Sonbaharın yavaş yavaş yüzünü gösterdiği ve yeni sezon kıyafetlerin mağazalarda yer almaya başladığı dönemdeyiz. Kadınlar için çoğu zaman alışveriş yapmak çok daha kolay. Ancak Türkiye'de son birkaç yıldır modayla daha fazla haşır neşir olmaya başlayan erkekler için çoğu zaman yol gösterici stil önerileri vermek gerekiyor. Biz de son dönemde eğlenceli program içerikleriyle olduğu kadar farklı stilleriyle de özellikle sosyal medyada fenomen olan atv'nin Elin Oğlu programının sekiz yakışıklısıyla bir araya gelip moda ve stilleri hakkında konuştuk.
ANTONIO STOKES/ABD
50 güneş gözlüğüm var
Dümdüz siyah giyinmeyi de rengarenk giyinmeyi de sevdiğini söyleyen Antonio Stokes, "Gittiğim yere göre giyinmeyi tercih ediyorum. Akşamları yatmadan önce kıyafetlerimi hazırlıyorum. Ancak sabah kalktığımda seçtiğim kıyafetleri bir elden geçirip öyle giyiyorum. Türkiye'de pazara gittiğini ve bit pazarlarından farklı şeyleri satın almaktan keyif aldığını söyleyen Stokes, aksesuvar kullanmayı çok sevdiğini söylüyor. Güneş gözlüğünün kendisi için bir tutku olduğunu ve 50'den fazla gözlüğü olduğunu söyleyen Stokes, 10-15 yıllık parçaları bile dolabında tuttuğunu söylüyor. Stokes kendi tarzını tek kelimeyle Antonio olarak tanımlıyor.
ROBBIE LEE VALENTINE/İngiltere
Botlarımdan asla vazgeçmem
Siyah renkte giyinmekten büyük keyif aldığını söyleyen ve İngiltere sokak tarzının genel olarak kendi tarzını yansıttığını söyleyen Robbie Lee Valentine, modayı yakından takip ettiğini söylüyor. Tasarım markaları, uygun fiyatlı markaların ürünleriyle kombinleyip giymekten hoşlanan Valentine, Chalsea botları ve Dr Martens botlarını çok sevdiğini söylüyor. Trençkot giymeyi sevdiğini söyleyen Valentine, "Aldığım her şeyi tam vücuduma uydurmak için muhakak terziye veriyorum" diyor. İstiklal Caddesi'ndeki gençlerin giyim tarzını beğendiğini söyleyen Valentine, kaliteli bir trençkota para vermekten asla çekinmediğini söylüyor.
EMRACH USKOVSKI/Slovakya
Doğru ceket hayat kurtarır
Üniversite yıllarından bu yana tarzının değişmediğini söyleyen ve ekranda olmasının tarzını değiştirmediğini söyleyen Emrach Uskovski, iyi kesimli kaliteli bir ceketin akıllı bir stil yatırımı olduğunu söylüyor. Spor- şık giyinen ve pantolon ya da jean ile gömlek kombinleri yapan Uskovski İstanbul'un bir alışveriş merkezi olduğunu söylüyor. Ayakkabı, saat ve ceket almaktan büyük keyif aldığını söyleyen Uskovski, arkadaşlarının kendisine kıyafet etmesinden hiç hoşnut olmadığını söylüyor.
ANDREY POLYANIN/Rusya
İlk iş siyah bir palto alacağım
Tarzını tek kelimeyle salaş olarak ifade eden Andrey Polyanin, asla deri ceketlerden, jean'lerden ve bol tişörtlerden vazgeçmiyor. Dolabındaki birçok parçanın salaş ve elegan parçalar olduğunu söyleyen ve gündüzden geceye rahat taşınan kıyafetleri giymeyi tercih ettiğini söyleyen Polyanin, botları ve spor ayakkabıları tarzının vageçilmez bir parçası olarak gördüğünü söylüyor. Küçük bir dolabı olduğunu söyleyen Polyanin, sonbahar için ilk iş siyah bir palto alacağını söylüyor.
