Prof. Dr. Burhanettin Duran, 1993'te Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde yüksek lisans yaptı. Duran'ın, İslamcılık, Türk dış politikası, Türk düşünce hayatı ve Türk siyasi hayatı alanlarında önemli çalışmaları yer alıyor.
Dünya Çatışma Bölgeleri, Dönüşüm Sürecindeki Türkiye kitaplarının yazarlarından Duran'ın çalışmaları,
Journal of Muslim Minority Affairs başta olmak üzere birçok dergi ve derlemede yayımlandı. Şu anda Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörlüğü görevini yürüten Duran,
Daily Sabah'ta da dış politikayla ilgili yazılar yazıyor. Duran, birikimlerini ve gündemle ilgili değerlendirmelerini önümüzdeki haftadan itibaren, haftada iki gün SABAH okuyucularıyla da paylaşacak. Türkiye'nin bugünkü en önemli sorununun 17 Aralık sonrası açığa çıkan paralel yapının sızdığı devlet kurumları olduğunu anlatan Duran "Gülen hareketi dini bir yapı olmaktan çıktı. Emniyet, yargı ve istihbarat gibi kritik devlet kurumlarının yeniden dizayn edilmesi gerek. Türkiye'nin önceliği bu olmalı" diyor. Duran, Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıl içinde hangi sorunlarla karşılaşabileceğini şöyle değerlendiriyor:
"İki öncelikli konumuz var; 17 Aralık süreciyle beraber Türkiye'deki devlet kurumlarının yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. İkinci önceliğimiz ise istikrarlı bir şekilde demokratik açılımlarla devam etmeliyiz. Türkiye, paralel yapının tasfiyesi için siyasi irade gösterirken demokratik bir şekilde kendi sivil anayasasını, siyasal sistemini oluşturmalı."
"Türkiye 90'larda karanlık bir dönem geçirdi. 2000'lerde ise dönüşüm başladı. Bu dönüşüm henüz tamamlanmadı. Vesayetle mücadele edildi. Kurumlar yeterince güçlü olmazsa boşlukları başka vesayetler doldurur. Bu kurumların Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne bağlı olacak şekilde yapılandırılması gerekiyor."
"Türkiye bir dönüşüm süreci içinde olduğu için sahici bir kutuplaşma da yaşıyor ve yaşayacak. Kürt sorunu, Alevi ve gayrimüslimlerle ilgili açılım yaparken elbette bundan rahatsız olan kesimler olacak. Kutuplaşmayı sürdürmeye devam edeceklerdir."
"AK Parti'nin otoriter bir rejime doğru yöneldiğini düşünmek yanlış olur. Demokrasi diyolojik bir süreç. Kutuplaşmanın uzlaşmayla mı yoksa rekabetle mi çözüleceği önemli."
"Cumhurbaşkanını halk seçecek. Artık cumhurbaşkanı sembolik olamaz. Sorumlulukları ve yetkileri olan bir cumhurbaşkanı olacak. İki partili siyasete benzer bir sisteme gidiyoruz. Yaklaşık beş yıl boyunca Türkiye'nin kendi siyasi sistemi arayışına gireceğini düşünüyorum."
"Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olursa kenarda durmaz. Durmamalı da. 17 Aralık'ta Erdoğan'ın güçlü duruşu olmasaydı hükümet giderdi."
"Gülen hareketi 150'yi aşkın ülkede çokuluslu bir yapı. Türkiye'nin dış politikasını Erdoğan'ın Davos çıkışından beri açıkça eleştiriyor. ABD'deki modern İslam anlayışına da oldukça uygun bir yapı. Bu parametrelere baktığımızda birçok ortak çıkar görebiliyoruz. Bu, Türkiye içinde bir dini yapı olmaktan çıktı, küresel hareket haline geldi."
"Gülen hareketinin önündeki en önemli sorun aşırı siyasallaşması oldu. Türkiye'nin yurtdışındaki imajını yıkmaya yönelik diasporik bir yapıya dönüştü."
"ABD ile olan ilişkilere artık stratejik ortaklık değil; konu konu bakmak lazım. Bazı konularda ortakken bazı konularda artık farklılaşıyoruz. Gülen'in varlığı şu an için ABD'nin menfaatlerine uygun. İade konusu bir süre daha tartışılmaya devam eder. Kısa vaade bir gelişme beklemiyorum."
