IŞİD 'E, EL KAİDE BİLE TA HAMÜL EDEMEDİ
- Ama muhalefetin çok eleştirdiği şey dış politika. Siz dış politikamıza nasıl bakıyorsunuz?
- 2000'li yıllarda uygulanan çok boyutlu ve sıfır sorun esasına dayanan politikalarıyla Türkiye'nin Ortadoğu'daki bozuk algısı değişti. '40 yıl sonra Suriye başkanının ilk ziyareti' ifadeleri yanlış politikaların traji komik göstergeleri. Çünkü Almanya ve Fransa liderleri her yıl 30 defa olağan görüşme yapar. Türkiye'nin bir komşusuna bu kadar uzun zamandır duyarsız kalması açıklanamayacak şeyler. Türkiye için biçilen ilk 10 ülke arasına girme, merkez ülke olma hedefi için bu politikalar doğruydu. 2009 yılına kadar komşularıyla en ileri düzeyde ilişki tablosu varken şu an başka bir tablo var. Ancak konjonktür değişti bölgede. Türkiye'nin dış politikalarına bir tür meydan okuma söz konusu.
- Adını bile duymadığımız IŞİD nereden çıktı?
- IŞİD belli dönem El Kaide'ye bağlı olmuş, ama onlardan daha radikal ve şiddetli eylemleri olduğu için El Kaide reddetmiş. El Kaide'nin bile tahammül edemediği bir örgüt IŞİD. Irak kökenli, palazlanması Suriye'de oldu. Üç bin civarında Avrupa'dan İslam kökenli ya da sonradan Müslüman olan kişilerin katıldığı söyleniyor. Türkiye'nin IŞİD'e destek olduğu söyleniyor, bu doğru değil. Almanya'yı, İngiltere'yi ve Fransa'yı da suçlamalı.
- Herkes IŞİD'i İslamcı biliyor ama ne kadar İslami bir örgüt bu?
- İki ihtimal var. Görünürde bir İslamcılık sözkonusudur da amaç başkadır. Irak'taki amaç belli; sünni bölgeleri kontrol etmek ve Maliki otoritesini sorgulayıp sarsmak. Yaptıkları şeylere bakınca İslamın öğretileriyle alakaları olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Siyasi çıkarları ve destekçilerini artırmak için İslam'ı bir maske olarak kullanıyor olabilirler. Diğer ihtimal de kafalarındaki 'aşırı İslam' tasavvuru olabilir. Hariciler, Hz. Ali'yi bile yeterince Müslüman görmedikleri için öldürmüşlerdi. Birileri İslam adına kendi 'ilkel İslam' anlayışlarını en doğru kabul edip bunu başkalarına kabul ettirmek için şiddete başvurabiliyor. IŞİD dediğimiz bir tür virüs.
- Yönetim boşluğu mu örgütleri doğuruyor?
- Evet. Çok uzun dönem istikrarsızlığın, haksızlıkların olduğu yerlerde zemin bulabiliyorlar. Boko Haram, El Kaide, El Şebab böyle. İnsanlar 60 yıl savaştan başka bir şey görmemişler ve müthiş öfkeliler, gelecek perspektifleri yok. Birikmiş öfkeyi kendilerine sunulan silahla kusuyorlar.
- Yani 'savaş zenginlerin terörü, terör fakirlerin savaşı' haline geliyor?
- Aynen öyle. Terör örgütleri elbette bağımsız değil, kullanılmaya müsait. Bazen proje olarak da ortaya çıkar ya da manipüle edilirler. ABD'nin Nikaragua'daki kontra terörünü icat etmesi gibi.
- Dünyanın her yerinde savaş var ama nedense 'İslamcı terör' gündemde. Bir tür şeytanlaştırma mı söz konusu?
