Kurtuluş Günü'nden Dünyalar Savaşı'na, İstila'dan Çılgın Marslılar'a çok sayıda Hollywood yapımı filmin ortak konusu uzaylıların Dünya'yı işgal etmesi. Hatta bazı komplo teorisyenlerine göre uzaylılar burada ve işgallerine çoktan başlamış durumda. Peki, uzaylıların bizden daha ileri seviyede olduğunu varsayarsak bunların Dünya'yı gerçekten ele geçirme ihtimali var mı? Uzaylılardan korkmamız için bir gerekçe olabilir mi? Bu yazımızda bu sorulara cevap aramaya çalışacağız.
Uzunca zamandır gökyüzünü dinliyoruz ve gözlemliyoruz. Uzayın bize yakın bölgelerinde bizden üstün teknolojiye sahip uzaylıların olma olasılığı çok düşük. Böyle yüksek bir medeniyet varsa bu, galaksimizin uzak köşelerinde ya da başka galaksilerde olmak zorunda. Ancak o kadar uzak mesafelerden Dünya'ya zahmet edip buradaki yaşamı imha etmek ya da işgal etmek için gelecek yüksek bir medeniyetin çok iyi bir gerekçesi olacağını varsaymak makul olacaktır. Zira medeniyet ne kadar gelişmiş olursa olsun böyle bir girişim zahmetli olacaktır. Peki, böylesine yüksek bir medeniyetin Dünya'yı işgal etmek için nasıl bir gerekçesi olabilir?
DÜNYADAKİ KAYNAKLAR İÇİN Mİ GELİRLER?
Filmlerde ve komplo teorilerinde en çok karşımıza çıkan gerekçe Dünya'nın doğal kaynaklarını ele geçirmek. Bahsedilen kaynak, Dünya'da bol miktarda bulunan su, metaller ya da mineraller olabilir. Ancak bu gerekçe saçmadır. İster su ister metaller olsun Dünya'dan elde edilebilecek bütün kaynaklar evrendeki yaşanmayan çok sayıda gezegen ya da asteroitlerden elde edilebilir. Gezegenler arası yolculuk yapabilen bir medeniyetin bunlardan istediği kaynakları almak yerine kalkıp daha maliyetli bir iş olan koca bir gezegendeki hayatı ortadan kaldırmaya çalışması mantıksız bir davranış olacaktır. Güneş sisteminin dışındaki asteroitlerden su ya da maden almak, Güneş sistemimize girip buradan kaynak alıp çıkarmaktan çok daha kolay ve ekonomik çünkü.
BİZİ KÖLE Mİ YAPACAKLAR?
İkinci bir teori de uzaylıların Dünya'ya bizi yemek için gelecekleri fikridir. Bir şekilde gıdaları tükenen uzaylılar gelip bizimle beslenmeye karar verebilirler. Ancak bu iddia da en az iki açıdan saçmadır. Bambaşka bir ekosistemde yaratılmış canlıların, bizimle beslenebileceğini ya da bizi lezzetli bulacağını düşünmek için iyi bir gerekçe yok. Dünyamızda milyonlarca tür olmasına karşın ve biz bu türlerle aynı gezegende benzer ekosistemlerde yaşamamıza rağmen onların çok küçük bir kısmı ile besleniyoruz. Hal böyleyken milyonlarca ışık yılı uzaklıklardan bizi gören uzaylıların, bizi lezzetli bulup yemeye gelmeye karar vermesi olasılık dışı.
İkincisi bu kadar uzun yolculuğa çıkabilecek gelişmişlik seviyesindeki bir medeniyetin gıda sorununu çözmüş olması gerekiyor. Mesela sentetik gıda üretebildiklerini varsayabiliriz. Dolayısıyla bu teori de çok makul değil.
Bir başka iddia da uzaylıların bizi köle olarak çalıştırmak için Dünya'ya gelebilecekleri. Ancak bu tez de çok makul değil. Yıldızlar arası yolculuk edebilecek ileri seviyede bir uzaylı topluluğunun, devamlı beslemek zorunda kalacağı, fazla güçlü olmayan, özgür iradesi olan bizleri iş gücü olarak görmesi fazla olası görünmüyor. Zira böyle bir medeniyet, bizden çok daha güçlü, sorgusuz iş yapan, diledikleri yakıtla çalışabilen, bizim gibi sağlık sorunları olmayan yüzlerce makine üretebilir. Bizi köle yapmak için o kadar zahmetli bir yolculuğa çıkacaklarını düşünmek hiç mantıklı değil.
