DOĞAL YAŞAM
Güney Afrika'da, yabani hayvanların korumaya alındıgı ve turistlerin dünyanın dört bir yanından safariye geldigi bes büyük dogal park var. Güney Afrika, 'Büyük bes' denilen aslan, kaplan, leopar, gergedan ve bufalonun aynı ortamda yasadıgı ender ülkelerden biri. Uçsuz bucaksız dogal parkların içindeki yollardan geçerken, rehberlerimiz tarafından, araçtan inmememiz konusunda uyarılıyoruz. Fok balıkları, penguenler ve köpek balıklarının yasam alanlarına yaptıgımız gezilerde, bölgenin tabi yapısı hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Atlas Okyanusu'na göre daha sıcak olan Hint Okyanusu'nun batı kıyılarında, fok balıklarını avlayan köpek balıkları yasıyor.
GÜNEY AFRİKA'YA NASIL GİDİLİR?
Türk Hava Yolları ile haftanın her günü uçmak mümkün. Ilave olarak KLM Amsterdam aktarmalı olarak uçuyor. Persembe ve pazar günleri hariç her gün Istanbul'dan 06.00'da kalkan uçak 08.25'te Amsterdam'a ulasıyor. 10.25'te Amsterdam'dan kalkıyor. Cape Town'a varıs saati 22.00. Dönüste yine aynı sekilde 23.55'te Cape Town'dan kalkan uçak 11.20'de Amsterdam'a ulasıyor. Oradan 19.25'te kalkarak 23.55'te Istanbul'a iniyor.
GÜNEY AFRİKA'DA NE YENİR?
Kırsal alanlarda kahvaltı çok besleyicidir. Genelde tahıl ezmesi, mısır veya yulaf çorbası yenir. Sehirlerde ise tahıl gevregi yenip, portakal suyu, çay veya kahve içilir. Sehirlerde en önemli ögün aksam yemegidir. Aksam yemegi dogrudan bir et yemegi ile baslar. Et ile birlikte en az iki çesit sebze yenir. Bu sebzeler genellikle sogan ve patatesle birlikte, kabak, fasulye, bezelye veya mısır olabilir. Daha sonra ise salata ve tatlı yenir. Güney Afrika dünyanın en bol ve lezzetli deniz ürünlerine ve balıgına sahip bir ülkedir. Halk bunları kendilerine özgü metotlarla ama Hint baharatları katarak pisirir. Pisirme teknikleri olarak en çok ızgara, tencerede pisirme ve fırın kullanılır. Güney Afrikalılar genellikle hafif tatlılar severler. Bunlar içinde en ünlüleri 'milk tart' ve 'dumpling'dir. Ülkede çok çesitli tropikal meyveler yetistigi için halk tatlı yerine genellikle meyveyi tercih eder. Bu zengin çesnili mutfak genelde, ete, balıga, bakliyata ve sebzeye dayanır. Bu ilginç ülkenin mutfagında 'deve kusu' ve 'timsah' etleri de özel günlerde yenir.
ÜLKENİN LOKOMOTİFİ MADEN
Kisi bası yıllık gelirin 6 bin dolar oldugu Güney Afrika'nın yeraltı, deyim yerindeyse maden kaynıyor. Madencilik, Güney Afrika'da gayrı safi milli hasılanın yüzde 20'si. 500 bin insan bu sektörde istihdam ediliyor. Maden denince akla ilk altın geliyor. Altın madenleri, nüfusu 11 milyona ulasan Johannesburg'un etrafında bulunuyor. Türkiye'de yüzlerce metre derinden tüneller kazılarak çıkarılan tas kömürü, Johannesburg etrafındaki milyonlarca dönüm arazide, sadece 12-15 metre derinlikten kepçelerle çıkarılıyor. 50 milyon nüfuslu ülkenin elektrik üretimi kömür madeninden saglanıyor. Güney Afrika'da maden ocagı isleten VTG Holding'in Yönetim Kurulu Baskan Yardımcısı Vuslat Bayoglu, Zonguldak'ta Türkiye Kömür Isletmesi'nde 10 bin kisiyle yılda 2 milyon ton linyit çıkarıldıgını belirterek "Biz aynı miktar linyiti 100 kisiyle çıkarıyoruz. Türkiye'de Elbistan termik santralinde 700 kalori kömür yakılarak elektrik üretiliyor. Burada biz 3 bin 500 kalorilik kömürü atık olarak aldıgımız yere gömüyoruz. Maden burada burada çok bol," diyor.
