1984 Olimpiyat Oyunları'ndan bu yana eskrim branşında ilk kez bir sporcumuz Türkiye'yi olimpiyatlarda temsil etme hakkını kazandı. Milli eskrimci İrem Karamete, Rio yolcusu
İrem'in annesi de bir eskrim sporcusu ve iki kez olimpiyatlara katılmış. Önünde çok iyi bir örneğin olduğunu söyleyen İrem, "Annem benim idolüm. Rio'dan kesin bir madalya istiyorum" diyor
MİLLİ eskrimci İrem Karamete (23) 10 yaşında eskrim sporuna başladı. 15 yaşında milli eskrimci olmayı başardı. Onlarca altın, gümüş, bronz madalya kazandı. 2013'te Mersin'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda üçüncü olarak büyük bir başarı elde etti. Hatta devlet fotoğrafını pula basarak başarısını kutladı. İrem; cesaretli, kazanmaya odaklı ve hamlelerini zekice kuran bir eskrimci! Ayaklı satranç olarak tanımlanan eskrimde de onu kimse geçemiyor. Üst üste beş kez Türkiye Eskrim Şampiyonu olan sporcu, 1984 Olimpiyat Oyunları'ndan bu yana eskrimde ilk kez Türkiye'yi olimpiyatlarda temsil etme hakkını kazandı. Başarısında en büyük etken ailesi. Çünkü onlar aile boyu eskrimci. Babası Mehmet Karamete Almanya ve İsrail eskrim milli takımlarında antrenörlük yapmış. Annesi Nili Drori Karamete ise İsrail Eskrim Milli Takımı ile 1976 Montreal Olimpiyat Oyunları ve 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları'na katılmış. Ablası Merve de milli eskrimci. Aile boyu eskrimci olma hali eve girince hemen hissediliyor. Eskrimle ilgili tablolar duvarlarda asılı. İrem'in annesinin olimpiyatlardaki mücadelesi ise fotoğraf karelerinde ölümsüzleşmiş, madalyaları, kupaları itinayla saklanıyor. Odasındaki onlarca madalyayı göstererek "Sürekli madalyalarımın yanımda olduğunu görmek, uyandığımda onlara bakmak beni motive ediyor." diyor. Milli sporcu bir yandan da eğitimini sürdürüyor, Özyeğin Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde okuyor. Milli sporcuyla aile boyu eskrimci olma halini, olimpiyatı ve başarı hikayesini konuştuk.
- Eskrime ilginiz aileden geliyor. Nasıl bir ailede büyüdünüz?
- Çok şanslı bir çocuktum. Küçüklüğümden beri sadece eskrim değil, birçok sporla ilgilendim. Babam eskrim antrenörü. Annem de eskrim de iki defa olimpiyatlara katılmış bir isim. Bilinçli bir ailede büyüdüm.
- Anne ve babanızın eskrim hikâyesi nasıl başlıyor peki?
- Babam Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nden mezun oluyor ve Almanya'da antrenörlük eğitimi alıyor. Alman eskrim milli takımında antrenörlük yaptıktan sonra İsrail eskrim milli takımında annemin antrenörlüğünü yapıyor. Annem de İsrail eskrim milli takımında iki kere olimpiyatlara katılmış bir isim. Babam annemin antrenörlüğünü yaparken birbirlerine âşık oluyor ve 1985'te evleniyorlar.
- Anneniz eskrime Türkiye'de devam ediyor mu?
- Türk vatandaşı olduktan sonra Türkiye'de bir süre daha eskrim yapıyor. Türkiye adına 1985'li yıllarda Balkan Şampiyonası ve Türkiye Şampiyonaları'na katılıyor. Sonra ablam Merve doğuyor. Merve de eskrim yaptı, milli takım sporcusuydu. Sonra eğitim hayatına yöneldi. Ben doğduktan sonra ise annem eskrimi bıraktı.