MASATAKA KOBAYASHI/Japonya
Asla logolu tişört giymem
Giyim tarzını klasik olarak tanımayan Masataka Kobayashi, sonbahara girerken ilk iş bej rengi bir ceket satın almış. Jean yerine renkli kumaş pantolonları seven özellikle de mavi tonları içinde kendisini rahat hissettiğini söyleyen Kobayashi kontrast rekleri kullanmayı sevdiğini söylüyor. Dolabında altı-yedi ayakkabı olduğunu ancak her birinin farklı bir renkte olduğunu söyleyen Kobayashi, "Asla mor renk giymem ve logolu üzerinde desen olan tişörtleri asla sevmem. Polo yaka tişörtler dolabımda geniş yer tutuyor" diye konuşuyor.
DANILO ZANNA/İtalya
100 çiftten fazla ayakkabım var
Kendi tarzını 'bomba' diyerek tarif eden, modayı yakından takip eden Danilo Zanna, "Dikiş makinasıyla yeni bir şeyler yaratmayı çok seviyorum" diyor. Hipster tarzını benimsediğini söyleyen aksesuvara çok para harcayan Zanna, "Ayakkabı alışverişi için İtalya'ya gidiyorum. 100 çiftten fazla ayakkabım var. 16 yaşında aldığım ayakkabıları bile kullanıyorum" diyor. Zanna, Umut Eker ve Kemal Doğulu'nun tarzını beğendiğini söylüyor.
MANUEL REINA/İspanya
Hiç kravatım yok
Pastel tonlarını ve renkli giyinmeyi sevdiğini söyleyen Manuel Reina, "Çoğunlukla jean ve renkli pantolon üzerine tişört giymeyi seviyorum. Hayatta kravat takmam. Evde de hiç kravatım yoktur. İhtiyaç olduğunda bir arkadaşımdan ödünç alıyorum" diyor. Sürekli alışveriş yaptığını söyleyen ve her gün bir parça kıyafet almaktan hoşlanan Reina, "Ruh halime ve gideceğim yere göre giyiniyorum. Asla marka bağımlısı değilim. Zaten bir markanın tüm parçalarını beğenmek de zor bence. Beğendiğim bir şeyi satın alırım. Öyle bir kerede tüm sezon kıyafetlerini satın alanlardan değilim" diye konuşuyor. Renia, her dışarı çıktığımda bir parça satın alarak eve döndüğünü söylüyor. En sevdiği tasarımcının Raf Simons olduğunu söyleyen Reina, "Benim için tarzıma uygun olması çok daha önemli. Tabii ki kumaşı ve dikişinin kaliteli olması benim için çok önemli" diyor.
CHABY HAN/Güney Kore
Düz ve desensiz parçaları severim
Öğrencilik günlerine bir süreliğine ara veren Chaby Han, "Televizyon işine başlamadan evvel giyim tarzımı hiç önemsemiyordum. Zaten üniversite öğrencisi dolapta ne bulursa biraz onu giyiyor. Ben de tam öyleydim. Siyah rengi çok seviyorum. Düz ve desensiz parçaları seviyorum. Ancak şapka ve bere çok kullanıyorum. Beyaz gözlüğü televizyonda kullanıyorum ve çok beğenildiği için kullanmaya devam ettim. Jean kullanmayı ve kumaş iyi kalıplı bir ceket giymeyi seviyorum. Eylül sonunda yeni sezon tüm ihtiyaçlarımı satın alıp bu sezonluk alışverişimi tamamlamayı planlıyorum" diye konuşuyor. Dolabında çok kıyafet olduğunu ve eski tişörtlerini bile sakladığını söyleyen Han, İstanbul'da alışveriş yapmanın çok kolay ve zevkli olduğunu söylüyor. Han, "Benim ülkemde aslına bakarsanız erkekler cilt bakımlarına çok özen gösterir. Ancak Türkiye'de bunun olmamasına şaşırıyorum aslına bakarsanız" diyor.
