Yemek yer yemez tok karına yatmak kişinin göğsüne baskı yapar ve nefes almasını güçleştirir. Daha az oksijen aldığımızda kendimizi daha stresli hissederiz. Tok yatmak reflüye de neden olur. Reflünün yaratacağı sıkıntılar oruç tutarken mide uzun süre boş kaldığından bizi daha çok rahatsız eder.
İş hayatınızda stresi azaltabilmek için çalışma stilinizle ya da iş ilişkilerinizle ilgili bazı küçük değişiklikler yapın. Örneğin işlerinizi planlayarak yapmaya, zamanı iyi kullanmaya, üzerinize kapasitenizden fazla sorumluluk almamaya, iş yükünüzü hafifletmeye, işleri mümkünse ertelemeye, üzerinizde stres yaratacak kararları ertelemeye, duygusal paylaşımlarda bulunmaya özen gösterin. Unutmayın ki iş yerindeki stres, oruç tutma faktörü olmasa da, üzerinde durulması gereken, yaşam kalitemizi ciddi bir düzeyde düşüren ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilen önemli bir sorun.
Oruç tutan kişiler normalde stres yaratıcı bir durum olarak algılamayacakları şeyleri bile stres yaratıcı durumlar olarak algılayabilir. İlişkilerinde daha az sabırlı davranıp daha az tolerans gösterebilir. Bu nedenle iş ve özel ilişkilerinde normal şartlar altında yaşayacaklarından daha fazla sıkıntı, problem yaşayarak insanlara karşı daha kırıcı davranmaları olasıdır. Bu kişiler oruç tutarlarken, bu durumun bilincinde olarak ilişkilerinde çatışmaya yol açabilecek durumlardan kaçınmaya özen göstermelidirler.
Oruç tutan kişilerde uzun süre aç kalınmasına bağlı olarak kan şekeri düşüyor ve kişiyi strese daha yatkın hale getiriyor. Kaygı, baş ağrısı, baş dönmesi, titreme ve kalp aktivitesinde artış oluyor. Bu belirtiler kişinin kendisini huzursuz ve sabırsız hissetmesine yol açıyor. Oruç tutan kişilerin öncelikle hipoglisemi durumunu daha az şiddetli yaşamaları ve hipogliseminin etkilerini azaltabilmeleri için mutlaka sahura kalkıp bir şeyler yemeleri şart. Sahura kalkmayan kişilerin kan şekerleri daha erken bir saatte düşeceği için kendilerini daha uzun süre kaygılı, huzursuz ve sıkıntılı hissedip, baş ağrısı, baş dönmesi ve titreme gibi fiziksel belirtilere daha yatkın hale geliyorlar.
Uzman Klinik Psikolog Esra Başöz "Oruç tutan kişiler yeterli uyku uyuduklarından emin olmalıdırlar çünkü uykusuzluk da kişinin yaşadığı stres düzeyini arttıran önemli bir faktördür. Sahura kalkılacağı için erken saatlerde yatmak, kişinin uykusuz kalma olasılığını azaltır" diyor.
B-1, B-5, B-6 ve B-2 vitaminlerinin eksiklikleri de kaygı, depresyon, uykusuzluk ve kalp-damar hastalıklarına yol açmaktadır. Bu vitaminlerin eksikliği strese karşı toleransı ve bunlarla baş etme becerisini düşürür. Doktora giderek kan tahlili yaptırın, gerekirse vitamin takviyesi alın.
Bazı besinler vücutta yorgunluğu ve sinirsel duyarlılığı artırıp, stres tepkisini harekete geçirir. Bu durum strese dayanma gücünü de azaltır. Bu besinlerden en çok tüketileni kahve. Aşırı kahve tüketimi kişinin kendini kaygılı, sinirli ve huzursuz hissetmesine yol açabilir. Aşırı düzeyde çay, kola, çikolata ve kakao tüketen kişiler için de aynı durum söz konusu. Strese yol açan beslenme alışkanlıklarından vazgeçin. Ramazanda çay, kahve yerine papatya gibi rahatlatıcı bitki çayları için.
Gün içerisinde sizde stres yaratabilecek her türlü çevresel etkenden, ufak tefek değişikliklerle mümkün olduğunca uzak durun. Örneğin, trafik olmayan saatlerde dışarı çıkmaya çalışmak, işe daha erken, trafiğin daha az olduğu bir saatte gidip, trafiğin çok yoğun olmayacağı bir saatte geri dönmeye çalışmak gibi. Yine Ramazanda yoğun stres yaratabilecek projeler, çalışmalar, kararlar, değişimleri mümkünse erteleyin. Yeni çalışmaların, belirsizliklerin ve değişimlerin stres yaratıcı faktörler olduklarını ve oruç tutmayı zorlaştırdığını unutmayın.