"3 grubumuzu da kontrol amaçlı yaptık. Direkt sadece kayısı yedirdiğimiz grup oldu, kanserojen madde verdiğimiz grup oldu, radyoterapinin tek başına verildiği grup vardı. Bunların etkilerini birbirleriyle kıyasladık ve 6 haftalık süreçte değerlendirdik. Kayısı yedirdiğimiz grupta, hem yaptığımız deneysel kan testleri sonucu hem de doku düzeyinde yaptığımız genetik testlerde çok olumlu etkileri olduğunu gördük. Karaciğer kanserine karşı kayısının gıda takviyesi olarak verildiğinde olumlu etkilerini gözlemledik. Diğer taraftan da radyoterapi uygulanan grupta da bunu da radyasyon onkolojisindeki arkadaşlarımızla yaptık, onların radyoterapi uygulamalarından sonra, çok ciddi anlamda da organik kayısıyı denedik, olumlu etkilerini gördük. Tabii kayısıyı gıda takviyesi olarak düşünmek lazım. Biz gıdayı yüzde 20 oranında kattık. Bu, günde 2-3 kayısıya tekabül ediyor. Bu anlamda olumlu etkileri olduğunu da gözlemledik."
Karaciğer kanseri oluşturdukları ve kayısı verdikleri deney hayvanlarında yaptıkları kan testlerinin sonuçlarına değinen Karabulut, "Kan testleriyle ilgili yaptığımız çalışmada, çok olumlu düşmeler olduğunu, hücre hasarını durdurmaya başladığını, olumlu etkileri olduğunu gördük. Apoptosis yolağı dediğimiz yolu bir oranda engellemeye çalıştığını gözlemledik. Vücudumuzdaki bu kanser hücreleri belirli bir hasara maruz kaldığında bir müddet sonra kendi kendini öldürmeye ve çoğalmaya başlıyor. Çoğalırsa, bütün vücuda yayılırsa etkilerini negatif göstermesi söz konusu. Deney hayvanları çalışması bazında olumlu etkileri gözlemledik. Bu apoptosis yolağını bir dereceye kadar kırdığını gördük. Yani kayısı, hücrelerin ölmesini ve hasarlanmasını, kanserojen maddelerin toksikolojik etkisini engelliyor" diye konuştu.