İlk dava emsal niteliğinde
"Müvekkilim Yüksel Sakarya'nın kazandığı dava, dönüm noktası oldu bu konuda. Daha önce söylediğim gibi Yüksel Bey, Seferihisar'ın en zenginlerinden Turgay Nişancı'nın babası olduğunu iddia ediyordu. Olay 40 yıl önce olmuştu. Yüksel Bey'in annesi, 17 yaşındayken Turgay Nişancı ile bir ilişkisi olmuş. Hamile kalınca Turgay Bey istememiş. Kadıncağız aslında mahkemeye başvurmuş ama aile çok güçlü, dava kadın aleyhine sonuçlanmış. Kadın o kadar ezilmiş ki, psikolojisi bozulmuş, Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde kalmış uzun süre. Yüksel Sakarya bana geldiğinde çok üzüldüm. Annesi başka biriyle evliydi ve kadın sürekli dayak yiyordu, çünkü kocası durumu biliyor. Neyse, davayı açtık biz. DNA testine zor geldi Turgay Nişancı, orada bile 'Ben bu kişiyi tanımıyorum,' dedi. Anne- oğul çok üzüldüler. DNA testi gelince Turgay Bey'in baba olduğu kesinleşti. Davayı kazandık. Yüksel Sakarya babasının mirasçısı oldu. Daha sonra hem anne hem oğul için ayrı ayrı tazminat davaları açtık, onları da kazandık. Bu dava sayesinde babalık davalarında 'çocuk tazminat ister' fikrini yerleştirmiş olduk."
Annesine dava açacak
"Artık davaların içeriği değişiyor. Yeni bir dava var; müvekkilim erkek, 36 yaşında. Annesi evliyken, başka bir adamdan hamile kalıyor ve müvekkilim doğuyor. Kadın çocuğu resmi kocasının üzerine yazdırıyor. Sonra bu durum ortaya çıkıyor. Müvekkilim 'Geleceğimi kararttın,' diye annesini de dava etmek istiyor. Şimdiye kadar anneye hiç dava açılmadı. Kadının dokuz çocuğu var. Ve benim müvekkilime her zaman çok kötü davranıyor, onu diğer çocuklarından ayırıyor. Çocuk iki buçuk yıl hapis yatmış, şimdi işi var. Ama annesini affedemiyor. Kadının yaptığı psikolojik bir şey. Özellikle evlilik içindeyken, başkasından çocuk sahibi olan kadınlarda görülüyor bu durum, çok rastlıyoruz. Kabul edemiyorlar olanları, acısını çocuktan çıkarıyorlar."
İlahi adalet diye bir şey var
"Bir hanım aradı beni İstanbul'dan, davasına bakmam için, kabul etmedim. Bir gün bir telefon geldi, kadın İzmir'e gelmiş. Bir baktım, pusette çocuğuyla beni bekliyor. Hikayesi çok dokunaklıydı. Bundan 35 yıl önce annesi genç bir kızken, bir üniversite öğrencisiyle birlikte oluyor. Kız, müvekkilime hamile kalıyor ve çocuk doğuyor. Baba, anneyi oyalıyor bugün yarın evleneceğiz diye. Ama evlenmiyor. Kadının annesinin yanında kalıyorlar. Bu arada çocukla ilgileniyor. Sonra askere gidiyor ve dönüşte evlenmekten vazgeçtiğini iyice belli ediyor. Bebek iki yaşında o zaman. Bu da yetmezmiş gibi kadını aldatıyor. Kadın buna dayanamıyor, bir gün alkol alıyor, sonra da bilekleri kesiyor ve camdan atlayarak intihar ediyor. Camdan atlamadan önce bebeğini kucağına alıp vedalaşıyor. Bir süre sonra kadının annesi odaya girince, bebeğin giysilerindeki kanı görüyor ve durum ortaya çıkıyor. Şimdi o bebek kocaman kadın olmuş ve babasına ulaşmak istiyor. Baba başka bir şehre yerleşmiş, kamuoyunun tanıdığı birinin kızıyla evlenmiş, çok iyi bir işi var, ama kızını kabul etmiyor. Rekor tazminatlı bir dava açtık, sürüyor. Ve ilahi adalet, adamın başka çocuğu olmamış! Ve müvekkilimin iki çocuğu var, inanılmaz güzel çocuklar. Kendi kendime 'Baba bu çocukları görse acaba etkilenir mi?' dedim ama...
Kurnaz babalara kötü haber
- Babaların tavrı çok ilginç...
- Mesela bir kız, bir çocukla birlikte oluyor ve sonra çocuğa 'Ben hamileyim,' diyor. Kız bebeği aldırmazsa; 'Tamam evlenelim,' diyorlar. Ve çocukla, kadınla göstermelik ilgileniyorlar. Ama dava açma süresi olan bir yıl geçtiğinde, arkalarını dönüp gidiyorlardı. Hiçbir yaptırım uygulanmıyordu. Kadın dava açsa bile hakkını kaybediyordu. Bu erkeklere kurnaz babalar deniliyor.
