemli meyvelerinden biri olarak Kenan Işık'ın karısı Beril Işık'ın bir kitabı geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kitabın hikayesi ilginç, çünkü Beril Işık bir diş hekimi ve yaşı da 45'i geçmiş olmasına rağmen yeniden üniversitede okumaya karar veriyor. Bilgi Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nden mezun oluyor. Mezun olmakla yetinmeyip, aynı üniversitede bir de yüksek lisans yapıyor. Yüksek lisans tezinde 'Orhan Pamuk'un Romanlarında Demiryolu' konusunu ele alıyor. Yazdığı tez, hocaları tarafından olduğu gibi yayınevi editörleri tarafından da beğenilmiş olacak ki Aydınlıktan Karanlığa İktidar adıyla kitaplaştırılıyor.
- Bize kendinizden söz eder misiniz?
- 1956'da Ağrı'da doğmuşum. 1972'de Nişantaşı Kız Lisesi'ni, 1978'de M.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi'ni bitirdim. Muayenehane hekimliğini bıraktıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde 2008'de lisans, 2011'de yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Kenan Işık'la evliyim; biri mekatronik mühendisi Ahmet, diğeri 10. sınıf öğrencisi Mehmet, iki oğlumuz var. Geçenlerde Ahmet, Burcu'yla nişanlanınca bir de kızımız oldu.
- Bir diş hekimi olarak mesleğinizi icra ederken, nasıl oldu da yeniden üniversite eğitimi almaya karar verdiniz?
- 1980'e giden belalı yıllarda yaptığım üniversite eğitimimin hatırası, hep bir tatminsizlik çağrıştırıyordu bana. Akademinin bu kez zevkini yaşamak, entelektüel meraklarımı gidermek ve edebiyatla içli dışlı olabilmek için sınava girdim. Bilgi Üniversitesi'nin Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü tek tercihimdi. Yüksek lisansı da bu süreci uzatmak istediğim için yaptım.
- İkinci öğrencilik döneminizde ne gibi zorluklar yaşadınız?
- Büyük oğlumla eşimin çalışma ve yaşama biçimleri, bana boş alan bırakıyordu. Ev işlerini yardımcımla birlikte kotardık, uykudan ve sosyal hayattan fedakarlık ettim; ama zevkle çalıştığım için olmalı, bu süreç bana zor geldi diyemem.
- Eşiniz, çocuklarınız nasıl karşıladı bu durumu? Şaşırdılar mı? Destek oldular mı?
- Başta şaşırsalar da zamanla alıştılar. Çabamı desteklediler, ama çalışkanlığım ve yüksek notlarım evde hep espri konusu oldu.
- Okul arkadaşlarınızın tuhafına gitti mi?
- Okul arkadaşlarım oğlum Ahmet'in akranlarıydı. Şaşıranlar oldu, ama tuhaf karşılamadılar. Yardımlaştık, birlikte sınav heyecanları yaşadık. - Sizi özellikle demiryolu konusunda düşünmeye ve yazmaya iten nedir?
- Kitap metnini 2011'de yüksek lisans tezi olarak yazmıştım. Hocamın önerisiyle basıldı. Bir derste hocamız Jale Parla 'Edebiyatımızda demiryolu ilginç bir araştırma konusu olabilir,' demişti, ben de bunu aklımın bir köşesinde tutmuştum. Ortaya çıktığında insanların pratik hayatının doğasını değiştirdiği halde, metinlerimizde pratik değil de daha çok ideolojik anlamlar yüklenmiş bir imge olarak demiryolları ve tren incelenmeye değerdi. Edebiyatımızda demiryolu imgesi konusunda spesifik bir inceleme de yapılmamıştı.
- Çalışmanızı Orhan Pamuk'un eserlerindeki demiryolu imgesiyle sınırlandırmışsınız. Türk Edebiyatı'nda demiryolu konusunu incelemeye izin verecek başka yapıtlar yok muydu?
