Hollywood tarafından filmi yapılan Akıl Oyunları kitabının tanınmış yazarı Sylvia Nazar'ın babası Ruzi Nazar'dı. Nazar, Özbekistan'da doğmuş, Türk asıllı bir CIA casusuydu. Kızıl Ordu'dan ayrılıp önce Türkmen lejyonlarında Ruslara karşı savaşmış, ardından da CIA'e katılmıştı. Meslek hayatının bir döneminde Türkiye'de bulunmuş, buradaki görevi sırasında kamuoyunun yakından tanıdığı birçok isimle dostluk kurmuştu. Nazar, 'Sovyetler Birliği'nin bölgedeki Türk halklarını kolonileştirdiğini' düşünüyordu. Birliği bir 'imparatorluk' olarak tanımlıyor, hem dünya için bir tehdit olarak gördüğü komünizm ideolojisinin gerilemesi hem de boyunduruğu altında bulundurduğu Rus olmayan milletlerin, başta Türklerin, bağımsızlıklarını kazanması için çalışıyordu. Nazar'ın yaşam öyküsü Türkiye'nin ve bölgenin yakın tarihinde olup bitenleri anlamak için ipuçları sunuyor. Ve bu hikaye şimdi, Nazar'la ilişkisi bilinen ve merak edilen bir isim tarafından kitaplaştırıldı: Enver Altaylı. Kitabın adı: Ruzi Nazar-CIA'nin Türk Casusu. Nazar'ın, hayatını yazma iznini başarılı bir yazar olan kızı Sylvia'ya değil de Altaylı'ya vermesi önemli; kitabın öncelikle Türkçe yayımlanacak olması da. Nazar'la ilişkisi bir yana, Enver Altaylı da öteden beri dikkatlerin odağında olan bir isim. 1980 darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi tarafından vatandaşlıktan çıkarıldı. Yıllarca yurtdışında yaşadı. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde kendisini vatandaşlıktan çıkaran karar iptal edilerek memlekete davet edildi. 90'lı yıllarda Özal ve Demirel'e Orta Asya konusunda danışmanlık yaptı. Altaylı bir Sovyetolog. Rusça, İngilizce ve Almancanın yanında bölgede konuşulan lehçeleri biliyor. Orta Asya ve Türk dünyası hakkında kitaplar yazdı. Hatta hakkında İrfan Ülkü tarafından Büyük Oyundaki Türk: Enver Altaylı adlı bir kitap bile yazıldı.
- M. Ali Birand'ın hakkınızda bir 32. Gün özel programı yaptığını hatırlıyorumı.
- Mehmet Ali Bey'i rahmetle anıyorum. Yaptığı programın büyük ilgi gördüğünü, çok sayıda izleyici tarafından izlendiğini biliyorum. Ali Çağatay, TV 8'de benimle ilginç ve uzun bir program yapmıştı. Hulki Cevizoğlu saatler süren bir program yapmıştı. Gazeteci-yazar merhum İrfan Ülkü tarafından beni anlatan Büyük Oyundaki Türk: Enver Altaylı adlı bir kitap yayımlandı. Rahmetli Ülkü ben daha hayatta iken hakkımda bir kitap yazma gereğini duydu. Demek ki bu insanlar beni önemsemişler.
Hiçbir yabancı servise hizmet etmedim
- Ruzi Nazar'ın hayatını neden yazdınız?
- Ruzi Nazar soğuk savaş döneminin en önemli figürlerinden biridir. Türkistan yakın tarihinin yaşayan en önemli şahsiyetidir. Kızı Sylvia Nazar bütün dünyada milyonlarca satan Akıl Oyunları kitabının yazarıdır. Kitap altı dalda Oscar alan aynı isimdeki filme de konu oldu. Buna rağmen Ruzi Nazar kendisi hakkındaki kitabı yazma ve kitaptan film yapma haklarını dünyaca meşhur bir yazar olan kızına değil, bana vermiştir. Bunun bir anlam ifade etmesi gerekir.
