Anne babalar çocuklarının genel durumunu bilseler de, son bir umutla karnenin iyi gelmesini beklerler. Bu bekleyiş de çocuğu kaygılandırır.
İstanbul Florence Nigtingale Hastanesinden, uzman psikolog Emrah Polat, kötü karnenin tek sorumlusunun çocuk olamayacağını, bu sorumluluğu ailecek paylaşmak gerektiğinin önemine dikkat çekiyor…
Çocuğunuzun okul başarısızlığının sebeplerini hiç düşündünüz mü?
– Çocuğunuzun kişisel özelliklerini ne kadar tanıyorsunuz?
Çocuğun zeka seviyesinin yaşıtlarına oranla düşük olması, öğrenme güçlüğü, depresyon, davranım bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun mevcut olması, bedensel bir engelinin veya rahatsızlığının bulunması görme-işitme kayıpları önem taşımaktadır.
–Son zamanlarda çocuğunuzun aileden kaynaklanan sorunlarını takip ettiniz mi?
Aile içi ilişkilerin nitelikli olması, çocukla iletişim dilinin doğru olması, çocuğun gelişim dönemlerinde zengin uyaran verilmesi, öğrenme ile ilgili çevresel faktörlerin sağlıklı olması, anne-babanın sağlıklı model olması, kültürel seviyenin, ders çalışma ortamının sağlanması, ailenin disiplini, başarıyı olumlu etkileyen faktörlerdir. Ailelerin diğer çocuklarla kendi çocuklarını kıyaslamaları, başarısızlığı sonucu onu yargılamaları ve eleştirmeleri yerine çözüm yolları aramaları en doğru yaklaşımdır.
–Okuldan kaynaklanan mutsuzluklarına ne kadar çözüm ürettiniz?
Okuldaki eğitim ve öğretim programının çocukların gelişim seviyelerine uygun zenginleştirilmiş programlar olması, öğretmenin bilgi aktarımı, disiplini sağlayabilen araştırıcı, etkili öğretmenlik yetilerine sahip olması gerekmektedir.
Çocuğun akademik başarısı beklenenin altında ise öncelikle bir araştırma yapılmalıdır. Bir çocuk-ergen psikiyatristi ve psikoloğundan yardım alınmalı, çocuk-aile ve okula yönelik bir çalışma düzenlenmelidir.
En çok yapılan hatalar?
En çok yapılan hatalar, çocuğu cezalandırmak, tehdit etmek, diğer çocuklarla kıyaslamak, korkutmak, kişiliğine yönelik saldırılardır. Bu davranışlar çocukta suçluluk duyguları oluşturabilir ya da çocukta savunmalar gelişebilir. Uyum ve davranış sorunları da ortaya çıkabilir. Yani tabloya başka sorunlar eklenebilir.
Çocuğunuzu bu süreçte yalnız bırakmayın!
Çocuğu bu süreçte yalnız bırakmak değil, ona her durumda değer verdiğimizi hissettirmemiz, sorun varsa soruna yönelik tedbirler almamız gerekmektedir.
Yarım dönem boyunca çocuk başaramadığını tatilde başaramaz.
Tatil, tatil gibi yaşanmalıdır!
Çocuktan tatilde sıkı çalışma programı uygulamasını beklememek, ancak özel eğitimle desteklenmesi gereken bir durum varsa, bir eğitici rehberliğinde ek çalışma yapılması uygun olacaktır.
Özel destek gerektiren durumlar dışında, genel bir tekrar, kitap okuma, çok zorlayıcı olmayan çalışmalar yapılabilir.