- Demiryolu, Türk Edebiyatı'nda kendine geniş yer bulmuş, elbette pek çok eser inceleme konusu olabilir. Ama çalışmayı yakın okuma yöntemiyle, sıkı bir metin analizine dayandırmak için alanı daraltmam gerekti. Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev ve Yeni Hayat adlı romanları arasındaki süreklilik ilişkisi, bana bu imkanı verdi. Pamuk çok sevdiğim bir büyük yazar ve metinlerinde hiçbir kelime, boşuna yer almıyor. Pamuk'un her kelimesine güvenerek çok rahat çalışacağımı, tek bir kelimeden çıkıp tutarlı bir yol izlemişsem, sayfalar sonra metnin beni hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyordum.
- Orhan Pamuk'la tezinizin yazılması ve sonrasında görüştünüz mü?
- Hayır. Orhan Pamuk'la tanışmadım.
- Kitabınıza 'aydınlıktan karanlığa' başlığını seçmişsiniz. Başarısız bir aydınlanmacı yaklaşım mıydı demiryolu? Bir hayal kırıklığına mı dönüştü?
- Pamuk, Tanzimat'ın, bilim ve teknoloji saplantısındaki Cumhuriyet'in modernleşme projesinin sanata ve felsefeye yer vermeyerek, kurulacak uygarlığı sanatın sağladığı insani bilgiden yoksun bıraktığını söyler. Bu, Pamuk romanlarının önde gelen temalarındandır. Aydınlanmacı Türk modernleşmesinin bilim ve teknoloji saplantısı, modernleşme hamlesini aydınlık ve karanlık karşıtlığında söylemleştirir. Bunu sorgulayan Cevdet Bey ve Oğulları'nda karakterler Batı'nın aydınlığı ile Doğu'nun karanlığı arasında ve madde-ruh/akıl-yürek gerilimi içinde başarısız olurlar, tıpkı tepeden inmecilikle karanlıkları aydınlık kılamayan Batılılaşma gibi. Demiryolu ve tren Cevdet Bey ve Oğulları'nda bilimsel bilginin 'karanlık karşıtı aydınlığından' hareket edip, Sessiz Ev'in 'gri alacakaranlığında' bilimsel bilgi-sanatsal bilgi çekişmesinde sanata dönüp Yeni Hayat'a yönelir. Yeni Hayat atmosferinin rengi 'kara ve karanlık', Pamuk'ta yaratma ve yaratıcılığın renkleridir. Yazar kahramanın Doğu- Batı, maddi-manevi dünya, bu dünya-öbür dünya, somut-kurmaca hayat, yani iki dünyada aynı anda gezinerek yazarken ulaştığı bütünlüklü hakikatin, yani kendi yazılışını anlatan romanın rengidir kara ve karanlık.
DEMİRYOLU, KOLONYAL İKTİDARIN TEMSİLCİSİ OLDU
- Demiryolunun Cumhuriyet Türkiyesi'nde bir siyasi proje olarak önemine de değinmişsiniz. Nedir bu proje? Niçin kolonyalist olarak tanımladınız?
- Cumhuriyet döneminde Osmanlı'nın sömürge tipi (İzmir- Aydın hattı gibi, iç bölgeyi limana ve dış pazara bağlayan) demiryolu sistemi, merkezi bir devlet kurmaya, ulus-devletin iç pazar bütünlüğünü ve dünya kapitalist sistemine eklemlenmesini sağlamaya elverişli bir demiryolu ağı haline getirildi. Anadolu, bir ulus-devlet vatanına dönüştürülürken ve devlet özellikle 'Vilâyât-ı Şarkiyye'de demiryollarıyla görünür kılınırken, milliyetçilikle birlikte gelişen modernleşme hamlesi çerçevesinde, bir iç kolonizasyonun ve toplumsal mühendislik çalışmalarının da altyapısı oldu demiryolu projesi. Sömürgelerde sömürge valileri, ordusu, polisi, hukuku ve yargıçlarıyla, limanları, yolları, telgraf ve demiryolu hatlarıyla, maden işletmeleri ve tek tük fabrikalarıyla, okulları, dili ve eğitim sistemiyle gelir modernite. Bizde bu işleri modernleşme sürecinde, 'bizim ilkellerimiz'e bir çeşit sömürgeci zihniyetiyle bakan yönetici kesim ve yerli elitler üstlendi. Zor yoluyla Batılılaşma, Batılı'ya, ötekiye, saldırgana özenme ve onunla özdeşleşme de bir kolonyal iktidar faaliyeti anlamını taşır. Demiryolları kolonyal iktidarın Anadolu'daki temsilcisidir.