- Sizin de fırtınalı bir hayatınız oldu.
- 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yurtdışına gitmek mecburiyetinde kaldım. Çok sevdiğim, çok değerli arkadaşlarım cezaevlerinde ağır işkenceler gördü, büyük sıkıntılar çekti. Ben Almanya'ya gidip oradaki arkadaşlarımla birlikte buradaki cezaevlerinde kalanlara yardım organize etmeye çalıştım. Cuntaya karşı aylık broşürler hazırladım. İşkenceleri, yapılan kanunsuzlukları, yanlışları anlatan; diktaya karşı demokrasiyi savunan broşürler hazırladım. Bunları ince pelür kağıda bastırdık ve 10 binlercesini Türkiye'ye sokarak dağıttırdık.
- Sonra ne oldu da birden ihtiyaç duyulan adam oldunuz ve Türkiye'ye davet edildiniz?
- Ben Sovyetler Birliği ve Türk dünyası uzmanıyım. Devletin yetiştirdiği az sayıda Sovyetologdan biriyim. Sovyetler Birliği dağılma sürecine girince herhalde bana ihtiyaç duydular. Rahmetli Özal ve Başbakan Süleyman Demirel'in isteği üzerine Türkiye'ye geldim. Geldiğimde Türk vatandaşı olmuştum.
- Nasıl yani?
- Milli Güvenlik Konseyi'nin vatandaşlıktan çıkarma kararı Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti. O dönemde hem Özal'la, hem de Süleyman Demirel'le çalıştım. Devletin önce Sovyetler Birliği'ne, daha sonra da Türk dünyasına yönelik siyasetinin belirlenmesinde onlara yardımcı oldum.
BENİ RUZİ NAZAR KAÇIRMADI
- Şunu sormam gerek. Türkiye'den ayrıldıktan sonra Ruzi Nazar için mi çalıştınız?
- Bakın! Ben 1980-1990 yılları arasında Frankfurt'ta yaşadım. Orada vatandaşlıktan atılmış bir Türk olarak hayatımı idame ettirmeye uğraştım. Fırıncılık, balıkçılık yaptım. O dönemde Frankfurt'ta yaşayan 10 binlerce Türk bunun tanığıdır. Hiçbir yabancı servise hizmet etmedim. Bilgim, tecrübem buna müsaitti ancak yapmadım.
- Şunu da sorayım: Sizi 12 Eylül döneminde yurt dışına Ruzi Nazar mı kaçırdı? Çünkü öğrendiğimize göre, siz gittikten sadece üç saat sonra hakkınızda tutuklama kararı çıkmış!
- Hayır! Hiçbir örgütten, hiçbir servisten yardım almadım. Bu bir kader! Havaalanında daha önce hiç görmediğim, tanımadığım bir komiser elimden tuttu, bir kenara çekti, boynuma sarıldı ve 'Ağabey yolunuz açık olsun, Allah yardımcınız olsun!' diyerek beni uçağa kadar uğurladı. Ruzi Nazar o dönemde Türkiye'de bile değildi. Nasıl kaçırsın beni?
TÜRKİYE'DE 11 YIL KALDI
- Kitabınızda hayatını anlattığınız Ruzi Nazar kimdir?
- Ruzi Nazar, Orta Asya Türk tarihinin tartışmasız yaşayan en önemli şahsiyeti... 30'lu yıllarda Sovyetler Birliği'nde, 40'lı yıllarda önce Nazi Almanya'sında, sonra savaş sonrası Almanya'da, 50'li yılların başından günümüze kadar ABD'de yaşadığı ve CIA'de çalıştığı dönemde hiç değişmeden izlediği istikrarlı bir hayat çizgisi var. Ruzi, Rus Kızıl Ordusu subayı, Nazi ordusu subayı ve daha sonra CIA subayı olduğu dönemde ülkesinin sömürge olmaktan kurtulması, Türkistan coğrafyasında Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen ve Tacikler'i içine alan Türkistan şuuruna sahip bir milletin meydana getirilmesi ve Orta Asya cumhuriyetlerinin Türkistan devletler federasyonu çatısı altında toplanması için çalışmıştır.
