Kolon kanseri ile beslenme şekli arasında yakın bir ilişki vardır. Yapılan çalışmalar 10 kolon kanseri vakasının 9'unun beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığını göstermektedir. Sindirim sistemindeki bakteriler, kolon kanserinde önemli bir rol oynamaktadır. Laktobasiller, bifidobakteriler ve propionibakter gibi sağlık arttırıcı bakteriler; kolon kanserine karşı koruyucu asetik, propiyonik ve bütirik asit gibi bileşiklerin üretimini sağlar. Bu bileşiklerin seviyesi arttıkça; korunma oranı da yükselir. Vücudun bunları üretmesi için gerekenler şunlardır:
Sindirim sisteminde yeterli miktarlarda sağlık arttırıcı bakterilerin bulunması.
Et tüketiminin az olması.
Yeterli miktarda lifli gıda tüketmek.
KANSER HÜCRELERİNİ BASKILAR
Kolon kanserine karşı en önemli koruyucu bakteri; SCFA bütrik asittir (bütrat). Düşük miktardaki bütrat, kanserleşmiş hücrelerde hücre çoğalmasını baskılar. Ayrıca kolon hücrelerinin büyümesini durdurur, tümör uyarıcıların etkilerini inhibe eder ve kanserli hücrelerinyeniden normal hücre haline gelmesini sağlar.
YÜZDE 65 DAHA AZ RİSK
Bazı lifler, kolondaki SCFA'ların seviyesinin artmasında diğerlerine göre daha etkilidir. Pektinler (elma ile baklagil lifleri) ve sebze-lif izolatları; buğday ve mısır lifi ile arpa kepeğine göre daha fazla SCFA üretir. Günde iki buçuk porsiyon meyve ve sebze tüketen insanlarda kolon kanseri riskinin, günde bir buçuk porsiyondan daha az tüketenlere göre, yüzde 65 azaldığı kanıtlanmıştır. Ancak bol lifli bir diyet; hayvansal ürünlerden zengin olan bir diyetin olumsuz etkilerini yok etmek için yeterli değildir. Kanserden korunmak için hayvansal ürünleri daha az tüketmek gerekmektedir.
KOLON HÜCRELERİ HASAR GÖRÜYOR
Kolon hücreleri; heterosiklik aminler ve doymuş yağ asitleri gibi et bileşenleri ile temas ettiği zaman hasar görebilir. Bu hücrelerin antioksidanlar ile teması ise bağırsakları doğrudan korur. Protein sindirim eksikliği de kanser hücrelerinin büyümesini uyaran poliaminlerin oluşmasına yol açmaktadır.