Amerika'da yürütülen bazı çalışmalarla; yaşlanma sürecinin durdurulması ve yaşam süresinin uzatılması hedefleniyor. Yaşlanma mekanizmaları hakkındaki yeni bulgular, bilimsel gerçeklerin ortaya çıkmasına ön ayak oluyor. Yaşlanma olgusu; az da olsa kontrol edilebilen patolojik değişikliklerin sonucudur. Gelecekteki tıbbi buluşlar; uzun ve sağlıklı bir ömüre zemin hazırlayacaktır.
HASAR BÜYÜYOR
Yaşlandıkça vücudumuzun uğradığı hasar da artar. Kronik inflamasyon (iltihaplanma), yaşlanma ile birlikte sıkça görülen bir durumdur. İnflamasyon; iç ve dış etkenler tarafından tetiklenebilir. Örneğin kandaki sitokinler (bağışıklık işlevini kontrol eden kimyasallar), moleküler iltihaplanmaya neden olabilir. Bu durumda; beyin hücreleri ve arter duvarlarında, hücre düzenleyici genler üzerinde hasar oluşabilir. Kalp krizi, felç, kalp kapağı yetmezliği, kanser ve Alzheimer gibi hastalıkların, kronik inflamasyon ile bağlantısı vardır.
BALIK YAĞI TÜKETİN
İltihaplanma karşıtı kürlerde; etkisi klinik olarak kanıtlanmış besin ve hormonlar kullanılır. Bunlar arasında; balık yağı, kurkumin ve ananasta bulunan bromalein gibi maddeler bulunur. Yaşlanma sürecinde karşılaşılan diğer bir faktör de glikasyondur. Yaşa bağlı olarak hasarın artmasına neden olan glikasyon; böbrek, göz, sinir ve kan damarlarını etkileyebilir. Vücudumuzdaki her hücre içinde, DNA bakımı ve onarımı için metilasyon denilen reaksiyonlar gereklidir. DNA'daki hasar; kanser, karaciğer hasarı ve beyin hücre dejenerasyonu olarak karşımıza çıkar. Çözüm olarak önerilen metil donörler; hücrelerin onarımında ve sağlıklı şekilde işlemesinde önemli rol oynar. Birçok besin maddesinde bulunan folik asit, Koenzim Q10 ve B12 vitamini; başlıca metil donörlerdir.
KANSERLE SAVAŞAN BESİNLER YAŞLANMAYI DA DURDURUYOR
Toprak, su, hava gibi çevresel faktörler; kanser riskinin artmasında önemli rol oynar. Uzmanlara göre; kanserden koruyucu bir beslenme programı uygulamak, yaşlanmayı da yavaşlatabilir. Bunun için; kırmızı etten kaçınmak, sebze ve meyve tüketimini artırmak, toksik gıdalardan ve ortamlardan uzak durmak ve kanserojen maddelere karşı dikkatli olmak gerekir. Genellikle kanserden korunmak için tavsiye edilen maddeler; Omega- 3, koenzim Q10 ve izotiyosinatlar gibi ekstrelerdir.
BROKOLİ, ISIRGAN, LAHANA...
Doğal besin kaynakları açısından ise lahana, brokoli, ısırgan kökü ve yaprağı, mantar, elma, pırasa, soğan, çörek otu, zeytinyağı, havuç, çilek, böğürtlen ve ahududu; anti-kanser özellikleri sebebiyle sıkça tavsiye edilir. Dengeli bir şekilde alınması gereken bu besinler; genetik açıdan kansere yatkın olan kişilerde, kansere yakalanma riskini belirgin şekilde azaltır. Araştırmalar; yaşlanma karşıtı diyet programlarında da yer verilen bu sebze ve meyvelerin bilinçli şekilde tüketildiğinde, insan ömrünü ve sağlıklı yaşam süresini uzattığını gösteriyor.