Hem bir yanardağ olduğu için 'terörist' ya da 'gerilla' yerleşimine elverişli olmayan hem de ülkesinin Kürt sorunu benzeri bir meselesi olmadığından kimselerin çıkma ihtiyacı duymadığı Vezüv'ün dumanlı zirvelerini izleyip hayallere dalarak büyüdü. İlk gençlik idealleri; seyrettiği ulu dağ kadar büyük, gelgelelim özgüveni de yine dağlar kadar yüksekti. Vezüv, o henüz 10 yaşındayken cehennemi alevler eşliğinde patladı ve püsküren lavlar civardaki kimi köyleri yok etti. Tıpkı MS 79'da antik kent Pompeii'yi yok ettiği gibi... Gelmiş geçmiş en güzel aktrislerden biri olan 1950'li yılların seks sembolü Sophia Loren, eski çağların Hedonizm ve seks sembolü olan Pompeii kentine 65 kilometre mesafedeki Pozzuoli'de, büyükannesinin evinde büyüdü. Şehir, Vezüv'e çok da yakın olmadığı için, yanardağın 18 Mart 1944'teki son büyük patlamasında evleri herhangi bir zarar görmedi. Loren, 20 Eylül 1934'te Roma'da bir klinikte, mühendis Riccardo Scicolone ile piyano öğretmeni Romilda Villani'nin evlilik dışı ilişkisinden doğmuştu. Dolayısıyla büyüdüğü Pozzuoli'de 'gayrimeşru' olmasa da 'babasız çocuk' olarak bilindi. Mart 2012'de kaleme aldığımız George Clooney portresinde yazdığımız gibi 'çocuğun gayrimeşrusu' olmaz ama Sophia Loren, anne-babasının evli olmamasının acısını çocukluğu boyunca içinde taşıdı. Babasının soyadını ünlü olduktan sonra hiç kullanmamış olmasında, ona olan haklı öfkesinin payı olsa gerektir. Üç Boyutlu Portre'nin bu haftaki konuğu Sophia Loren, tiyatro eseri
The Human Voice'un beyazperde uyarlamasında rol alacak. 78 yaşındaki oyuncu; filmde, beş yıl beraber olduğu erkek arkadaşının başkasıyla evlenmeye karar vermesinin ardından bunalım geçiren bir kadını canlandıracak. Sophia Loren, onu keşfedip dünya sinemasına kazandıran yapımcı Carlo Ponti ile henüz 15 yaşındayken tanıştı. İlk gençliğinden yaşlılığına kadar hep birlikte olduğu Ponti'yle -kendisinden 22 yaş büyük olmasına rağmen- evlendi de. Evlilik tarihleri 17 Eylül 1957 idi. Ne var ki Ponti, eski eşiyle de halen evli, yani 'resmen poligam' olduğu için bu evlilik resmi makamlarca iptal edildi. Sonra yeniden evlendiler. Bu evlilikten iki oğulları oldu. Çocuklardan Carlo orkestra şefi, Eduardo ise sinema yönetmeni olarak çalışıyor.
