Yarıyıl
tatili gelince bir etkinlik telaşıdır başlar; ne kadar "Benimki AVM çocuğu olmayacak, müzelerle, etkinliklerle büyüyecek," deseniz de, ya AVM'lerde yapılan tatil etkinliklerinin cazibesine kapılırsınız ya da bir çocuk filmini görmek istersiniz ve Yarıyıl tatilinde illa ki yolunuz bir alışveriş merkezine düşer. Ve böylece başlar çocukla ebeveyn arasındaki "Aldınalmadım," pazarlıkları. Çocuk yetiştirmenin başlıca ikilemlerinden biridir: Almalı mı, almamalı mı? Kendi çocukluğumuzda hayalini bile kuramadığımız bunca cazibeli ürün... Sadece gözümüzü gönlümüzü açtıkları yetmiyormuş gibi, bir de "Çocuğun zekasını şöyle geliştiriyor, yaratıcılığını böyle arttırıyor, özgüvenine de katkısı malum," söylemleri. Ve tabii hepsinin ötesinde "Peki alalım," dediğimizde çocuğumuzun yüzünde beliren ışıltı. Tüm bunlar kefenin bir tarafında, diğer tarafta ise kulağımıza "Yeter artık alma, şımartacaksın,"sözlerini fısıldayan sağduyumuz. Alıp mutlu mu etmeli, yoksa almayıp terbiye mi?
UZAK TUTMAK DOĞRU DEĞİL
Alışveriş, sırasıyla 'Görmek, istemek ve edinmek' eylemlerini içeriyor. Bu da bizi talihsiz ikilemimizle yüz yüze bırakıyor: 'Almalı mı, almamalı mı?' Madem alışveriş görmek eylemini de içeriyor, acaba "Çocuk görmezse, isteyemez. İstemezse almam. Almazsam şımarmaz," diyebilir miyiz? Yani 'Yoksa hiç görmemeli mi?' Bunu bir çözüm olarak değerlendiren varsa: 'Ama ben göremezsem, ben olamam ki!' Oyuncakçı dükkanının veya dondurmacının önünden geçmemek pahasına kırk takla atan anne-babalara sesleniyorum: Çocuk dediğin görecek, dokunacak, koklayacak, tadacak, duyacak... Ve böylece büyüyecek. Çocuklarımızı şımartmamak pahasına yaşamdan uzak tutmak kadar büyük bir hata daha olabilir mi?
GÖRMESİ, SEÇMESİ GEREK
'Her gördüğünü tutturmayan' bir çocuk istiyorsanız, onu şımartacağını düşündüğünüz ürünlerden kaçırmak yerine, olabildiğince çok uyarıcıya maruz bırakmanız daha etkili olabilir. Nasıl mı? Kendisiyle ilgili her türlü alışverişe çocuğunuzu dahil ederek ve onun adına karar vermektense, görmesi ve seçmesi için ortam yaratarak. Çünkü seçim yapmak 'vazgeçebilme' erdemini de içinde barındırır. Seçeneklerden birinde karar kılmayı öğrenen çocuk, seçmeyip geride bıraktıkları aracılığıyla 'noksanlık'la başetmeyi tecrübe eder. 'Noksanlık' korkulu rüya olmaktan çıkınca, sadece 'bakmak ve görmek' de 'sahip olmak' gibi mutluluk ve keyif vermeye başlayabilir. Bir bakmışsınız "Bugün hiçbir şey almayacağız!" diyerek girdiğiniz alışveriş merkezlerinden sabır taşını çatlatan "Ama anne!" mızmızlanmaları sonucunda 'alıp kurtularak' çıktığınız günler mazide kalmış.