Dünyanın her ülkesinde küçük çocuklara okutulan bir masal vardır. Karıncalar, sıcak yaz aylarında büyük zahmetlerle topladıkları kırıntı erzakları kış aylarında yemek için ve büyük çabalar sarf ederek yerin altına kazdıkları labirent gibi dehlizlerde depolar. Ağustos böceğiyse aynı yaz aylarında o cır cır sesiyle şarkılar söyleyip çalıp oynadığı için kış aylarında aç bilaç dolaşır. Çocuklara bu masalda verilmek istenen mesaj açık ve nettir: "Çok çalışın ki, hiç çalışmak istemeyen ağustos böceğinin kış aylarında düştüğü duruma düşmeyin." Oysa ABD Arizona Üniversitesi Entomoloji Fakültesi aynı fikirde değil... Üniversitenin, karıncaların yaşamlarını ve alışkanlıklarını incelemek için yaptığı ilginç araştırmadan, karıncaların çocuklara anlatılan masal gibi hiç de öyle külliyen ve canla başla çalışan bir yaratık olmadığı, üstelik çoğunun hiç çalışmadığı ve yan gelip yattığı anlaşıldı. Araştırma, Kuzey Amerika'nın bir bölgesinde yaşayan kahve renkli 'temnothrax rugatulus' adı verilen karıncalar üzerinde yapıldı. Laboratuvar çalışmaları için toplanan karıncalar teker teker çeşitli renklerle işaretlendikten sonra, yaratılan doğal ortama salıverildiler. Yaşam ve davranışları iki hafta boyunca, beşer dakikalık sürelerle günde altı kez izlenen karıncalardan yüzde 71.9'unun sadece yarım gün çalıştığı, yüzde 25.1'nin ise yerlerinden bile kıpırdamadıkları gözlendi. Araştırmacılar, karıncalarda gözlenen bu tembelliğin yalnız 'temnothrax rugatulus' türünün bir özelliği olmadığını bunun tüm karınca kolonileri için geçerli olduğu görüşünde. Bazı bilim insanları, karıncaların yarım gün çalışmalarını vardiya usulü çalışmalarına yordu, bazısı da tembellik yapıp yan yatan karıncaların çok yaşlı ya da çok küçük yaşta olabilecekleri görüşünde. Daha düz ve sığ düşünenler ise bunca tembel karıncaların önünde vızır vızır çalışan karıncaların buna nasıl tahammül ettiklerini merak ediyor. Bunların cevabını vermek için üniversiteler yeni yeni araştırmalar yaparlar herhalde.