- Eskrim sporuyla ilgili bir ailenin ev ortamı nasıldı, evde hep eskrim mi konuşulurdu?
- Bilinçli bir aile ortamı oluyor. Beni iyi yönlendirdiler. Sadece eskrim yapmadım, yüzdüm, tenis, bangminton, voleybol, basketbol oynadım. Ama gönlüm eskrimdeydi. İki sene Romen bir antrenörle çalıştım. Sonra Rus Damir Sayfutdinov ile çalışmaya başladık. Dokuz yıldır onunla Rus sistemini çalışıyorum. Ruslar eskrimde çok iyiler. Yedi yıldır ise İstanbul Marmara Eskrim Spor Kulübü'ndeyim.
-
'Ah keşke babam antrenörüm olsa' demedin mi hiç?
- Çok ilginç ama hiç sormadım. Hep bir kulübe gittim ben.
- Türkiye'de çok popüler bir spor olmadığı için hayatınızda dezavantajları oldu mu?
- Arkadaşlarımın çoğu biliyordu bu sporu. Çok destek oldular bana. Eskrim hayatıma çok şey kattı, okul hayatımı ve sosyal hayatımı da etkiledi. Eskrim sayesinde sporcu ruhu ve kimliği kazandım. Düzenli, sistemli, planlı olmayı ve hayatımın 24 saatini en iyi şekilde değerlendirmeyi öğrendim. Çok planlı bir hayatım var.
İDOLÜM ANNEM
- Yıllar içinde onlarca altın, gümüş ve bronz madalyalar, kupalar kazandınız. Üst üste beş kez Türkiye şampiyonluğunuz var, kimseye kaptırmıyorsunuz...
- Belli bir seviyeye geldikten
sonra ikinci olmak biraz
zor. Hedefin daha da büyüyor,
çıta yükseliyor.
- Çocukluktan itibaren hedefinizi büyütme konusunda anneniz size nasıl bir öncülük yaptı, olimpiyat anılarını anlatır mıydı?
- Annemin olimpiyatlara
gitmiş olması hedefimi
daha da büyüttü.
Çünkü olimpiyatlara
gitmek için çok
elit bir sporcu
olmak lazım.
Annem benim
için idol.
Onunla aynı evde
yaşamak, onun yaşam
tarzını, olaylara bakış açısını
görmek ve 'Nasıl olimpiyata
gidebildi, bunun için
ne yaptı?' diye düşündürüyor
insanı. Hep de anlatırdı bana.
- Neler anlatıyordu?
- Hep çok çalıştığını,
planlı, programlı olduğunu,
ailesinin ona çok destek
olduğunu anlatıyordu.
Bazen zor zamanlar geçirdiğim
oldu, çok çalıştığım
halde maçım
kötü geçti. Bu çok sinir bozucu bir
durum. Çünkü büyük emek veriyorsun,
başarı olmayınca pes ediyorsun,
ağlıyorsun. Bazen öyle
bir an geliyor ki, her şeyi bırakabilirsin.
Çünkü o an dönüm
noktası. Ama annemin moral
motivasyonu hep yüksekti.
Hayallerimde de annem
gibi başarılı
bir eskrimci
olmak vardı.
Adım
adım annemin yolundan gidiyorum.
- 2016 Rio Olimpiyat Oyunları'na katılmak nasıl bir sorumluluk?
- Türkiye'de en son 1984
yılına eskrimde olimpiyatlara
gidilmiş. Ona da davet usulüyle
gidilmiş, eleme yoluyla
değil. 32 yıl sonra 2016 Rio
Olimpiyat Oyunları'na gitmeyi
hak kazanmayı başarmak hem
benim hem de Türkiye için çok
önemli. Artık insanlar önlerine
olimpiyat hedefini koyabilecek.
OLİMPİYAT HAYALİMDİ
- 2016 Rio Olimpiyatları için Prag'daki eleme maçına anne ve babanız da gelmiş miydi, neler hissettiler?
