Hücre yenilenmesi sürekli devam eden bir süreçtir. Deri hücreleri epidermisin alt kısımlarında oluşur, bu katmandan yukarı doğru hareket ederek ölür ve parçalanır. Eskiyerek ya da koparak itilirler ve aynı süreçten geçen yeni hücreler onların yerini alır. Her türlü vücut fonksiyonunda olduğu gibi 20 yaşından itibaren hücre yenilenmesi süreci de yavaşlamaya başlar. Gençlikte epidermisin altından başlayan hücre yolculuğunun parçalanmayla son bulması yaklaşık 28 gün sürer. Orta yaşlara gelindiğinde ise bu süreç, yedi ila 10 gün daha uzun bir zaman almaya başlar. 1.5 hafta çok uzun bir süre gibi görünmese de bu süre, cildin yüzeyinde amaçsızca duran bir ölü deri hücresinin kuruması ve köşelerinin kıvrılması için yeterlidir. Olgunlaşmış ciltlerin o kadar sert olmasının sebebi budur. Parçalanan bu hücrelerin oluşturduğu pürüzlü yüzey, ışığı da farklı bir biçimde yansıtır ve böylece cilt mat ve donuk görünür, yüzeydeki küçücük çatlamaların arasındaki ince çizgiler göze çarpar.
CİLT SOYULMALI
Cilt bariyerini güçlü tutmak için bu ölü hücrelerden kurtulmak şarttır. Soyma (exfoliation) işlemi doğanın yavaşlayan bu sürecini, en üst katmandaki ölü hücreleri atarak telafi eder. Parçalanmış hücreleri yok ederek epidermisin yeni hücre üretimine geçmesini sağlar. Daha hızlı parçalanma çabasına karşılık hücre yenilenme hızı da artmış olur. Bence cildinizin daha iyi bir görünüme sahip olması için hücre yenilenme sürecini daha genç yaşlardaki gibi hızlandıracak bir soyma işleminden faydalanmanız oldukça yerinde olacaktır. Ayrıca bu, hemen görünür sonuçlar elde edebileceğiniz bir adımdır. Bunun nedeni, pürüz yaratan o hücrelerin ortadan kaldırılmasının cilde hemen parlaklık ve renk getirmesidir. Ayrıca soyma işlemi geçici bir süreliğine de olsa dolaşımı hızlandırır, bu sebeple cildiniz daha parlak görünür.
KLEOPATRA'NIN CİLDİNİN SIRRI
Kleopatra'nın güzel cildinin gizeminin ekşi süt banyosunda yattığı söylenir. Elbette cildinin aslında nasıl göründüğünü bilemeyiz ama bunu süte borçlu olması beni hiç şaşırtmıyor. Ekşimiş süt, soyma etkili laktik asit konsantresi içerir. Doğal hidroksi asitlere bazen meyve asitleri de denilir çünkü bir kısmı yiyecek maddelerinden elde edilir. Malik veya mandelik asit elmadan, tartarik asit üzümden, glikolik asit de şeker kamışından elde edilir. Cilt bakım ürünlerinde kullanılan hidroksi asitler doğada bulunan türlerin sentezlenmiş versiyonlarıdır. Hidroksi asitler kıl köklerindeki hücre oluşumunu ve hücre parçalanmalarını normale döndürürler. Akne problemi olan kişiler, hidroksi asitlerle yapılan soyma işlemi sonrasında sadece ince çizgiler ve kırışıklıklarının kaybolmadığını, ayrıca sivilce pürüzlerinin de azaldığını göreceklerdir. Ölü derilerden kurtulma işlemini takip eden günlerde daha yoğun bir güneş koruyucu kullanmalısınız.
FAZLA OVALARSANIZ CİLDİNİZ KIZARIR
Bazı insanlar ölü hücreleri lif, duş süngeri, kese ya da mısır, pirinç, jojoba taneleri gibi elle uygulanan nazik temizleyiciler kullanarak yok etmeyi tercih eder. Kayısı çekirdeği, fasulye, deniz kabuğu gibi malzemelerle yapılan ovalama işlemleri hassas ciltler için fazla aşındırıcı olabilir. Tüm bu yöntemler işe yarar ancak hidroksi asitlerin diğerlerine göre daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Hidroksi asitler sadece ölü hücreleri yok etmekle kalmaz, kıl folikülleri arasında birikmiş deri kalıntılarını da yok eder. Bu şekilde çatlamaları, akneleri ve lekeleri önledikleri gibi daha pürüzsüz bir tene sahip olmanızı sağlar. Cildiniz kızarıyor ya da geriliyorsa, uygulamayı fazla yaptığınız aşikardır.