"Karşı taraf için durum boğucu hale geldiyse ilişki alarm verir" diyen Psk. Zehra Erol, sevmek ile karşı tarafı "boğmak" arasındaki farka dikkat çekiyor: "Günde 3-4 kez aranmayı sevginin ifadesi olarak gören kişi 1 kez arandığında bunu yetersiz görecek ve karşı taraf onu 3-4 kez arayana kadar zorlayacaktır. Bu olmadığında da somurtarak, inciterek, bunun doğru olduğunu vurgulayarak istediğini yaptırmaya çalışacaktır. Bu durum da karşı tarafın sıkıntı yaşamasına neden olur. Karşınızdaki için durum boğucu hale geldiyse ilişkiniz alarm veriyordur. Sevginizi göstermek ile karşınızdakini boğmak arasında fark vardır. Yoğun sevgi yaşayan kişiler bunu kontrol davranışlarıyla şekillendirirler."
Erol 3 tutuma vurgu yapıyor:
• Karşısındaki kişinin ilgisini, dikkatini çekmek için aşırı çabalayarak,
• Karşısındaki kişinin sorunlarını üstlenip çözmeyi kendine görev edinerek,
• Aşırı koruyarak.
Bu üç tutumda başta cazip gelebilir. Oysaki temelde aşırı sevgi talep etme içerdiğinden bencillik de içerir. Bu şekilde aşırı tepkileri olan sevgisini bu şekilde gösteren kişi, karşısındakinden de benzer tepkiler bekleyecektir. Bu olmadığında da sevilmediğini düşünüp sevgiyi alabilmek için çabalayacaktır. Bu tutumlar karşı tarafın özel alanlarını da daraltacağından kişi adeta sevgi zehirlenmesi yaşar. Çünkü ilişki her tarafını adeta kuşatır. İlişkide nefes alacak boşluklar olmaz. Yukarıdaki tutumlarda olduğu gibi görünüşte iyi niyetli olduğu için sevgi-öfke çatışması da yaşatır sevilen kişiye. Bir yandan korunmak, sorunların çözülmesi kişiyi mutlu ederken diğer yandan da fazla müdahale kişinin kendini kıstırılmış hissetmesine neden olur ve öfke uyandırır. İlişki sürecinde aşırı sevgi içinde kaygı, kontrol duygusu ve kızgınlık gibi farklı duyguları da barındırır."
Duyguların şiddeti ve yoğunluğunun davranışları belirlediğini vurgulayan Erol, bu nedenle duyguları tanımlama ve uygun şekilde göstermenin, ilişkinin sürekliliği açısından bir hayli önemli olduğunu sözlerine ekliyor.
Kaynak: NTVMSNBC