- Ailem tüm müsabakalarıma
gelir ama Prag'daki maça çok
heyecanlanırım diye gelmelerini
istemedim. Hatta babam 'Biz gizlice
gidelim, kapıdan gizlice bakarız"
demiş anneme (gülüyor). İnternette
yayınlanan eskrim maçımı babam
heyecandan izleyememiş. Annem
çığlık çığlığa izlemiş. Türkiye'ye geldikten
sonra babam: 'Olimpiyatlara
katıldığına emin misin?' diye soruyordu
(gülüyor). Tüm aile bir buçuk
yıl boyunca kasılmışız, maçı kazandıktan
sonra hepimiz mutlu olduk,
rahatladık.
- Olimpiyatlarda 'Altın madalya kazanacağım!' diyor musunuz?
- Dünyada binlerce kişi arasından 34 kişi
seçildi. Ben 27. sıradayım. En üst seviyede, çok
özel kişileriz. Ama her şeyin adım adım olduğunu
düşünüyorum. İki senedir olimpiyatlara
katılmak için uğraşıyorum. 'Altın madalya bekliyorum'
desem ütopik olur. Ama 2020 Tokyo
Olimpiyatları için kesinlikle Rio Olimpiyatları'nda
madalya istiyorum.
- Neler hissediyorsunuz peki?
- Olimpiyata gitmek hep hayalimdi. Bir tutkuydu
benim için. Bu hayale ulaşmak için iki
yıldır çok çalıştım; kampa gittim, antrenmanlar
yaptım, müsabakalara katıldım. Yememe içmeme
dikkat ettim. Bir antrenmana gitmek bile beş saatimi
alıyordu. Eskrimde psikoloji de çok önemli.
Rio'daki maçım 10 Ağustos'ta. Elimden gelenin
en iyisini yapacağım. Ama kaybedecekken kazandığım,
kazanacakken kaybettiğim çok maç oldu.
O yüzden Rio'da da her şey olabilir. Kendime
çok güveniyor ve inanıyorum. Çünkü imkânsız
gibi görünen şeyleri başardığım çok oldu.
PULUM BASILINCA GURUR DUYDUM
- Pistte nasıl bir kişiliğe bürünüyorsunuz?
- Çok duygusal bir insanım. Narin, güler yüzlü
olduğumu söylerler. Ama müsabakada maskeyi taktığımda
mücadele ruhu başlıyor. Pistte bambaşka
bir kimliğe bürünüyorum. Tuş aldığımda bağırıyorum.
Eskiden maça çıkarken İtalyan, Fransız, Alman
diye çok takılırdım. Artık hiç onlara bakmıyorum.
Tamamen maçı almak için pistte çıkıyorum. Kaybetmeyi
düşünmüyorum ve kaybetme kelimesini asla
kullanmıyorum.
- Başarınızdan dolayı pulunuz da basılmıştı, pulda kendinizi görünce neler hissettin?
- Mersin'de 2013'te Akdeniz Oyunları'nda
bronz madalya kazandım. İlk büyük başarımdı.
Devlet de başarım üzerine pulumu basmıştı. Görünce
inanılmaz gurur duydum.
ADIYAMAN'DA DA ESKRİM YAPANLAR VAR
"Dünyada eskrim sporu kadınlar arasında çok popüler. Eskrim asil bir spor hatta 'Ayaklı satranç' olarak tanımlanıyor. Çünkü çok fazla kafayı çalıştırman gerekiyor, ona göre hamle yapıyor, zamanla yarışıyorsun. Kontrollü olmak ve odaklanmak gerek. Türkiye'de şu an kadınlar arasında eskrim gerçekten çok ilgi görüyor. Adıyaman'da bile eskrim sporu yapanlar var. Hatta Adıyaman'da iyi eskrimcilerden iki-üç milli sporcu var."