MADENCİLİK ÇEVRE KATLİAMI DEĞİL
Türkiye'de, 'çevre katliamı' söylemi yüzünden madenciligin yavas gelistigini savunan Vuslat Bayoglu "Madencilik denilince çevre katliamı, yeraltı zenginliklerinin çalınması gibi bir algı olusuyor. Türkiye'de maden potansiyeli bu yüzden, gayrı safi milli hasılanın yüzde 1.5'unu geçemedi. Bu rakamı bes-altı civarına çıkarabilirsek, yılda 5 milyar dolar yerine 15-20 milyar dolarlık maden çıkarırız," diyor. Bayoglu, bu rakamın Güney Afrika'da yüzde 20, Çin'de yüzde 9, Amerika'da yüzde 6 oldugunu söylüyor. Türk sirketlerinin madenciligi ögrenmeye basladıgını anlatan Bayoglu'na göre: "Türkiye'de cari açıgın büyük bölümünü hammadde olusturuyor. Oysa madenlerimiz topragın altında yatıyor, çesitli nedenlerle çıkarılamıyor. Fakir Dogu illeri madencilikle zengin olabilir. Sırnak'ta mesela 7-8 bin kalorilik kömür var. Ama terör yüzünden arama bile yapılamıyor."
SUÇ KÜLTÜRÜ ÇOK YAYGIN
Ülkede yolsuzluk kültürü çok yaygın. Isbasındaki hükümet, yolsuzlugu önlemek için 'Sahinler' diye bir ekip de kurdu. Ancak hükümeti olusturan siyasilere yönelik de çok ciddi suçlamalar var. Ülkede gasp, hırsızlık, cinayet gibi suçların oranı çok yüksek. Dört-bes kisi bir araya gelip bir çete kuruyor. Ülkeye gelen yabancılar, tek baslarına ara sokaklarda, özellikle de geceleri dolasmamaları konusunda sık sık uyarılıyorlar. Güney Afrika deyince aklınıza aç insanların yasadıgı, kabile çatısmalarının yasandıgı tipik bir Afrika ülkesi gelmesin. Bu ülkede her an ne sürprizle karsılasacagınızı kestiremeyebiliyorsunuz. Nelson Mandela'nın 1994'te devlet baskanı seçildikten sonra baslattıgı demokrasi hareketinden sonra, Güney Afrika'da durum, siyahlar lehine degismeye basladı. 100 yılı askın süredir neredeyse kölelik standartlarında yasayan siyahilerin bir bölümü, aradan geçen 18 yıllık süreçte, ekonomik ve sosyal açıdan asama kaydetti. Bir zamanlar beyazlar tarafından 'ırk ayrımı'na maruz kalan siyahlar, bugün üstünlük saglamaya basladıkları bazı ticaret mecralarında, aynı seyi beyazlara uygulamaya basladı. Ülkede etnik çatısma yok ama her an ekonomik bazlı çatısmaların olmayacagını kimse garanti edemez. Isçi maasları 2 bin 500 rand, yani 280 dolar civarında. Zenginler çok zengin, fakirler çok fakir. Orta sınıf yok.
11 RESMİ DİL BİR İNGİLİZCE ETMİYOR
Güney Afrika sınırları içinde geçerli olan 11 resmi dil var. Zuluca, en yaygın olanı. Ancak ortak lisanın Ingilizce oldugunu söylemek mümkün. Ülke nüfusunun yaklasık yüzde 80'i Hıristiyan. Müslümanların nüfusa oranı yüzde 1.5. Din konusunda bütün toplulukların birbirine sonsuz saygısı var.
ÜÇ MACERAPERESTİN AFRİKA SERÜVENİ
VTG Holding'in yönetim kurulu baskanı Gökhan Kantarcıgil, Afrika serüvenlerini söyle anlatıyor: "Sirketin üç kurucu ortagı olan Vuslat Bayoglu, Tarık Imre ve ben, hem ögrenim gördügümüz bölümden hem de kaldıgımız ODTÜ yurdundan tanısıyoruz. Daha o yıllarda kendi isimizin sahibi olma hayalini kuruyorduk. Mezuniyet sonrası Tarık, master için Güney Afrika'ya gitti. Vuslat ile benim kendi isimizi kurma girisimimiz ise ne yazık ki basarısızlıkla sonuçlandı. Bu moral bozuklugunun ardından Vuslat, Güney Afrika'ya Tarık'ın yanına gitti. Ben de uzun süre kuyum alım-satımı isiyle ugrastım. Altı yıl boyunca Vuslat ve Tarık ile sadece telefonda konustuk. Aradan geçen yılların ardından, tecrübelerimize de dayanarak madenciligin gelecek vaad eden bir sektör olduguna kanaat getirdik. Üç arkadas bulusarak ortak bir sirket kurma kararı aldık ve 2006 yılında sektöre Güney Afrika'da adım attık. 2008'de kesfettigimiz Güney Afrika'daki kömür rezervlerinden kendi kömürümüzü üretmeye basladık. Üretimimizi dünyaya pazarlayarak 2011 yılını 110 milyon dolar ciroyla bitirdik, 2012 ciromuz ise 200 milyona ulastı."