- Türkiye'de ne kadar bulundu? Görevi neydi?
- Ruzi Ankara'da ABD'nin bir devlet memuru, ABD'li bir istihbaratçı olarak 11 yıl bulundu. Soğuk savaşın yani casuslar savaşının en sıcak dönemlerinde Ankara'ya kurduğu karargahında, Türk güvenlik kurumları ile birlikte Sovyetler Birliği'ne karşı operasyonlar düzenledi.
- İstasyon şefi miydi? İnternette bu tür yorumlar var.
- 'İstasyon şefi' o ülkeye yönelik istihbaratın başında olan kişidir. Ruzi hiçbir zaman Türkiye'de istasyon şefi olarak bulunmamıştır. Hoş, Ankara'da istasyon şefi olabilirdi ancak bunu kendisi istemedi. CIA belgeleri ortada... Üzerinden 50 yıl geçtikten sonra bu belgeler üzerindeki gizlilik örtüsü kalkar. Ankara'daki görevine başlamadan önce CIA merkezinde Ruzi şunları söylüyor: 'Beni Ankara'ya göreve gönderiyorsunuz. Ben de büyük bir memnuniyetle gidiyorum ancak benden Türk devleti ve Türkiye hakkında istihbarat beklemeyin. Bu benim için ahlaki bir meseledir. Türkler beni kendilerinden kabul ederler, ben de kendimi onların bir parçası olarak kabul ederim. Ben bir Türkistan Türküyüm. Ben onlarla müşterek düşmana, komünist Rusya'ya karşı işbirliği yaparım. Oradan Sovyetler'e yönelik istihbarat faaliyetlerini yönetirim. Siz bir başka arkadaşı istasyon şefi olarak görevlendirin çünkü ben Türkiye'ye yönelik hiçbir istihbarat faaliyetinin içinde olmayacağım. Eğer bu kararımı kabul etmezseniz beni ya merkezde tutun ya da başka bir ülkede görevlendirin.'
- Sovyetler'in dağılmasında Ruzi Nazar'ın rolü nedir? Küçük bir rol müydü yoksa çok önemli, bilmediğimiz bir misyonu mu vardı?
- Ruzi Nazar: CIA'nın Türk Casusu isimli kitabımızda belgelere dayanarak çok açık bir şekilde ortaya koyduğumuz gibi; Ruzi Nazar'ın hedefi Sovyet İmparatorluğu'nun dağılması ve Rus olmayan milletlerin, bu arada Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarıdır. Sovyetler'in dağılmasının iki önemli sebebi vardır: Biri, milliyetler meselesi. Diğeri de ekonomik mesele. Ruzi, CIA içinde milliyetler meselesini en iyi bilen CIA mensubudur. Bu imparatorluğun dağılmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir.
Cıa için çalıştığı biliniyordu
- Ruzi Nazar'ın, Türkiye de görev yaptığı sürece arkadaşlık ettiği en bilindik isimler kimlerdi? Bu kişiler Ruzi Nazar'ın ajan olduğunu biliyorlar mıydı? Örneğin İlhan Selçuk, Ayhan Şahenk?
- Elbette Ruzi ile dost olanlar onun bir ABD devlet memuru olduğunu biliyorlardı. Herhalde bazıları hariç, ki bunlar kitapta açıkça anlatılmıştır, Ruzi'nin onlara 'Ben CIA ajanıyım' dediğini sanmıyorum. Türk güvenlik teşkilatları, Ruzi'nin CIA görevlisi olduğunu biliyorlardı. Hatta CIA adına MİT'in görevlendirdiği bir yetkili ile periyodik görüşmeleri yapan Ruzi'ydi. Bunlar arasında yıllarca Ruzi ile mesai yapan Albay Kemal Eker de vardı.