Bir diğer iddia da uzaylıların daha çok alana ihtiyacı olduğu ve yerleşmek için Dünya'yı seçebilecekleri tezi. Sonuçta nüfusları büyük bir hızla artıyorsa yeni gezegenlere ihtiyaç olacaktır. Ancak bu tez de önemli bir soruyu cevapsız bırakır. Dünya'ya benzer milyonlarca gezegenden birine savaşmadan yerleşmek yerine, neden gelip bizi yok etmekle uğraşsınlar? İlki daha ekonomik ve makulken neden zor olanı seçsinler?
İnsanlarla çoğalma ya da kadınları kendi çocukları için bir çeşit kuluçka gibi kullanmayı hedeflediklerini söyleyen çılgın teoriler de mevcut. Başka gezegenden bir canlının insanlarla çocuk sahibi olabileceğini iddia etmek biyolojik olarak savunulabilecek bir iddia değil. Bu kadar ileri bir medeniyetin böyle ilkel çoğalma yöntemleri kullanacağını düşünmek hiç makul olmayan, fantastik bir düşünce. Bu tip iddialar olsa olsa ikinci sınıf bilim kurgu filmlerine konu olabilir.
Sonuç olarak uzaylıların Dünya'yı istilası ile ilgili kurulan senaryolar gerçekçilikten uzaktır. Uzaylılar varsa bizi bulup ziyaret etme olasılığı oldukça düşüktür. Uzaylı istilası senaryoları güzel birer film konusu olabilir, ancak ciddi bir endişenin kaynağı olamazlar.
BİLİMSEL BİLMECELER
Aşağıdaki dört seçenekten doğru olanı rastgele seçme ihtimali nedir?
a) 1/4
b) 1
c) 1/2
d) 1/4
Ömer Bağdat'ta doğmuştu. Anne ve babası, hatta dedeleri de Bağdat'ta doğmuştu. Buna rağmen Ömer Irak vatandaşı değildi. Bu nasıl olabilir?
Not: Çözümü haftaya Pazar SABAH'ta
GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMLERİ
Cevap Veli'dir. Eğer Ali haklı olsaydı, o zaman Cumali de haklı olmalıydı. Eğer Cumali haklı olsaydı, o zaman Ali ya da Veli'den biri de haklı olmalıydı. Dolayısıyla ancak Veli haklı olabilir.
Cabir bir pilottur. Güneş'in battığı saatlerde uçağı ile batıya doğru uçmuştur. Uçak göğe yükseldikçe batmakta olan Güneş'in batı ufkundan yükseldiğini düşünmüş, böylelikle Güneş'i doğuyormuş gibi görmüştür.
ŞAŞIRTAN GERÇEKLER
İnce bağırsak yedi metre uzunluğa ve 2,5 santimetre yarıçapa sahiptir. Buradan yüzey alanının 0,5 metre civarı olduğunu hesaplayabilirsiniz. Ancak, ince bağırsak yüzeyi kıvrımlıdır ve bu kıvrımlar villi denilen, parmağa benzeyen uzantılar içerir. Bunlar da mikrovilli denilen daha küçük uzantıları içerir. İnce bağırsak toplamda 250 metrekarelik bir yüzey alanına sahiptir. Bu bir tenis kortunun büyüklüğüne eşittir.
Ay'da atmosfer olmadığı için, yağmur ve rüzgar yoktur. Dolayısıyla oraya inen astronotların ayak izleri 100 milyonlarca yıl boyunca bozulmadan kalabilir.
Uyuduğunuz oda ne kadar soğuksa, kabus görme ihtimaliniz o kadar yüksektir.
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
Şekeri çok tüketmenin diyabete yani şeker hastalığına neden olduğu iddiası genel olarak doğru değildir. Tip 1 diyabetin şeker tüketimi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Tip 2 diyabetin nedeni doğrudan şeker olmamakla beraber, fazla kilolar Tip 2 diyabet riskini artırır. Diyabette en önemli etken genetik faktörlerdir.
Bebeklere klasik müzik dinletmenin onları daha zeki yaptığı söylenir. Buna Mozart etkisi denir. Ancak bu konuda yapılan deneysel çalışmalar, klasik müziğin bebeğin ya da kişinin zekasını artırdığı iddiasını doğrulayamamıştır. Dolayısıyla bu bilimsel bir iddia değildir.