Bir aile için yatak odası ne kadar mahremse bir devlet için de o ölçüde mahrem olan askeri sırlarla dolu Kozmik Oda'ya girildiğinde tarih 25 Aralık 2009'du. Paralel Yapı, sınırlı sayıdaki askeri personelin bile karmaşık şifrelerle girdiği iki odaya (Ankara Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı'nın birinci katında bulunan 11 ve 16 numaralı odalara) mahkeme kararıyla girdi. Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de o gün Kozmik Oda'dan 'mahkeme kararıyla çalınan' sırların bugün Türkiye'ye karşı yapılmak istenen operasyonun istihbari hammaddesine nasıl dönüştürüldüğü sorusunun yanıtını arayacağız. Bunu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Teftiş Kurulu'nun hazırladığı 'dumanı üstünde' Kozmik Oda raporunu esas alarak yapacağız. Rapora göre Kozmik Oda'da devlet sırrı niteliğinde şu belgeler vardı: Tamamlayıcı istihbarat raporları, giden kontrollü evrak kayıt defteri, çok gizli iş takip defteri, seferberlik, istihbarat, plan harekât gelen mesajlar, Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı Eğitim ve Öğretim Sürekli Yönergesi, Yardımcı Kuvvetler Sürekli Yönergesi, Özel Personel Faaliyetleri Sürekli Yönergesi ve seminer dosyası. Bu kısmı biraz açalım: Odada korunan belgeler arasında muhtemel bir savaşta devlet büyüklerinin nasıl ve nerede korunacağına dair detaylı planlar yer alıyordu. Bu ve diğer askeri sırlar evrak kayıt defteri, seminer dosyası, yardımcı kuvvetler listesi, eğitim ve öğretim yönergesi gibi dosyalarda muhafaza ediliyordu.
125 MİLYON SAYFA WORD
Her şey 19 Aralık 2009'da Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne geldiği ileri sürülen bir ihbar telefonuyla başlamıştı. Bu sözde ihbara göre dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın evinin çevresinde dolaşan iki kişi ona suikast düzenlemeyi planlıyordu. Hâlbuki tutanakta yazıldığı gibi Ankara TEM'e o saatte öyle bir telefon gelmemişti. Bir başka deyişle Paralel Yapı, sanki ihbar varmış gibi sahte tutanak düzenlemiş ve operasyon için düğmeye basmıştı. Arınç'a suikast düzenleyeceği iddia edilen iki subay, aslında Kurmay Albay Baki Kaya'yı takip ediyordu. Subaylardan birinin (Erkan Yılmaz Büyükköprü) cebinde bulunduğu ileri sürülen Arınç'ın adresinin yer aldığı not kâğıdı da tanık ifadelerine göre yine FETÖ'cü polisler tarafından subayın cebine yerleştirilmişti. TÜBİTAK tarafından yapılan incelemede kâğıttaki el yazısının subaya ait olmadığı anlaşıldı. Ama FETÖ, bu olaya dayanarak devletin gizli bilgilerinin bulunduğu Kozmik Oda'da 25 Aralık 2009'dan 20 Ocak 2010'a kadar arama yaptı. Toplam 1,5 terabaytlık gizli bilgiyi de çaldı. Belgeler, 125 milyon word sayfasına karşılık gelecek büyüklükteydi. Günümüzdeki gelişmeler FETÖ'nün Kozmik Oda sırlarına ulaşma planıyla birlikte ele alındığında ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Bugün başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerin Türkiye'yi kuşatan planları, içeride Paralel Yapı devleti tamamen ele geçirmiş olsaydı bir işgal operasyonuna dönüşebilecekti. Devletin sinir sistemi yok edildiği için ülke zaten bir 'müstemleke cumhuriyeti'ne dönüşecek ve 'soft' bir şekilde işgal edilmiş olacaktı. Şimdi bu plan dışarıdan içeri ve yine Paralel Yapı ve PKK odaklı içeriden dışarı iki ayrı harekât üzerinden istihbarat savaşı şeklinde uygulanmaya çalışılıyor. Karmaşık şifrelerle girilen Kozmik Oda'ya yönelik operasyonun şifreleri, istihbarat savaşı şeklinde tezahür postmodern 3. Dünya Savaşı'nın yöntemlerinde gizli. İstihbarat savaşının ön cephesindeki Anadolu da, güçlü bir aile reisi evinin savunması için ne kadar direnirse o ölçüde direnmeye kararlı. Kozmik Oda kumpasının HSYK raporuyla deşifresinin bir anlamı da bu.