- Amaç, Sovyetler'in dağılması ve oradaki Türk devletlerinin bağımsızlığı mıydı, yoksa başka devletlerin komünist olmaması da misyonları arasında mıydı? Örneğin Türkiye?
- O dönemde örtülü bir savaş vardı. Sovyetler genişlemeye, ABD ve müttefikleri ise Sovyetler'i dağıtmaya çalışıyordu. Türk güvenlik makamları Moskova'nın Türkiye'ye yönelik subversiv faaliyetlerinden haberdardı. Moskova'nın hedefi Türkiye'nin istikrarsızlaştırılması, Türkiye'nin hedefi Sovyetler'in dağılması idi. Elbette Türkiye'nin Sovyet etki sahasına girmemesi, Türkiye'nin komünist olmaması için çalışmak da Ruzi'nin görevleri arasında idi.
İRAN'A GİZLİCE GİDEN TEK CIA AJANI RUZİ'DİR, BU KİTAPTAN ARGO GİBİ ÇOK FİLM ÇIKAR
- Bu kitabı ne zaman, ne kadar sürede yazdınız?
- Kitabın ön hazırlıkları uzun sürdü. Ruzi'nin, ABD'de yaşadığı dönemde defalarca yanına giderek sohbet ettim ve bu sohbetlerin kaydını yaptım. Kendisi tarafından tutulmuş notlar vardı, onlar üzerinde çalıştım. Ruzi ile hayatları kesişmiş, onu tanıyan birçok insanla söyleşiler yaptım. Kitapta bine yakın dipnot, sayfalarca tutan yararlanılan kitap ve dergilerin listesi var. Ön hazırlık üç yıla yakın sürdü ama yazılması o kadar uzun sürmedi.
- Ruzi Nazar'ın son durumu nedir?
- Şu anda 96 yaşında ve huzurlu bir hayat sürüyor. Elbette, neredeyse bir asırlık bir hayatın izleri var üzerinde.
- Kitap başka dillere de çevrilecek mi? Rusça'ya ve İngilizce'ye mesela?
- Kitabın Rusça tercümesi ile dünyaca ünlü Türkistanlı, Kazak yazar Olcas Süleymanov ilgileniyor. Bir yıl içinde kitabın İngilizce ve Rusça'sının yayımlanacağını umuyorum. Burada şunu ifade etmek isterim: Hollywood yapımı Argo isimli filmin sinopsisini (senaryoya temel teşkil eden en önemli metin), Oscar adayı olmadan çok önce yazmıştım kitapta. Film yapılacağını bilmeden üstelik! Çünkü bu, Ruzi'nin verdiği bilgi ve tavsiyelere uyularak hazırlanmış bir CIA operasyonudur. Ve o dönemde İran'a gizlice giden tek CIA ajanı Ruzi Nazar'dır. Bu kitabın, Hollywood yapımlarına ilham vereceğine eminim. Kitapta Argo filmi gibi, çok daha ilginç olaylar var.
- Ruzi ve siz yıllarca Sovyetler Birliği'nin dağılması için mücadele verdiniz. Orta Asya'nın bugünkü durumuna ve Türk cumhuriyetlerine baktığınızda, buna değdiğini düşünüyor musunuz?
- Türkistan gayesine gönül vermiş ve bu hedefe ulaşmak için hayatları boyunca mücadele vermiş olanların amacı; Orta Asya Türkistan cumhuriyetlerinin sömürge olmaktan kurtulması, bu cumhuriyetler arasında kültürel, iktisadi ve siyasi entegrasyonun gerçekleştirilmesi ve bu beş Orta Asya cumhuriyetinin bir devletler federasyonu içinde bir araya gelmesidir. Bu hedefe tam olarak ulaşılmış değil ancak çok büyük mesafeler kat edilmiştir. Bu, gelecek nesillerin işidir. Kitabın son sözünde belirttiğimiz gibi; bu hedefe ulaşılacağından ne Ruzi'nin ne de benim şüphem var!