2. DÜNYA SAVAŞI'NDA YARALANDI
Sophia Loren'in büyüdüğü Pozzuoli kenti, 2. Dünya Savaşı boyunca bombaların hedefi oldu. Loren o yıllarda çenesine isabet eden bir şarapnel yüzünden hafif yaralandı. Aile, savaş süresince Napoli'de kaldı, savaş bittikten sonra Pozzuoli'ye döndüler. Büyükanne Luisa, evlerinin oturma odasını ev yapımı likör servis ettiği bir pub'a dönüştürdü. Anne Romilda pub'da piyano çaldı, kızkardeş Anna Maria şarkı söyledi, Sophia da garsonluk yapıp bulaşıkları yıkadı. Böylece geçimlerini sağladılar. Anna Maria, daha sonra faşist İtalyan lider Benito Mussolini'nin oğlu Romano ile evlenecek, bu evlilikten de neo-faşist politikacı Alessandra Mussolini doğacaktı. Loren, pub'da çalıştığı dönemlerde Napoli'de bir güzellik yarışmasına katıldı ve finalistler arasına girdi. Bir yıl sonra da Carlo Ponti ile tanıştı. Tanıştıklarında Ponti 37, Loren 15 yaşındaydı. Hayatı boyunca birlikte olduğu Ponti ile arasında 22, 'adının çıktığı' Cary Grant'le de 30 yaş fark olduğu düşünüldüğünde insan şunu düşünmeden edemiyor: "Loren, kendisinden o kadar yaşlı adamlarla birlikte olmasına rağmen uzun süre nasıl genç kalabildi?" Bu minvaldeki gazeteci sorularına verdiği cevap şu: "Gördüğünüz her şeyi spagettiye borçluyum." Bu ironi yüklü sözü bir tarafa, kendi gözlerinin olağanüstü güzelliği de göz önüne alındığında, ağzından çıkan en anlamlı sözün şu olduğu ileri sürülebilir: "Eğer ağlamadıysanız gözleriniz güzel olamaz." Sophia Loren, tekrar altını çizelim 78 yaşında, yani 80'ine merdiven dayadı ama maşallah halen dinç. Yaşı ilerlemiş kadınların da güzel olduğunu yazan Ertuğrul Özkök'ü haklı çıkaran canlı örneklerden biri, belki de birincisi. Zaten Özkök'ün gözü gençlerde olsa da (Bir ara -sanki buna hakkı varmış gibi- Penelope Cruz'u, kocasından kıskanacak kadar ileri gitti.) Loren onun kuşağının kadını. Gerçi aralarında 13 yaş fark var, ama Monica Bellucci'nin oynadığı
Malena'da da anlatıldığı üzere, bu tür spesifik durumlarda hayran olanla hayran olunan arasında hep bir 10-15 yaş fark olur. Bellucci demişken o da tacını,
Malena'da oynadıktan sonra 2000'lerin hemen başında Loren'den devralmıştı. Şimdi onun yaşı da, tacını başkasına devredecek kadar ilerlemiş bulunuyor. Demek ki zaman; öyle güçlü, gizemli bir şey ki, en çok da güzel kadınların yıllar içindeki dönüşümleriyle kendini gösteriyor. Büyük güzellikleri eskiten zaman, bilginin (sophia) ta kendisi belki de. Bu yönüyle bütün büyük güzelliklerden de -tabiatın harikaları dahil- daha büyük. Zaman, Allah'ın en yüce mucizesi...
Rekor sayıda filmde oynadı, pek çok ödül aldı
Sophia Loren 1961 yılında yapımı, Vittorio De Sica imzalı
Two Women filmindeki performansı ile En İyi Aktris Oscar'ını kazandı. Bu filmiyle 22 uluslararası ödül aldı. Toplam 92 filmde oynayan Loren'in en bilinen filmleri Anthony Mann'ın epik eseri
El Cid (1961), Peter Sellers'la oynadığı
The Millionairess, Clark Gable ile oynadığı
It Started in Naples (1960), Marcello Mastroianni ile oynadığı
Yesterday, Today and Tomorrow (1963), Paul Newman ile oynadığı Peter Ustinov'ın eseri
Lady L (1965), Gregory Peck ile oynadığı
Arabesque (1966) ve Marlon Brando ile oynadığı Charlie Chaplin'in son filmi
A Countess From Hong Kong (1967) idi. 1964'te
The Fall of the Roman Empire filminde 1 milyon dolar kazanarak en büyük tecimsel başarısını elde etti. Bugüne kadar oynadığı filmlerden Grammy, Golden Globes, Bafta ve Laurel ödüllerini kazandı. Loren; 2007'de 73 yaşında iken, genç 'celebrity'lerin soyunarak poz verdiği meşhur Pirelli takvimi için poz verdi. Son olarak da 2009 yılında Daniel Day-Lewis, Penelope Cruz ve Nicole Kidman'ın da oynadığı
Nine adlı filmde rol aldı.