- Budist terörist, Hıristiyan terörist denmiyor. Bunun temeli batıda çıkan 'fundamentalizm' denilen ve olumsuz algılanmayan köktendincilik kavramına gider. 1950'lerden sonra İslam dünyasına transfer edildi. Bu bir sepet oldu ve her şey kasti bir şekilde bunun içine atıldı. Bütün İslamcılar fundamentalist oldu. Silahlı mücadeleye girişen her örgütü terör örgütü diye niteleyemeyiz. Filistinliler ve Çeçenlerin silah kullanması buna örnektir. Bu subjektif bir şey.
- Son 50 yıldaki insan kaybı ne?
- İran-Irak, Sudan-Darfur, Arap-İsrail, Afganistan- Sovyetler, Tibet-Çin, Çeçenistan-Rusya savaşları ile Sudan, Kolombiya, Ruanda, Kongo, Cezayir, Vietnam, Keşmir, Kamboçya, Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Nikaragua, Lübnan, Doğu Türkistan, Bosna-Hersek ve Kosova iç çatışmalarında ölen insan sayısı 60 milyonu geçti.
- Sonuçta bu savaşlar biter mi? - Dünya tarihine bakarsak 'Bu savaşlar hiç bitmez' dememiz gerekir. Teorik olarak ise dünyanın bu çatışma ve savaşlara mahkum olmadığını söyleyebiliriz. AB tecrübesi bunun somut göstergesi. 193 ülke bunu neden yapamasın?
ARAP DEVRİMLERİ YERLİLİĞİNİ YİTİRDİ
- Boko Haram nereden çıktı?
- Nijerya kökenli bir örgüt. Bu ülke çok fazla yabancı müdahalesine maruz kalmış bir yer. 175 milyonluk nüfusunun yarısından fazlasını Müslümanlar oluşturuyor. Hıristiyan devlet başkanı var, yoksulluk çok yaygın. El Kaide ve IŞİD'in doğmasına zemin teşkil eden ortam Nijerya'da da fazlasıyla var. Yaptıkları İslam algısına zarar veriyor.
- Ukrayna'da olan ne?
- Avrupa ile Rusya'nın kavgası bu. Avrupa, Rusya'nın nüfuz alanına zamansız girdi. Geçmişte bunu Letonya, Estonya ve Litvanya'ya yaptı ve başarılı oldu. Rusya sürekli alan kaybetti. Ama 2000'li yıllarda Rusya ekonomisini toparladı ve geride kalanları tutma konusunda ısrarcı oldu. Beyaz Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve Moldova'da gücünü yeniden toplamaya çalıştı.
- İran ve Suudi Arabistan'da Arap Baharı olur mu?
- Ben bunlara Arap devrimleri diyorum. Bunların birilerinin düğmeye basmasıyla olduğunu düşünmüyorum. Tunus'tan Mısır'a kadar kendiliğinden gelişti. Küresel güçler de, bölge ülkeleri de hazırlıksız yakalandı bu devrimlere. Halk hareketleri ile iktidarların değişmesi Amerika'nın istediği bir şey değildir. Çünkü yönetime kontrol edemeyeceği bir iktidar gelir. Arap devrimleri ile birlikte bir sel söz konusu. ABD manipülasyonlarla bu seli istediği yöne yönlendirmeye çalıştı. Mısır'da bunu başardı. Bahreyn, Umman ve Suudi Arabistan'da biraz ayaklanma oldu ama para dağıtarak bunu bastırdılar. Arap devrimleri yerliliğini yitirdi. Eğer birileri bu seli yönlendirmeye muktedir olmaya başlamışlarsa Suudi Arabistan'a yönelmez. Türkiye'de de otoriterlik yok, İran'da ise mezhepsel aidiyetler çok kuvvetli.
-Dünyanın her yerinde çatışma var ama nedense İslam dünyası hep savaş bölgeleriymiş gibi algı yaratılıyor.
-Üçüncü dünya ülkeleri denilen alanlar diyelim buna. Gelişmekte olan ülkelerde çatışmaların yoğun olduğunu görüyoruz. Latin Amerika ülkelerinde, Afrika, Ortadoğu, Kafkasya ve Güney Asya ülkelerinde çatışma yoğun.