- Bundan sonra erkeklere eskisi gibi davranamayacak diyorsunuz?
- Erkekler bu zaman aşımı meselesini çok iyi biliyorlar ve hâlâ kadınları oyalıyor ve bizim açtığımız davalarda karşımıza zaman aşımıyla geliyorlar. Anayasa Mahkemesi'nin kararını bilmiyorlar çünkü! Ama artık zaman aşımı bir silah değil. DNA örneği vermek istemiyorlar, geciktiriyorlar meseleyi. Ama yeni Medeni Yasa'ya bir hüküm eklendi, artık polis zoruyla DNA örneği verecekler. Çünkü bir çocuğun babasını tanıma, bilme hakkı var. Artık devletin de 'Ahmet'i, Mehmet'i bulamıyorum,' deme şansı yok. Sağ olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını nasıl bulamıyorsun?
Çocuk bezi giderini bile alırız
- Bu tür şüphesi olanlar ne yapsınlar, ne öneriyorsunuz?
- Bu tür davaları birçok meslektaşım açabiliyor. Şöyle çok önemli bir şey var, altını çizmek istiyorum; yani kadınlar artık hamile kaldıklarında bile çekinmesinler, hemen dava açma yoluna gitsinler. Çünkü doğum parasına kadar alabiliyorsun. Süt gideri, çocuk bezi giderini bile alıyoruz. Babasının üzerine kaydettirebiliyor, nafaka alabiliyor. Hatta kendisi için de çocuk için de tazminat alabiliyor. Ve tekrar söylüyorum, meslektaşlarım bu bir sınırının kalktığın bilmiyor, avukat böyle bir şey derse inanmasınlar. Ve zaman zaman DNA testleri yanılabilir, öyle durumlarda pes etmesinler.
Aile içinde olanlar çok acı
- Aile içinde bu tür olaylar oluyor mu?
- Bu tür davalarda aile içi ilişkilerle de karşılaşıyoruz, onlar çok acı tabii. Öyle bir şey oluyor ki; adam yeğenini köyden getirtiyor, 'Gel sana iş buldum,' diyor, yanına alıyor. Ama üç-beş sene sonra bir bakıyorsunuz, o köyden getirdiği yeğen, dayısının karısıyla, yani yengesiyle birlikte olmuş ve oradan bir çocuk doğuyor. Ve o çocuk geliyor 50 yaşına... Genellikle bir miras olayı çıkıyor ve diyorlar ki: 'Biz paylaşacağız, ama senin hakkın yok, çünkü sen böyle doğdun.' Herkes bilmese de, bu olayı bilenler oluyor, içinde tutuyorlar ve böyle bir miras meselesi çıktığında söylüyorlar. Bu da tam bir faciaya yol açıyor. Adam yaşıyorsa bir dert, yaşamıyorsa başka bir dert. Bunun izah edilmesi, mahkemeye çıkılarak anlatılması çok zor. Haklı olarak kimse mahkemeye gelmek, anlatmak istemiyor, çünkü gerçekten zor mevzular. Hakim görevi gereği soruyor: 'Halanın oğlunun, annenle birlikte olduğunu nasıl öğrendin?' Bir yetmiyor, iki tanık istiyor. Bu sistemlerin değişmesi lazım, yani DNA testi diye bir şey varsa, bu davalarda çok da tanık peşine düşmemek gerek.
Erkekler para, kadınlar baba istiyor
- Dava açanların niyeti, babalarının kim olduğunu ortaya çıkarmak mı yoksa başka kaygılar da söz konusu oluyor mu?
- Oluyor. Tamamen materyalist düşünenler var. Ama onlara hiç kızamıyorum. Adam diyor ki: ' Ben yıllardır ayakkabıcıda çalışıyorum, solvent kokusu içinde yaşıyorum, alkolik oldum. Adım piç! Diğer tarafta babamın diğer çocukları bambaşka bir hayat yaşıyor. Aynı imkanlar sağlansa ben de başka bir hayat kurabilirdim. Benim günahım ne?' Ama kadın müvekkiller çok değişik, onlar mutlaka babalarını istiyor. Mesela kadın müvekkiller babalarına çok kızgın oluyorlar, ama beddua etmeye kalkışınca da lafları yarım kalıyor. Soruyorum hepsine: 'Babanız şimdi gelse ne yaparsınız?' İstisnasız hepsi 'Sarılırım, ağlarım,' diyor. Yani kadınlar baba istiyor...
- Davaları neye göre kabul ediyorsunuz?
- Bana dava geldiğinde, ilk önce fotoğraflara bakıyorum. Fiziki bir benzerlik var mı, yok mu diye gayri ihtiyari bakıyorum. Böyle alın yapılarını falan inceliyorum. Bazı vakalarda fotoğraflara bakınca bile aradaki fiziksel benzerlikten anlıyorsunuz bir kan bağı olduğunu. O benzerliği görünce, 'Tamam olur, bu iş,' diyorum.