Mevsim sıcaklıklarının daha da fazla hissedildiği Ramazan döneminde uzun saatler sürecek olan açlığın yanında susuz kalmak hem beyinsel, hem de bedensel fonksiyonlarımızın ciddi anlamda bozulmasına neden olur. Sıvı kaybı konsantrasyonu dağıtır, baş dönmesi ve baş ağrılarına neden olarak hayat kalitemizi de düşürür. Sizlere, iftardan sahura sıvı tüketimini artıracak, sahurdan iftara kadar da susuz kalmanızı engelleyecek beş tüyo vermek istiyorum.
1. Bol su içmek ilk şartınız olmalı. Orucunuzu en az bir bardak su ile açın ve yemeği bir bardak su içerek bitirin. İftardan sahura en az 1.5-2 litre su içmeye özen gösterin.
2. İftarve sahur öğünlerinizde çorba içmek susuzluğu önler. Sıvı alımına destek olan çorbalar sindirimi kolaylaştırmaya, çorbaların içinde bulunan diyet lifi de bizi şişkinlik ve kabızlıktan korumaya yardımcı olur.
3. Çayınıza bir tatlı kaşığı bal ekleyin. İçinde magnezyum, kalsiyum, demir ve potasyum gibi mineraller bulunduran bal, bol antioksidan içeriği ile bizi hem hastalıklardan ve mikroplardan korur, hem de kan dolaşımımıza olumlu etki gösterir.
4. Su içeriği yüksek sebzelerden güzel bir salata hazırlayın. Yüzde 96'sı sudan oluşan marula; turp, taze maydanoz, taze nane, bol salatalık ve bir avuç kadar kurutulmuş domates ekleyin. Damak zevkinize göre, salatanıza su içeriği yüksek olan kabak, brokoli veya mısır da ekleyebilirsiniz. Tuzun susamayı artıran etkisi yüzünden salatanızı bu soslarla lezzetlendirmek en doğrusudur.
5. Size önereceğim ev yapımı sihirli buzlu çay ile gün içinde oluşacak susuzluğa son verebilirsiniz. Bir çay bardağı kadar demlenmiş siyah çayı sürahiye koyun. İçine iki limondan hazırlanmış taze limon suyunu sıkın ve bir çay kaşığı taze karanfili çayınıza ekleyin. Üzerine soğuk su ekleyerek sürahinizi 1 litreye tamamlayın. Çayınıza aroma katmak istiyorsanız, bir avuç kadar nane katabilirsiniz. İsteğinize göre buz ekleyebilirsiniz. İftardan sahura kadar 1 litre buzlu çayı tüketin. Çayınızı içtikten sonra hem ferahlayacak, hem de ertesi günkü su isteğinizi azaltacaksınız.
GÜNÜN BİLİMSEL NOTU
Bugün bilimsel notumu değerli okuyucularımızdan gelen sorulara ayırmak istedim. Özellikle oruç tutarken birçok kişinin de bu sorulara yanıt aradığını çok iyi bildiğim için son bilimsel bilgileri de tarayarak karmaşa yaratmayan net yanıtlarımı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ramazanda kilo verebilir miyim?
Vücudumuz saatlerce aç bırakıldığında, enerji üretebilmek için yağ yakmaya başlar. Bu da kilo vermemize yardımcı olur. Yemek yediğimizde ise, yağ yakımı durur ve vücut fonksiyonları yediklerimizin sindirilmesine yönelir. Bu nedenle, uzun saatler aç kaldıktan sonra, orucunuzu enerji yoğunluğu düşük yiyeceklerle açarak kilo verebilirsiniz. Mevsime uygun taze meyveler ve sebzeler, kurubaklagil ve sebze çorbaları enerji yoğunluğu düşük yiyeceklerdir. Enerji yoğunluğu düşük yiyecekler; hem tok tutma özelliğine, hem de kan şekerinizi düzenleme etkisine sahiptir. İftarınıza bir kase çorba ile başlarsanız, öğünün geri kalanında daha az yemek tüketirsiniz ve daha az kalori almış olursunuz.
Tansiyon hastaları oruç tutabilir mi?
Tıbbi kontrolleri yapılmış yüksek tansiyonlu kişiler oruç tutabilirler. Ancak tuz tüketimine duyarlı tansiyon hastaları, sahurda ve iftarda tuzsuz yemeye dikkat etmelidir. Sahurda bir su bardağı süt içmeli ve bol taze çiğ sebzeyi iftardan sahura kadar yemeyi ilke edinmelidir. Düşük tansiyonlu kişiler de oruç tutabilirler ama yeterli tuz aldıklarına dikkat etmelidirler.
Hamileyken oruç tutmalı mıyım?
Bilimsel kanıtlara göre, kadınların hamileyken oruç tutmaları hem bebek için, hem de anne için sağlıksız birçok durum yaratabilmektedir. Dinimize göre de hamile kadınların doğum sonrasında kaza orucu ile telafi edebileceği bilgisi bulunmaktadır.
Emziren anneler oruç tutabilir mi?
Hayır. Dinimize göre de anneye bebeğini emzirebilmek ve ona gerekli besinleri sağlayabilmek için oruç tutmama esnekliği verilmiştir. Emzirme dönemi bitince, anne kaçırdığı günleri oruç tutarak telafi edebilir.
