- Bu soruyu Kenan Işık söylemişti. Oradan duydunuz değil mi?
- Hayır izlemedim cidden. Ben İngiltere'de garsonluk yaptım. O yüzden biliyorum. (Çatal ve bıçakların masada saat olarak 4.20'yi gösterir gibi durması memnuniyeti işaret eder.)
ÖLÜMDEN DEĞİL ÖLÜM ŞEKLİNDEN KORKUYORUM
- Aile değerlerine bağlısınız ve annenizin evi ortak buluşma noktanız...
-Evet aynen öyle. Aile kavramı benim için çok önemli. En mutlu anlarım ailemle olduğum anlardır. Orada olan eğitim ve ahlak topluma yansır. Siz çekirdek aileye ne kadar kıymet verirseniz toplumdan da o kadar kıymet alırsınız.
- Kızınız Iraz ile ilişkiniz bir arkadaştan ziyade bir baba-kız ilişkisi mi?
- Ben arkadaş değilim. Ben arkadaşı olursam babası kim olacak? Çok güzel bir ilişki ve paylaşımımız var.
- Babanızı özlüyor musunuz?
- Özlemez olur muyum? Tabii ki... Babam benim için çok değerli bir insandı. Her zaman minnetle anarım.
- Size aktardığı en baskın yön ne olmuştur babanızın?
- Dürüst ol, yalan söyleme! Haksızlık yapma. Bizim için dominant unsurdur o.
- Yıllar sizden ne götürdü, ne getirdi?
- Yıllar benden ne götürdüyse karşılığında da getirmiştir. Götürdükleri ve getirdikleriyle muhasebe yapmanın anlamı yok esasında. Siz yaşamı hedeflediğiniz şekilde yürekten, içten, çalışarak, paylaşarak yaşamaya çalışıyorsanız getirdikleri de olur, hücrelerinizden götürdükleri de olur.
- Ne olması gerekiyorsa o mu olur?
- Tabii ama bu demek değildir ki her şeyi olduğu gibi seyredeceksin... Kendi organizasyonunuzda elinizden gelen çabayı göstereceksiniz ama yaşamın da kainatın da kendine göre bir organizasyonu var. Onun bozulmasına kainat hiç izin vermez. Akışa bırakın ve olacakları kabul edin. Her şeyin bir nedeni vardır.
- Bu tevekkül ve kader anlayışı mı?
- Kader derken koyu kader değil. Büyük organizasyona saygı duymak...
- Nedir o büyük organizasyon?
- Siz ona kader diyorsunuz işte, ben ona öyle demiyorum.
- Nasıl ölmek istersiniz?
- Ben ölümden korkmuyorum. Sadece ölümün şeklinden korkarım. Neyi hak ediyorsanız o şekilde ölürsünüz.
- Bugüne kadar sorup da cevabını alamadığınız soru nedir?
- Gereksiz yere sorduğunuz soruların cevabını alamazsınız. Ama gerekli ve anlamı olan bir durumda sorduğum soruların cevabını almışımdır. Alamadığım cevaplara bakarsak demek ki gereksiz soruymuş. (Gülüşmeler)
- Selçuk Yöntem'in mutlu bir hayat sürmek için yöntemleri neler?
- Şu ana kadar yaşanmışlığımda yaptıklarım, yapmayı düşündüklerim, ailem, dostlarım, arkadaşlarım... Budur.
ŞÖHRET KAVRAMINA İNANMAM
- Garsonluk dışında bilmediğimiz hangi meslekleri yapmıştır Selçuk Yöntem?
- Konservatuvarı bitirip okumak için İngiltere'ye gittiğim zaman orada değişik bir yıl geçirdim. Garsonluk, sunuculuk, ütücülük yaptım, bulaşık yıkadım. Hayatın bayağı değişik ilgi alanları ile uğraştım. Tecrübe oldu.
- Bir röportajınızda bu 'halk adamlığı'ndan elit zevkleri olan bir adam kimliğine geçtiğinizi söylediniz. Elit olmak için böyle pahalı zevkler mi gerekiyor?
- Öyle bir şey dediğimi hiç hatırlamıyorum. O elit noktalarını kendileri yorumlamışlar. Ben öyle bir şey demem yapı olarak. Ben sadece insanım. Hayatı elimden geldiğince doğru yaşamaya çalışıyorum. Paylaşmacı yaşamaya çalışıyorum. Evet bu arada bir takım zevkleriniz değişebiliyor. Bunu elitizmle açıklayamayız. Şöhret kavramına hiç inanmam, sadece tanınma olarak değerlendiriyorum bu konumu. Sade bir insan olarak hâlâ mesleğini öğrenmeye çalışan ve mücadele eden biriyim.
- Yıllardır tiyatro, sinema ve televizyondasınız ve hâlâ öğrenmeye devam mı yani?
- Bunun sonu yoktur. Ünlü tiyatrocu Stanislavski ölürken "Tam tiyatroyu öğrenmeye başlıyordum ama ölüyorum" diyen bir insan. Onun için biz her şey bitti, her işi çözdük diye bir sonuca ulaşamayız. Her gün yeni bir şey öğrenebiliriz, öğrenmenin sonu yok.
İYİ NİYET KAİNATTA SIKINTI YARATIYOR
- Şöhret özgürlüğü gaspeder malum. Size müdahale eden yönleri ne?
- Evet özgür olamıyorsunuz, istediğiniz yere gidip istediğiniz ortamlarda bulunamıyorsunuz. Sade bir insan olarak da hayatta yaşamak istediğiniz zevkler var. Onlar biraz zedeleniyor ve enerjisini kaybediyor. Ne yapalım, her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisi var.
- Ne yapmak istiyorsunuz mesela?
- Aslında ben bunu kaale almıyorum pek. Yalnız bir yerde yemek yemek, tek başınıza alışveriş yapmak, sinemaya gitmek gibi...
- Şöhretin getirdiği ego duygusu peki?
- Hayır yok. Egonun ne yararı var ki? Hepimizde bu ego var ama olumsuz yönde onu dışarı çıkartmamaya çalışıyoruz. İnsan tabii ki kendini sevmeli, beğenmeli ama hiçbir zaman başkasını zedelemeden bunu yaşamalı.
- Bugünün Saraylısı'nda canlandırdığınız Ata Katipoğlu iyi niyetinden dolayı sıkıntı yaşayan bir karakter. Siz hayatta iyi niyetinizden dolayı sıkıntı çektiniz mi?
- Sadece benim değil yaşamda herkesin başına gelir. İyi niyetli ve iyilikle davrandığınız zaman onu hiçbir zaman karşılığını beklemeden yapmalısınız. Karşılığını beklediğiniz zaman sıkıntıya düşersiniz. "İyilikten maraz doğar" deriz ama iyi niyetin kainatta sıkıntı yarattığı bir gerçek. Çünkü insanlar suistimal etmeye çok yatkın varlıklar.
H. SALİH ZENGİN